Paylaşımın Güzel Yanı
Oluşturduğumuz “ortak yazgı”nın paylaşımında beraber olduğumuz sevgili dostlarım, sanırım bundan sonra daha bi farklı şeyler yazmalıyım diye düşünüyorum desem, çok değişik düşünceler aklınıza gelecektir. Kafama saksı düşmedi, taş atanda olmadı, olduysa da değmedi gerçekte. Saksı düşse, atılan taş değseydi sanırım bundan daha tesirli olamazdı. Öyle ki başıma taş düşmüş gibiyim.
Bazı olayları, bazı şeyleri anlatabilmenin, paylaşabilmenin değişik yöntemleri vardır. Yazarak anlatarak paylaşım bu yöntemlerden birdir. Fakat yazarak anlatabilmek içinde yazılı veya görsel iletişim araçlarından birini kullanabilme imkânınızın olması gerekmektedir. İşte burada bir daha en yürekten duygularımla teşekkür ettiğim güzel yürekli can dostlarımızın bize sunduğu imkânlar ölçüsünde, olayları ve bazı şeyleri siz can dostlarımızla yazarak anlatabilmeyi, yazmak yöntemini kullanarak yapmaya çalışmaktayım. Ki, en etkili olanı da “yazmak yöntemi” olsa gerek. Çünkü bir anda, seni gören veya göremeyen en geniş kitleye ulaşabilmenin, iletişim kurabilmenin en etkin yoludur yazmak yöntemi.
Ne var ki, yazmak yöntemini de kullanabilme imkânlarına sahip olsanız da olayları ve bazı şeyleri anlatabilmek için konuyla ilgili düşüncelerinizi yazıya dökerken de yazı üslubunu da seçmeniz gerekiyor. İşte tam bu nokta hani derler ya “sözün bittiği yer” işte tamda o ruh halindeyim. Ama yinede bir şeyler yazabilmeyi ve sizlerle paylaşmayı, paylaşabilmeyi de çok arzu ediyorum.
Bu arzu ve düşünce içinde daktilo yerine teknolojinin modern vasıtası bilgisayarımın başına geçiyor ve düşündüklerimi yazıya aktarmak ve o yüksek gönüllerinize sığınarak sizlerle paylaşmak adına tuşlara dokunma faslından önce yazılarıma yaptığınız eleştirileri ve kendimce oluşturduğum arşivime, yeni ulaştığım kaynak yazılara bir göz atıyorum.
Bazı yazılar var ki, tamam işte her şeyi çok güzel anlatıyor. İşte bu yazıyı kaynak vererek aynen alıp birkaç cümle ilavesiyle aktarayım diye düşünüyorum. Ama vaz geçiyorum. Evet, birçok ortak noktamızı da yazıda buluyorum. Fakat şimdiye kadar oluşturduğumuz veya oluşturmaya çalıştığımız ortak yazgı ve ortak düşünce paylaşımlarımızı tamda ifade etmiyor demek yerine bazı eksikliklerin olduğu hissini veriyor demek daha uygun düşüyor. Bu eksiklik yazının muhteviyatı ile alakalı bir durum değil tabi ki. Öyle olması da olası değil. Çünkü işini bilen konusunda uzmanlaşmış profesyonel yazılar. Ama amatörce de olsa bizim kendi aramızda oluşturduğumuz bu sevgi dolu sessiz iletişimi (duygu köprüsünü) profesyonel de olsa kurulmuyor. Ve kurduğumuz sevgi dolu iletişim kopar mı acaba, düşüncesi çöküyor beynime biran. O zaman bir ürperti ve korku kaplıyor içimi. Düşüncesi bile kötü. Onun için her şeyden önce bizim olmalı, yalın olmalı ve bizi tam olarak ifade etmeli ki, oluşturduğumuz ortak yazgının paylaşımında herhangi bir olumsuzluğa yer olmasın ve meydan vermesin. Yoksa maazallah boş vermişliğin girdabında buluruz kendimizi.
Boş vermişliğin girdabına düşmemek için bir paragrafla oldukça uzun olan bir önceki yazımdan kısaca bahsederek bu yazıyı tamamlamak istiyorum.
Evet, bir makale için oldukça uzun bir yazıydı. Orada bir hayatı, kesitlerinde anlatmaya çalıştım. Yazının içeriği irdelendiğinde ekonomik kazanımları kısıtlı, dışa kapalı, sade ve mütevazı bir hayat tarzından yalın kılıç, milliyetsizleştirilmelere, vatansızlaştırılmalara karşı verilen bir mücadelede maalesef yel değirmenlerine karşı savaşan Donkişot konumunda kalmış bir insanın içine düşmüş olduğu yalnızlığın getirdiği ruhi kırgınlığın, yorgunluğun bir an sona eriyor olmaması umudunu hala taşıdığını görürüz.
İnsanlar zaman, zaman duygu yoğunluklarını yaşayabilirler. Öyle ki içmiş, içmiş ve sızmış bir sarhoş gibi sarhoşluğun verdiği rahatlığın tahtındaymışsınız sanırsınız kendinizi. Ayılıp, silkinip kendinize geldiğinizde bir beden ve bir ruhun birleştiği insan olduğunuz farkına varır kendi ufkunuz içinde değerlendirmeler yaparsınız. Elbette herkesin farklı bir hikâyesi vardır. Ama böylesine yaşanılan duygu yoğunluğunda bile tek başına değildir insan. Her hikâyenin kesiştiği noktalar mutlaka vardır. Lakin insan, bu hallerini yaşarken hep tek başına olduğu vehmine kapılır nedense.
İşte yalnızlığın girdabına düşmeyi istemediğim için de düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Ve o güzel yüreklerinizde mücadele gücünün, azminin hiçbir zaman eksilmeyeceği, zor günlerinizde her zaman dua ve sevgi dileklerinizin eksik olmayacağı, sağlık, mutluluk, huzur ve güzellikler dolu nice, nice güzel günler, haftalar, aylar ve yıllar hep birlikte olmayı diliyorum Yüce Rabbimden.
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |
İsa abi, amatör yazıyoruz diyor ama Profosyonel yazarlardan hiç te eksiği yok gibi....
Kalemine , yüreğine sağlık...
Sağlık, mutluluk ve huzur dolu güzel günler...