ÜZERİMİZDE HAKLARI VAR
Gümüşhane’nin Kürtün ilçesi ile Güce ya bağlı köyler tabiat koşulları bakımından çok benzerlik arz ediyor.Derin vadiler ve dik yamaçlar;zorlu ulaşım şartları,zengin bitki örtüsü bakımından oldukça benzer..En çok benzer yanları yerleşimde görülüyor. Dağınık kır yerleşmesinin en çarpıcı örneklerini bu ilçelerimizde görüyoruz bir farkla:Güce’ye bağlı köylerde hem vadi tabanında hem de vadi yamaçlarında yerleşim yerleri varken, Kürtünde daha ziyade yamaç yukarılarına doğru yerleşmelere rastlanıyor. Bu iki yerleşim yerindeki köylerin bile adı benzer,Kürtün de Çayırçukur, Karaçukur köylerinine karşılık Gücede ise Düzçukur ve Boncukçukur, köyleri var, ortak özellikleri sadece isim benzerliğinden fazla…
Kaderleri çok benzer bu köylerin. 20 km' lik yolu bir saatte gidemiyorsunuz,yollarda beton yol tekniği ile kısmen sorun çözülmeye çalışılmış ama beton ve asfalt oranı bütün yolun % 10 kadar.Yollar her bittiğinde bir oh çekmek içinizden geliyor.Güce’ye bağlı köylerde vadi tabanı ile vadi yamacında birbirine paralel giden yolların bazen yokuş aşağı bağlantıları var ki görmeye değer! Mübalağasız % 25 eğim var.Bu yokuş aşağı gidişler bir ömre bedel…’
İşte bu zor şartlarda oralarda yaşayan,okuyan, tarım ve hayvancılık yapan, hastasını hastaneye götüren, ürününü pazara getirmeye çalışan insanlar, çocuklar ve öğretmenler yaşıyor.Yıllık fındık üretimleri dönüm başına 90-100 kğ ,yani bir ton fındık için 10 dönüm tarlanız olması gerekiyor. Yıllık kazançları asgari ücretle çalışan bir memurun yarısı kadar..
Bu şartlar onların kaderi olmamalıydı. Israf ettiğimiz, devletten kaçırıp İsviçre bankalarına yatırdığımız, düğünlerde sanatçıların(en kibar dille) başından aşağı döktüğümüz dolarlarla bu köylerin hepsinin yolu beton ve asfalt olurdu.Ulaşım olsaydı insanlar yerlerini bırakıp gitmezlerdi.Okulları kapanmasaydı köylerinde 8-10 öğretmen görev yapıyor olurdu.Sağlık ocaklarında ebesi, hemşiresi olurdu.Daha neler neler olurdu. Şairin dediği gibi “Bir güzel orman olurdu yazılarda, iklim değişir Akdeniz olurdu”
Bundan sonra olamaz mı ? Olamaz artık. Kimsecikler kalmamış; en genci 50 yaşındaki insanların barındığı köylerimizin 25-30 yıl sonrasını düşünmek beni çok korkutuyor.Şehirlere göçüp emekli olanların yazlık için köylerini kullanmak isteyecekleri tek tesellimiz. Bu yazlık olayı ne kadar sürer oda meçhul.
Olmadı işte. Milli gelirin kaçta kaçı köylere harcandı bilmiyorum ama görünen o ki 2012 yılında bu ahval içerisindeler. Birkere yolları yok.Üzerimizde hakları var hemde çok..Mizan kurulurda hesabı sorulursa kaçacak delik ararız.O öğretmenin hakkını nasıl öderiz. Ayağında kara lastik ayakkabılarla yüzüme bakmaya çekinen köy çocuklarına biz nasıl cevap vereceğiz. Yazlık kışlık ayakkabılarını bir yere sığdıramadığımız kendi çocuklarımızla övünmeye devam mı edeceğiz.? Her bir yurttaş gelir dağılımından eşit pay alamayan köylerimize karşı sorumludur. Bu böyle biline.. Rahat uyumasın kimse..Ev üstüne ev , kat üstüne kat güzelde yalın ayaklı çocukları unutmadan..
.Köyler kentleşecekse önce ulaşım sağlanmalıdır. Değilse İnterneti bağlı köylerimizde kara lastikli çocuklar görmeye devam ederiz.
İmsak | 05:40 | ||
Güneş | 07:08 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:45 | ||
Akşam | 17:08 | ||
Yatsı | 18:31 |