02.08.2011, 18:29
KOBİ’lere yönelik finansman imkanları
Küçük ve orta ölçekli işletmeler ülke ekonomilerinin bel kemiğidir. KOBİ’lerin önemi piyasaya yenilikçi ürün ve teknikleri getirmelerinden kaynaklanmaktadır. KOBİ’ler verimliliğin ve rekabetçiliğin sürdürülmesinde, istihdam yaratılmasında esaslı bir rol oynamaktadır.
Para ve sermaye piyasalarının gelişmiş olduğu ve bankaların KOBİ lerden kaynaklanan riskleri yönetmek için farklı stratejiler geliştirdiği Avrupa ülkelerine kıyasla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde KOBİ’ lerin finansman açığı daha belirgindir. Ükemizde de uzun yıllar ticari işletmelerin çoğu KOBİ’lerden oluşmuş ve önemli oranda istihdam yaratan firmalar KOBİ niteliğindeki firmalar olmuştur. Buna rağmen KOBİ’lerin toplam kredilerden aldığı pay oldukça düşük düzeyde kalmıştır. Bunun önemli bir nedeni devlet bankalarının ağırlıkta olduğu dönemde hükümet politikaları doğrultusunda belirli sektörlere ve projelere yönelik olarak kredi tahsisi yapılmış olmasıdır. Ayrıca bir çok banka grup şirketlerine ve bağlı ortaklıklara kredi kullandırmayı tercih etmiştir.Bu nedenle bankalar karlılık oranlarını arttıracak en önemli sektör olan KOBİ’lere yönelik pazarlama, tahsis ve risk kontrol politikaları geliştirme ihtiyacı hissetmemişlerdir.
Son 10 yılda bu eğilim tersine dönmeye başlamış bankalar daha karlı ve yüksek getirisi olan ve orta piyasa denen (middle market lending) tüketici ve KOBİ segmentine odaklanmaya başlamışlardır. Bankalar ayrıca eski risk tahmin modellerini, riskli ve risksiz KOBİ müşterilerini ayırt eden, büyüme istidadı olanları teşhis etmeye imkan tanıyan daha ileri risk tespit ve takip sistemleriyle değiştirmeye yönelmişlerdir.
Gerçi son dönemde hızlı kredi genişlemesi ithalatı ve cari açığı arttıran bir faktör olarak değerlendirildiği için TCMB, mevduat munzam karşılıklarını arttırarak kredi büyümesini sınırlandırmaya çalışmaktadır.Ancak Türk ekonomisinin büyüme hızına (ortalama %5 ) paralel olarak öümüzdeki 5 yıllık dönemde kredi hacminin % 15 düzeyinde artabileceği öngörülmektedir.
Bu çerçevede tüketici (özellikle konut) ve KOBİ kredilerinin en hızlı artış kaydedecek kredi türleri olacağı tahmin edilmektedir. 2006-2010 arasında yıllık bazda %20 artan KOBİ kredilerinin toplam krediler içindeki payı 2010 itibarı ile %24 düzeyinde gerçekleşmiştir.Kobilere sağlanan krediler 2006 yılında sadece 60 milyar$ tutarındayken bu rakam 2010 yılında 125 milyar$’a yükselmiştir.Kobi kredilerinin GSMH’ye oranı ise aynı dönem itibarı ile %7,9’dan %11,2’ye çıkmıştır.
Öte yandan süreç içinde finans kuruluşlar tarafından Kobilere kredi dağıtılmasının bu şirketlerin bütün sorunlarını çözmeye yetmediği de anlaşılmıştır. Zira kredinin temini kadar bu kredilerin yönetimi ve düzenli olarak geri ödenmesi de ciddi bir planlama ve strateji gerektirmektedir. Bir çok şirketin kredi yönetiminde başarısız olmasından sonra şirketlerin eski idare ussulerinin değişmesi ve kurumsallaşmaları lüzumu ortaya çıkmıştır. KOBİ’lere rehberlik yapmak için gelişmiş ülkelerde uzun süreden beri uygulanan finansal yöntemler ülkemizde de tatbik edilmeye başlanmıştır.Bu kapsamda ‘’Girişim sermayesi şirketleri’’ kurulmaya başlanmıştır.
Girişim sermaye şirketi KOBİ’ye yatırımı için gereken kaynağı sağlamakta bunun karşılığında ise KOBİ’ye geçici bir süre için ortak olmaktadır. Şirket sağladığı finansman ile büyüme planlarını hayata geçirmektedir. Yatırımdan elde edilen karlılık sağlandıktan sonra sonra ortaklık sona ermekte, şirket yine eski sahiplerine kalmaktadır. Çok sayıda KOBİ daha hızlı büyümek gayesiyle firma hisselerinin büyük bölümünü yönetimini de vererek yabancılara satmaktadır. Büyümek için firmasını yönetimini bırakmak yerine, geçici ortaklık fikri KOBİ’lere diğer ortaklıklardan daha cazip gelmektedir.
KOBİ’lere yönelik olarak ticari bankalar vasıtasıyla çok farklı ürünler geliştirilmektedir.Türkiye’deki bankalar hem kendi özkaynakları ile hem de Dunya Bankasi kurulusu olan IFC, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası işbirliği ile KOBİ’lerin enerji yatırımları, proje finansman ve işletme sermayesi ihtiyaçları orta ve uzun vadeli ve düşük maliyetli kredilerle finanse etmektedirler.
Ancak, KOBİ’lerin büyüme trendleri ve karlılık performansları bu firmaların doğaları gereği kurumsal şirketlere nazaran piyasa dalgalanmalarına karşı daha kırılgandır. KOBİ’lerin özellikle kriz dönemlerinde mali sıkışıklık içine girme ihtimali büyük firmalar nazaran daha yüksektir.
Bu nedenle KOBİ’ler finansman kaynaklarına ulaşmada kurumsallaşmış büyük şirketlere oranla daha dezavantajli bir konumdadır. Firmanın sahiplerinin mali durumu ile firmanınkini ayırt etmenin zorluğu veya işletme sahibinin vefatından sonra işletmenin geleceğine yönelik belirsizlik hali, saydam olmayan muhasebe kayıtları, teminatlar üzerinde kontrol sağlama güçlüğü gibi faktörler de potansiyel kreditörlerin ve yatırımcıların bakışını menfi yönde etkileyen unsurlardan bazılarıdır. KOBİ’lerin ihtiyaç duydukları finansmanı temin edememeleri yeni fikir ve ürünlerin dışlanmasına yol açmakta dolayısı ile ekonomi için büyük bir kayba sebebiyet vermektedir.
Bu nedenle KOBİ’ler finansman kaynaklarına ulaşmada kurumsallaşmış büyük şirketlere oranla daha dezavantajli bir konumdadır. Firmanın sahiplerinin mali durumu ile firmanınkini ayırt etmenin zorluğu veya işletme sahibinin vefatından sonra işletmenin geleceğine yönelik belirsizlik hali, saydam olmayan muhasebe kayıtları, teminatlar üzerinde kontrol sağlama güçlüğü gibi faktörler de potansiyel kreditörlerin ve yatırımcıların bakışını menfi yönde etkileyen unsurlardan bazılarıdır. KOBİ’lerin ihtiyaç duydukları finansmanı temin edememeleri yeni fikir ve ürünlerin dışlanmasına yol açmakta dolayısı ile ekonomi için büyük bir kayba sebebiyet vermektedir.
Bankaların KOBİ’leri büyük işletmelere göre daha riskli addetmeleri ve KOBİ’lere açtıkları kredileri daha yüksek faiz oranından fiyatlandırmaları küçük ve orta boy işletmelerin finansal kaynaklara erişimini zorlaştıran diğer önemli etkenlerden biridir.Ekonomik sistem içinde kredi imkanlarına ulaşmada sıkıntı yaşayan KOBİ lerin kayıt dışı ekonomiye yönelme eğilimleri artmakta bu durum ciddi istihdam ve vergi kayıplarını da beraberinde getirmektedir.
Para ve sermaye piyasalarının gelişmiş olduğu ve bankaların KOBİ lerden kaynaklanan riskleri yönetmek için farklı stratejiler geliştirdiği Avrupa ülkelerine kıyasla Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde KOBİ’ lerin finansman açığı daha belirgindir. Ükemizde de uzun yıllar ticari işletmelerin çoğu KOBİ’lerden oluşmuş ve önemli oranda istihdam yaratan firmalar KOBİ niteliğindeki firmalar olmuştur. Buna rağmen KOBİ’lerin toplam kredilerden aldığı pay oldukça düşük düzeyde kalmıştır. Bunun önemli bir nedeni devlet bankalarının ağırlıkta olduğu dönemde hükümet politikaları doğrultusunda belirli sektörlere ve projelere yönelik olarak kredi tahsisi yapılmış olmasıdır. Ayrıca bir çok banka grup şirketlerine ve bağlı ortaklıklara kredi kullandırmayı tercih etmiştir.Bu nedenle bankalar karlılık oranlarını arttıracak en önemli sektör olan KOBİ’lere yönelik pazarlama, tahsis ve risk kontrol politikaları geliştirme ihtiyacı hissetmemişlerdir.
Son 10 yılda bu eğilim tersine dönmeye başlamış bankalar daha karlı ve yüksek getirisi olan ve orta piyasa denen (middle market lending) tüketici ve KOBİ segmentine odaklanmaya başlamışlardır. Bankalar ayrıca eski risk tahmin modellerini, riskli ve risksiz KOBİ müşterilerini ayırt eden, büyüme istidadı olanları teşhis etmeye imkan tanıyan daha ileri risk tespit ve takip sistemleriyle değiştirmeye yönelmişlerdir.
