MAHALLE BAKKALLARININ YAŞAM MÜCADELESİ
Akşamüzeri eşimle beraber çarşıdan eve dönerken ihtiyacımız olan malzemeleri ve gazetemizi almak için mahalle bakkalımıza uğradık.
Kapıdan girdiğimizde içeride sadece bayan müşteri vardı. O da kenarda cep telefonu ile görüştüğü kişiye ne alacağını soruyordu.
Bakkalımız Serkan Bey ise kasa önünde deftere bir şeyler yazıyordu.
En büyük yardımcısı olan eşi hanımefendi de rafları düzeltmeyle meşguldü.
Bizi karşısında görünce kısılan göz kapakları arasından karanlık bir bakış fırlattı yüzümüze.
- Kısık bir ses tonuyla dudaklarından “hoş geldiniz” dediğini duyabildik.
Çaresiz bir kişinin ümitsiz bakışları vardı yüzünde. İçindeki sıkıntı ses tonuna da yansımıştı.
Neredeyse haftanın her günü uğrayıp gazete aldığım güler yüzlü Serkan Bey gitmiş yerine hiç tanımadığım soluk yüzlü, neşesi kaçmış birisi gelmişti.
Haline daha fazla dayanamayıp sordum!
-Hayrola Serkan Bey… Bir derdiniz falan mı var?
Ellerini açıp başını hafifçe sağa sola sallayarak anlatmaya başladı;
“Derdiniz mi var dediniz Hüseyin Bey! Hangi birisini anlatsam. Bıçak kemiğe dayandı. İnanın dayanacak gücümüz kalmadı. En fazla iki ay daha dayanabiliriz bu gidişe. İki ay sonra burayı belki de kapatmak zorunda kalabiliriz.” Dedi.
Yüreğinde kabaran öfkeyi dudakları zor zapt ediyordu. Sesi titrek ve üzüntülüydü: “Bugün ki ödemeler için borç almak zorunda kaldım. Kira/stopaj/ vergiler. Biraz önce üst bulvarda bulunan süper marketlerin önünden geçtim. (Anlattığı Atatürk Bulvarında yakın mesafede yan yana bulunan üç harfli süpermarketleri kastediyor) İnsanlar sıraya girmişler. İşlerimiz iyice azaldı. Bari bu sokağa çıkma yasaklarının olduğu günlerde süpermarketleri lazım değil bir gün kapatsalardı da biraz nefes alabilseydik. Ama maalesef bizi düşünen yok. Pandemi bu işin tuzu biberi oldu. Lütfen durumumuzu dile getirin. Rica ediyorum….”
Bu arkadaşımız aynı zamanda emekli. Kendisi için değil komşusu için duyarlıydı. “Ben iyi kötü emekliyim. Üç kişiyiz evde. Emekli maaşımla geçinebilirim. Ama ya geliri olmayan diğer bakkal/market işleten arkadaşlar nasıl geçinecekler.Çok zor. Zarar ediyoruz…” Diye ekledi.
Kolay değil bu şartlarda ticaret yapmak. Yaşadığı zorluklar için sesini yetkililere bir parçada olsa duyurmamızı bekliyor dedim kendi kendime.
Cümleleri bitince bir solukta önündeki kalın defteri açıp o gün yaptığı ödemelerini ve vadesi gelen borçlarını gösterdi. Liste uzundu.
Durumunun bu kadar ciddi olduğunu tahmin etmemiştim. Şaşkın vaziyette ayrıldık bakkaldan.
Kültürümüzün ve medeniyetimizin önemli alış veriş merkezleri olan mahalle bakkallarının/marketlerinin halini Serkan beyi dinleyince bu hafta ki yazımıza başlık yaptık.
En baştan söyleyelim küresel sermayenin bir sonucu olarak yaşam alanımıza giren özellikle “üç harfli” süpermarketlerin ölüme terk ettiği yanı başımızdaki bakkallarımız yaşamalı!
Serkan beyin feryadından sonra zihni bir yolculuğa çıkıyorum…
Gümüşhane’de çocukluğumun güleç yüzlü bakkalcısı Dörtkonak Köyünde Molla Mustafa amca. İlk alış veriş deneyimini bize tattıran kişi. Hala hayattadır. Allah ömrüne bereket versin.
