Ukrayna Savaşının Perde Arkası
Ukrayna Savaşının Perde Arkası
Şöyle bir soruyla başlayalım. Amerika; güneyinde veya kuzeyinde Rusya'ya yakın bir devlet yönetimine izin verir miydi?
Kesinlikle “hayır” dediğinizi duyar gibiyim!
Siz bakmayın her akşam haber kanallarının aboneli yorumcuların söylediklerine!
İçlerinde tarafsız ve bağımsız olanlar başımızın tacı.
Baştan söyleyelim ne amaçla olursa olsun saldırının ,savaşın,acının, gözyaşının, top ve barut kokusunun her türlüsüne karşıyız.
Savunmasız insanların günlerdir sığınaklarda yaşam mücadelesi ve çaresizliği içimizi acıtıyor.
Savaşın her zaman kazananı silah tüccarları kaybedeni ise maalesef çocuklar,kadınlar,erkekler..
Ama ya ülkesini yanlış stratejik politikalarla uçuruma yuvarlayan liderlere ne demeli?
Elinde oyuncak olmuş Nato’yu istediği gibi yönlendiren ABD ile İngiltere’nin, Ukrayna liderine gaz verip Rusya’ya karşı yıllardır kışkırtmasına ne demeli?
Ukrayna halkı öyle derin uykudaki Kırım'ı kaybetmişler ama ders almamışlar.
Okuduğum tarafsız yorumlardan çıkardığım sonuç şu ki, Poroshenko yönetimi altında medya, tamamıyla batı yanlısı olunca Ukrayna halkının tehlikeyi kavraması anlaması kolay değildi.
Biraz araştırdığımızda gördük ki Kırım'ı ve Dombas'ı batının desteği ile geri alabilecekleri hayalleri pazarlandı sürekli. Bu sürede batı yanlısı olan “Komedyen” bir sanatçıyı Zelensky'i cumhurbaşkanlığına hazırladılar.
Bizim Cem Yılmaz'ın Ukrayna versiyonu diyebileceğimiz ve yahudi olan Zelensky'e önce "halkın hizmetçisi" adlı TV. şovunda cumhurbaşkanı rolünü oynattılar.
Bu komedyen modern çağın absürtlüğüne yakışır şekilde halkın gözünde gerçek bir kahraman gibi görüldü ve açık ara farkla cumhurbaşkanlığı seçiminde gerçekten cumhurbaşkanı seçildi.
Batı destekli Zlensky iktidar olunca aslında filmin sonu belliydi. Hatırlayın Zelensky sürekli olarak Rusya'yı kışkırtacak kararları aldı. Verdiği sözleri tutmadı yapılan antlaşmalara uymadı. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasını kaçınılmaz kılmak için elinden gelen her şeyi yaptı.
Fakat Ukrayna halkının çoğunluğu %80 civarı birkaç hafta öncesine kadar Rusya'nın Ukrayna'ya saldıracağını inanmıyorlardı!
Modern çağdaki medyanın aldatma gücünün muhteşem bir örneğidir Ukrayna halkı!
Ukrayna’nın durumu çok üzücü ama seçtikleri öngörüsü olmayan liderlerinin yüzünden ABD ve AB’ye güvenip Rusya’ya kafa tuttular. Putin’in böyle tepki vereceği zaten belliydi.
Başka bir pencereden daha arka plana bakalım.
Karadeniz’de Rus donanmasının denize açıldığı yerde Nato karargahının, deniz kuvvetlerinin mevcudiyetini düşünün. Rusya’nın buna göz yumması mümkün değildi ve öylede oldu. Yani demem o ki Ukrayna, dost (!) zannettiği ABD’nin ve AB’nin büyük oyununa gelmiştir.
“Seni Nato’ya alacağız…” havucuyla Ukrayna büyük bir tuzağın içine çekildi.
Bizim Amerikan sevici yorumcular da amerikanvari yorumlar ile toplumu yönlendirme çabasında. Bunu görüyoruz. ABD bilmiyor muydu, Rusya’ya komşu bir NATO üyesine izin verilmeyeceğini.
12 Bin Km’den gelip komşularımız Irak’ı, Suriye’yi işgal etmemiş gibi davranması ikiyüzlü olduğunu gösteriyor!
Düşünsenize, işgal ettiği coğrafyalarda ülkeleri kan gölüne ve istikrarsızlığa çeviren eli kanlı, sicili bozuk ABD, bundan sonra Ukrayna’nın kurtuluşu için değil, düzensizliğin ve istikrarsızlığın devamı için adımlar atacaktır.
Orta doğuda, Libyada, Suriyede,Irakta ölen çocuklar,yaşlılar,kadınlar insan değil mi? Sırf Avrupa ülkeleri savaşıyor diye insanlık nerede diye çıkarılan samimiyetsiz yaygarayı hayretle izliyorum.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırdığı saatlerde ABD’nin Ortadoğu’daki taşeronu İsrail gece Şam’a saldırdı.
Hiç gündem oldu mu! Hayır. Bir yetkili çıkıp kınadımı bu vahşi saldırıyı!
Hayır…
O halde sormak lazım. "Ukrayna’daki can da Suriye’deki can değil mi? Dünya’nın neresinde insana zulüm varsa kahrolsun o zulmü yapanlar!
Birkaç satırda Montro Boğazlar Sözleşmesi için yazarak yazımızı bitirelim.
Ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar dahiyane bir lider olduğunu Ukrayna krizinde bir kez daha gördük.
Yeterki meseleye şaşı gözle bakılmasın! Mevlana diyor ya:”Hakikate şaşı gözle bakan gerçeği göremez” diye.
İçimizde çok sayıda şaşı gözlü var.
Eğer Montro olmasaydı, şu anda eli kanlı ABD’nin donanması Karadeniz'e giriş yaparak Rusya için bir tehdit ve baskı oluşturacaktı. Bu yüzden Rusya aynı baskı ve tehditi Türkiye'ye yönelik uygulayacaktı.
Hala Atatürk’ü anlamayan “nato kafa nato mermer” düşüncede olanlar gözünü dört açıp yaşananları bu çerçevede yorumlamalı.
Hasta yatağında bir tek mermi atmadan uyguladığı strateji ile Hatay’ı ülkemize katan bir lider yaptığı boğazlar sözleşmesi ile 100 yıl sonrasını görüp hala istikabilimizin teminatı oluyor!
Bu satırları yazarken Ata’mızın şu veciz sözü geldi hatırıma :
“Arapların iç işlerine karışmayın. Rusya’yı kışkırtmayın, karşınıza almayın…”
Yine şu cümleleri dış politikada mottomuz olmalı : “Dış politikada millî menfaatlerimizin emrettiği yolu seçmek, hiçbir suretle macera yolunu tutmamak, mümkün olduğu kadar çıkar gruplarının etkisini yurttan uzak tutmak.” Egemen, tam bağımsız kararlar alabilmek…
Evet…
Son yıllarda gerek Suriye’deki varlığı,Gerek Ermenistandaki etkinliği şimdi de Ukrayna’nın güneyinde yani Karadenizde’ki egemenliği ile etrafımızı çevreleyen komşumuz Rusya’nın bu adımları istikbalimiz ve istiklalimiz açısından iyi analiz edilmelidir.
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |