SICAĞI SICAĞINA
Seçim nihayet bitti. Bir önceki yazımın son paragrafını tekrar meraklılarımızın dikkatine arz ediyorum. Çok fazla değişen bir şey olmayacak, bir küçük fanatizm tatmini hepsi bu kadar... Nitekim ertesi sabah herkes ötelenmiş dertlerinin peşinde olacak. Makyavelist felsefeyle; hedefe ulaşmak için bütün yolları mübah sayanlar, asla eşit şartlarda yaşanmadığını bildikleri seçim yarışında kazanmanın kibirini demokratız ambalajına sarmaya çalışıyorlar. "Olsun gülüm siz nasıl diyorsanız öyle olsun". Ama unutmayınız ki nitelikle değil, nicelikle övünenler tarih yazamazlar. Güce eğilen insanlar da ölünceye kadar kamburlarıyla yaşamak zorunda kalırlar. Hübeli hatırladınız değilmi?
Kapitalist dünya görüşü nice değerleri tırpanla yeksan etti. İster fert olarak, ister dünya görüşü olarak mevcutlardan fersah fersah ileride olan nice insanlar ve camialar sanırım derin bir sükutu hayal içerisindeler. Milleti için hüsn-ü zan beslerken aşkına karşılık bulamayan divaneler gibi ortada kalan, güce, paraya iktidara tamah etmeyip davasını dünya görüşünü savunan bu uğurda emek harcayan tüm fikir erbabını, partileri, camiaları, siyasi düşüncesi ne olursa olsun hepsini saygıyla selamlıyor, onların önünde hürmetle eğiliyorum. Nice isimsiz kahramanlar tanıyoruz. Düşüncesini iktidar yapmak için canını dişine takan, alay edilen hor görülen... Bence bu toplumun asıl baştacı onlar. Ama sanırım bu tarz davranışlar yeni dünya düzeninde biraz fazla alaturka kaçıyor. Hiç önemli değil. Siz doğru bildiğinizi yapın, kınayanın kınamalarına aldırmayın denmiyor mu?
Şimdi yeni bir dönem, taze başlangıç. Amiyaneyle beyaz bir sayfa. Bence 2010 referandumundan beri, yaklaşık bir yıldır Türkiye üzerinde seçim baskısı mevcuttu. En azından ülkemiz uzun bir süreliğine bu yükten kurtulmuş oldu. Bulunduğumuz coğrafyada ateş çemberi daralıyor. Özellikle Suriye bizim için önemli bir kavşak. Bu ülkede olası bir düzen değişikliği; bizi güneydoğu bölgesi kadar yakından ilgilendirecektir. Bence Suriye deki kargaşada tamamen küresel bir tezgahtır. Laf aramızda; geçen yıl Suriye ye bir seyahatimiz olmuştu. Beşşar Esad'ın halk kahramanı göründüğü, babasından çok farklı, herkese yakın diye efsanelerinin anlatıldığı dönemlerdi. Bir sabah namazı sonrası kendi yöntemlerimle avucunu okumuş yanımdaki arkadaşımla da paylaşmıştım. İlginç bir görüntü vardı. Her ne kadar Beşşar Esed;" iktidarının ve popüleritesinin zirvesinde gözüküyorsa da geleceği karanlık, ya suikast ya kargaşa ama zor yıllar kendisini bekliyor demiştim". Bu gün ise Beşşar ın geleceğiyle Türkiye ye etkisi aynı potada değerlendirilebilir. Bir anekdot olarak paylaşmak istedim.
Önemli bir problemimiz de ahlaki çözülmedir. Topluma materyalist felsefe empoze edildiği için; paraya ulaşmak için tüm yollar mübah sayılmakta, insanların önüne hedef olarak daha fazla kazanmak, daha güçlü, daha güzel daha yakışıklı olmak daha lüks yaşamak gibi esasen toplumu bozan tüm şer hedefler dayatılmakta, dolayısıyla manevi boşluk bir türlü doldurulmadığı için her nimet ceremeye dönüşmektedir.
Bu ahval içerisinde yeni dönem Türkiye idarecilerine büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Zira top sekiz yıldır olduğu gibi yine kendilerindedir. Bu kez en azından ahlak ve maneviyat problemlerinin çözümüne yoğunlaşmalarını bekliyorum.
Gümüşhane’den milletvekili seçilen Kemalettin Aydın hocaya, Feramuz Üstün beye başarılar diliyorum. Gümüşhane de vekaleti üstlenecekler için beklentilerimi daha önceki yazılarımda paylaşmıştım. Tekrar etmenin manası yok sanırım. Üzerine ekleme yapmak gerekirse; hafıza ve zeka sahibi olmayı söyleyebilirim. Bir insan size on ay önce söylediğiniz sözlerin aynısıyla cevap verirse, işte buna sadece şapka çıkarılır.
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |
Merhemden mühimdir bilmek marazı
Gözden sisi özden kini garezi
Sil de bak neler var önceden önce inceden ince
Bölesin lokmayı giyesin hırka
Bu bir muammadır vardın mı farka
Bir yalın kat kılı yarıp da kırka
Böl de bak neler var önceden önce inceden ince