Bizim yaş kuşağında olan dostların bakkalımız Mustafa amcayla ilgili çok anısı vardır.
Sonraki yıllarda Karaer Mahallesinde bakkalımız merhum Nejmi abi…Menekşe marketten Bilal Bey ilk aklıma gelenler.
Eskişehir’e gelince Akarbaşı Mahallesinde Yılmaz Markette önce Ferruh şimdi ise Serkan Bey…Bir adım ötemizde bulunan Keskin Markette Barış Bey…
Cenazesi düğünü yoktur bunların. Öyle ki gün ağarmadan açtığı bakkal dükkânını ortalıktan el ayak çekilinceye kadar açık tutmak zorundadırlar.
Köy ve Mahalle kültürümüzün ayrılmaz parçaları bize göre.
Dolayısıyla bu yerlere sıradan bir ticarethane gibi bakmak hata olur kanısındayım. Zira tarihî bir misyonu vardır bakkalların.
Cüzdanında hiç parası bulunmayan müşteri bile günlük ihtiyacını bakkaldan karşılayabilir.
Bir mahalle bakkalını gecenin 12’de yatağından kaldırıp acil bir ihtiyacınız için açtırabilirsiniz. Ya süpermarketleri! Mümkün değil.
Bakkal demek, amca demek, abi demek kardeş demek, sohbet demek, muhabbet demek, yokluğumuzda varılacak kapı demek. Ötesi yok!
Sadece alış veriş yerleri midir? Mahalle bakkalları. Elbette değil.
Mahallenin bütün haberlerinin alındığı yer demektir aynı zamanda. Çevrede olup bitenlerin nabzı burada ayaküstü sohbetlerde tutulur.
Bir emlakçı gibidirler yeri geldiğinde. Etrafta hangi ev kiralık, hangi ev satılık onlardan sorulur. "Şu bizim ev kiralık" diye önce bakkala haber verilir mesela.
Yaşı genç olanlar bilmezler. Bakkal çevredeki halkı tanıyan objektif bir gözdür. Biraz daha eskilere gidince kızını verecek babanın damat adayını bakkaldan sorduğuna şahitliğimiz vardır.
Bakkal ile müşteriler arasındaki bağ, sadece alan-satan ilişkisinden ibaret değildir. Yani sadece müşteri olarak görmez alışverişe gelenleri. Onlar birer tanıdık, ahbap, dost yahut komşudur.
Bakkallar sadece bir şeyler satan insanlar değildir bizim kültürümüzde. Her zaman nakit sahibi olduğundan mahallelinin dara düştüğünde borç istediği yerdir bakkal.
Biraz düşünelim…
Hangi alışveriş merkezinin, marketler zincirinin sahibi gelip düğününüzde sevincinize ortak oldu?
Hangi hipermarketin sahibi cenazenizde üzüntünüzü paylaştı? Ya da hangisini bir kez olsun gördünüz?
Hangisi hastanız olduğunda "geçmiş olsun" dedi. Ya da tebrik etti yeni işinizi yahut kazandığınız yeni okulu?
Hangisi ile bayramlaştınız bugüne kadar? Hiç olmazsa bir "günaydın" dediler mi size?
"Babam akşama gelince parasını verecek" dediğinde çocuğunuzun kucağına iki ekmek verirler mi sizce?
Bırakın ekmek vermeyi bir liranız eksik olsa kasadan geçirmezler sizi!
O yüzden mahalle bakkalları yaşa(tıl)malıdır.
Bizi üzen devlet tarafından teşvik gören ve her gün bir yenisi eklenen yabancı ve yerli sermayenin oluşturduğu dev süpermarketler karşısında dayanma gücü kalmayan mahalle bakkallarının hazin sonu.
Eğer devlet tarafından yeterli desteği alamazlarsa pandemi sürecinin de olumsuz etkisiyle yok olup gidecekler.
Evet sevgili okuyucular… Ahbabınız, dostunuz, komşunuz mahalle bakkalları köşe başında, evinizin karşısında yanı başımızda bizleri bekliyor.
Hepimizin bakkal amcaya hem gönül borcu hem de ihtiyacı var…
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |