18.03.2013, 16:06
SELAM OLSUN HERKESE
BİZE KIYMET VERENLEREDE VERMEYENLEREDE SELAM OLSUN….
Kendimizi başkalarına anlatmak gibi bir sıkıntıya düşürmeye gerek yoktur. Zaten sizi sevenlerin buna ihtiyacı yoktur. Sizi sevmeyenler de zaten sevmeyeceklerdir. “Ağzınızla kuş da tutsanız” tabirinde olduğu gibi.
Sevdiklerinizin ve sevenlerinizin hayatında yer edinmiş ve öncelikli seçeneklerinden biriyseniz eğer, önemsenme önceliği olan bir duruma gelindiğinde bulunduğunuz konumunuz açısından da kriterleriniz uygun düşüyorsanız önceliğinizin olacağı mutlaktır. Bundan şüpheniz olmasın.
İnsanlar arası ilişkilerin en dengeli olduğu zaman da, karşılıklı sevginin, saygının ve dostluğun devamı söz konusudur. Aksi durumda ise çok kısa bir temasla son bulur. Dünyanın en zor işidir insanlarla kendi aranda denge kurabilmek. Uzun mesafeli bir maraton gibidir adeta. Eğer nefesinizi iyi ayarlayamazsanız maratonu tamamlayamazsınız. Maratonu en sonuncu olarak bitirmek önemli değildir. Önemli olan en sonuncuda olsanız bitime gelebilmenizdir.
Hayat yarışı da tıpkı maraton gibi güçlü olmayı, zorluklarla mücadele etmeyi ve bunun içinde uzun soluklu olabilmeyi gerektirir. Kendinizi yarışa tam olarak hazırlayamamışsanız bitime gelebilmeniz çok zordur. Hatta gelemeyebilirsinizde. Ama diyorsanız ki, ben her türlü bitime gelirim hatta birinci dahi olurum. Evet, belki o da mümkün olabilecektir. Ancak unutmayın ki bu kazanım hiçbir zaman gerçek bir kazanım ve zafer değildir ve olmayacaktır. İçinde bulunduğunuz bir yarışta hileli kazanımın, kazanmak ve gerçek bir zafer olmadığı gibi, yarışta en sonuncu olmakta kaybetmek değildir. Bundan dolayıdır ki yaşadığımız olayları hayra yormak durumunda olmalıyız. Ve “İyilik Yap Denize At, Halik Bilmezse Malik Bilir.” düsturunca yaşanan bir hayat tarzını özümüzde benimseyerek, hile ile kazanımların çukurunda yaşamak yerine, sonuncu gelinmişliğin şerefiyle yaşayabilmek her zaman daha onur vericidir.
Bu anlamda elimden geldiğince, gücümün yettiğince maratonu tamamlama ve iyilik yapabilme düsturundaki hayat tarzına uygun yaşama gayreti içindeyim ve olmaya devam edeceğim.
Birde kendini mutlu hissettiğinde “söz”, kendini mutsuz ve üzgün hissettiğinde “cevap”, kendini öfkeli hissettiğinde “karar” vermemek gerekir cümlesinden hareketle 2004 yılı yerel seçimlerinde çok mutluydum. Çünkü çok sevdiğim memleketimin yerelde yönetimine taliptim. Mutluluğumu tüm sevdiklerimle, sevenlerimle paylaştım ama yapamayacağım hiçbir şey için söz vermedim. Kaybettim üzüldüm. Hiçbir kimsenin üzülmesine neden olmamak için sessizce kimseyle görüşmeden ayrıldım. Çünkü üzgündüm ve ağzımdan çıkacak bir sözün acısı, üzüntüsü daha ağır sonuçlara sebebiyet verebilirdi.
Dolayısıyla şuan içinde buluğum yaşamımın gereği olarak memleketimden uzak bir hayat sürdürüyor olmam benim, sevdam olan memleketimden koptuğumun anlamına gelmez. Ben memleketimi çocukluğumda hayallerimde, çok uzun yıllar öncesinde yazma fırsatı bulduğum günden beridir de yazılarımla yaşıyorum. Beni tanımadan bir yazımı okuyarak sadece seçimler öncesine bağlamak düşüncesini şahsıma haksızlık olarak telaki ettiğimi de belirtmeden geçemeyeceğim. Bunu söylerken kesinlikle bir kızgınlık duygusu içinde değilim ve yaşamıyorum. Tam aksine yorumlarınızdan dolayı sevgili yorumcu kardeşlerime cevap vererek onlara karşı sevgimi ifade etmeye çalışıyorum. Asıl düşüncem ve niyetim ise yanlış anlaşılmalara neden olmamaktır.
Yerelde yönetime talip olmaya gelince, bunun bir şanstan öte nasip meselesi olduğuna inan birisi olarak, öncelikle de arz ve talebe dayalı bir istem olayının gelişmesiyle Yüce Allah’ın da nasip etmesi sonucunda tamamlanan bir yazgıdır diye düşünüyorum.
Yerel yönetime talip olmak düşüncesi ise daha meslek lisesi yıllarından beri var olan bir hayalimdi. Yeri geldiği için itiraf edeyim; 2004 Yerel Seçimleri benim istemim dışında gelişti. Şöyle ki, benim hedefimde 2004 yılındaki yerel seçime katılmak yoktu. Ancak Ülkücü olmanın verdiği mensubiyet şuuru ve onun terbiyesi içinde yüklendiğimiz Türk Milliyetçiliği Davasının yürütülmesi adına o günkü genel merkez yöneticilerimizin bu görevi için beni uygun görüp tevdi ettiler. Ülkücü terbiye gereği verilen göreve itiraz olmayacağından ifa etmeliydim bende öyle yaptım.
Şimdi ise gönlümüzde geçmiyor dersek kendi kendimizi kandırmak olur. Ama bu dönem için böyle bir niyetim ve de düşüncem yok. Bir sonraki dönem içinse, yüce Rabbim ne gösterir bilinmez. Ömrümüz vefa eder sağlık afiyet içinde olur ve hemşerilerimizin de teveccühüne mazhar olup Yüce Rabbimde nasip kılarsa neden olmasın…
BİZE KIYMET VERENLERE DE, VERMEYENLERE DE YANIMIZDA OLANLARA DA, OLMAYANLARA DA SELAM OLSUN……….
2
az bulutlu
Namaz Vakti
25 Kasım 2024
İmsak | 05:44 | ||
Güneş | 07:13 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:43 | ||
Akşam | 17:05 | ||
Yatsı | 18:29 |