21.03.2012, 20:32
SİZLERE SELAM OLSUN……
SİZLERE SELAM OLSUN……
Kim bu hünerli elleri ve güzel gönülleri kendi çıkarları uğruna karalamaya çalışıyor?
Kimdir bunlar?
Söyleyelim...
Kişilik zafiyeti içinde olup insanlara karşı öz güvenlerini kaybetmiş, vizyon sahibiymiş gibi bir görüntü verme gayretkeşliği içinde olup ancak, öyle olmadıkları içinde “vizyon sahibi” olanların etekleri altına girenler. Yani aynaya bakınca kendini (sanal) dev gibi görenler veya (teşbihte hata olmaz) köpeğin, öküz arabasının gölgesinde yatıp kendi gölgesi olduğunu sanması gibi bir konumda olanlar. Ve vizyon sahibi olanların hakaret içerikli sözlerini bir lütuf olarak kabul eden, ar duygusundan yoksun ve söylenen hakaret içerikli sözlere karşı sırıtarak;
- Ya… Hihi hi ağabey sende… Diyenler.
Kim mi bunlar?
İster sözlü isterse yazılı eleştiri yapıldığında elleri ayakları sinirden buz kesen, eleştirilere karşı asla müsamahası olmadığı gibi tehdit etmek zavallılığına düşen kof beyinliler. Karşısındakini garip bulunca zalim olmayı ve zalimce davranmayı maharet sanarak insanı küçük gören alçaklık kompleksiyle etrafa saldıranlar.
Unutulmamalıdır ki, “Kâinattaki canlı–cansız bütün varlıklar bir misyon üstlenmiştir. Her varlık gerçekleştireceği misyon ve amaca hizmet edecek yeterlilik ve donanımla yaratılmıştır. Bu hususiyet bütün canlılarda kolayca gözlemlenmektedir. İnsan eli ve müdahalesi olmazsa herhangi bir olumsuzluk ve aksaklıkta söz konusu değildir. Ancak, insanoğlunun doğuştan getirdiklerinin yanında, sonradan elde ettiği kazanımlarının onu farklı kıldığı bir başka gerçektir. Diğer canlılardan farklı ve ayrıcalıklı bir yönünün mevcudiyeti de anlatılması zor olmayacak kadar açık bir durumdur”(¹) Buradan hareketle insana, varoluş sebepleri açısından bütün varlıkların varoluş sebepleri dışında dünyadaki halifelik gibi bir sorumluluk yüklenmiştir. Dolayısıyla bu varoluş insanı doğuştan misyon sahibi kılmaktadır. Bu sorumluluğun gereği olarakta insan dünya içinde yaşadığı zamanı ve mekânı bayındır kılmak, erdemlilik göstermek, faziletli olmak gibi hasletleri taşımalı iyilik ve güzel olanların yanında yer almanın ötesinde bu anlamda mücadele etmesi gerekmektedir. İçinde bulunduğu toplum ve toplum değerleri bakımından duyarlılıklar ve algılamalar ne kadar isabetli, saygıdeğer olursa kişisel ve toplumsal ilişkiler bakımından da o derece düzgün, sağlam ve sağlıklı olacaktır. Ve kişinin, topluma bakışı ve temayülleri açısından nesnel olabilmesiyle daha doğru değerlendirebilmesine, daha doğru analiz yapmasına ve daha doğru tedbir almasına imkân vereceği gibi aksi bir durumda insanlara karşı önyargılı ve nesnelliğin kaybedilişi de yaşanır hale gelebileceği de kaçınılmaz olacaktır.
Sonuç olarak hepimiz Gümüşhane’nin merkezinden, ilçelerinden ve köylerinden gelmiş burada ikamet etmekteyiz. Geldiğimiz yerin değerleri içerisinde kalıp büyük şehir yaşamına adapte olmaya çalışarak hayatımızı idame ettirebilmenin mücadelesindeyiz. İnsan olarak hiçbirimizin diğerinden üstün bir tarafı yoktur. Ancak bazılarımızın değişik alanlarda öne çıkan kazanımları olmuştur. İçimizden bazıları bu kazanımların getirdiği gücü abartıp şımarmış ve farklı olduğunu sanmıştır. Hal böyle olunca da saçma sapan sözler edip abuk sabuk davranışlara tevessül etmişlerdir. Amiyane tabirle “ne oldum delisi” olmuşlardır. Ama bilmiyorlar ki, ellerindeki güç ve yaşam gelip geçicidir.
Oysaki medeniyetlerin olmazsa olmaz unsuru vizyon sahibi erdemli insanlardır. Erdemli insan (İnsanın ruhsal olgunluğu); elinden dilinden insanların zarar görmediği kişidir. Erdemin ve erdemliliğin gereği de budur ve böyle olmalıdır.
O halde sahiplenmeye ve yaşamımıza geçirmeye çalıştığımız değerlerimizin ortaya çıkardığı “biz kimlikli” olma iddia ve çabasındaki duruşumuzla, kimliğimizi, değerlerimizi koruma reflekslerimizin gereğini yerine getirebilme olgunluğunu göstermeliyiz. Sorumluluk alabilmenin ve davranabilmenin temel felsefesi duyarlı olmaktır. İşte bu olgu insanın hayatta ortaya koyduğu etkinliklerinin tamamını içermektedir. Değerlerimiz üzerinden ortaya koyduğumuz etkinliklerde kazanımlarımızın bir sonucu olan vizyon sahibi olmamızın yanında erdemli olmanın da bir göstergesidir. Ayrıca bu etkinlikler bizim misyonumuzu belirlemek vizyonumuzu ortaya koymanın farklılığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka deyişle, misyonumuzu fark etmek ve vizyonumuzla fark edilmektir.
Diye düşünmekte olup,
Son cümle; bir arada yaşayabilmenin gereği olarak, başkalarının hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmadığı, iftira atılmadığı ve ötekileştirilmediği gibi aksine varlığının önemli olduğu, var sayıldığı bir anlayışla, bir arada yaşamanın vazgeçilmez esası barış, birlik ve kardeşlik duyguları olmalıdır diyorum.
Ve…
Eyyy vizyon sahibi erdemli insanlar… Sizlere selam olsun………
(¹): Prof. Dr. Ali Akyüz, Hz. Peygamberin Medeniyet Projesi, Çamlıca Yayınları, Şubat 2008
2
az bulutlu
Namaz Vakti
22 Kasım 2024
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |
ANLAYANA SİVRİ SİNEK SAZ,
ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ.
BU YAZIYI OKUYANLAR ANLARLAR. FAZLA SÖZE GEREK YOK