Bu bağlamda daha önceki yıllarda bütçe açıklarının fonlanması gibi varoluş gayesine uygun olmayan bir faaliyet yürüten bankaların yaklaşımı değişmeye başlamış bankalarımız reel sektöre ve KOBİ’lere daha fazla kaynak tahsis etmeye başlamıştır. Gerçekten de kredi hacmi 2005-2010 arası dönemde yıllık bazda %27 oranında artış kaydetmiştir. 2010 sonu itibarı ile toplam kredi tutarı 532 milyar TL’ye ulaşmıştır.
Gerçi son dönemde hızlı kredi genişlemesi ithalatı ve cari açığı arttıran bir faktör olarak değerlendirildiği için TCMB, mevduat munzam karşılıklarını arttırarak kredi büyümesini sınırlandırmaya çalışmaktadır.Ancak Türk ekonomisinin büyüme hızına (ortalama %5 ) paralel olarak öümüzdeki 5 yıllık dönemde kredi hacminin % 15 düzeyinde artabileceği öngörülmektedir.
Bu çerçevede tüketici (özellikle konut) ve KOBİ kredilerinin en hızlı artış kaydedecek kredi türleri olacağı tahmin edilmektedir. 2006-2010 arasında yıllık bazda %20 artan KOBİ kredilerinin toplam krediler içindeki payı 2010 itibarı ile %24 düzeyinde gerçekleşmiştir.Kobilere sağlanan krediler 2006 yılında sadece 60 milyar$ tutarındayken bu rakam 2010 yılında 125 milyar$’a yükselmiştir.Kobi kredilerinin GSMH’ye oranı ise aynı dönem itibarı ile %7,9’dan %11,2’ye çıkmıştır.
Öte yandan süreç içinde finans kuruluşlar tarafından Kobilere kredi dağıtılmasının bu şirketlerin bütün sorunlarını çözmeye yetmediği de anlaşılmıştır. Zira kredinin temini kadar bu kredilerin yönetimi ve düzenli olarak geri ödenmesi de ciddi bir planlama ve strateji gerektirmektedir. Bir çok şirketin kredi yönetiminde başarısız olmasından sonra şirketlerin eski idare ussulerinin değişmesi ve kurumsallaşmaları lüzumu ortaya çıkmıştır. KOBİ’lere rehberlik yapmak için gelişmiş ülkelerde uzun süreden beri uygulanan finansal yöntemler ülkemizde de tatbik edilmeye başlanmıştır.Bu kapsamda ‘’Girişim sermayesi şirketleri’’ kurulmaya başlanmıştır.
Girişim sermaye şirketi KOBİ’ye yatırımı için gereken kaynağı sağlamakta bunun karşılığında ise KOBİ’ye geçici bir süre için ortak olmaktadır. Şirket sağladığı finansman ile büyüme planlarını hayata geçirmektedir. Yatırımdan elde edilen karlılık sağlandıktan sonra sonra ortaklık sona ermekte, şirket yine eski sahiplerine kalmaktadır. Çok sayıda KOBİ daha hızlı büyümek gayesiyle firma hisselerinin büyük bölümünü yönetimini de vererek yabancılara satmaktadır. Büyümek için firmasını yönetimini bırakmak yerine, geçici ortaklık fikri KOBİ’lere diğer ortaklıklardan daha cazip gelmektedir.
KOBİ’lere yönelik olarak ticari bankalar vasıtasıyla çok farklı ürünler geliştirilmektedir.Türkiye’deki bankalar hem kendi özkaynakları ile hem de Dunya Bankasi kurulusu olan IFC, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası işbirliği ile KOBİ’lerin enerji yatırımları, proje finansman ve işletme sermayesi ihtiyaçları orta ve uzun vadeli ve düşük maliyetli kredilerle finanse etmektedirler.
Hükümetler de KOBİ sektörünü desteklemede önemli roller üstlenmektedir.Hem yatırım hem de pazarlama noktasında sağlanan teşvik ve prim destekleri ile sektörün daha sağlıklı büyümesine dönük ciddi adımlar atılmaktadır.Bu çerçevede Türkiye’de son dönemde Kredi Garanti Fonu (KGF) uygulaması ile çok muhim bir merhale kaydedilmiştir. KGF, KOBİ’ler lehine bankalara kefalet/garanti vermek suretiyle söz konusu işletmelerin bankalardan kredi temin etmelerini olanaklı kılmıştır.
Yeni ve küçük işletmelerin banka kredisine ulaşması veya bu firmaların işlerini büyütmek için mevcut kredi limitlerini arttırmaya çalışmaları yüksek teminatları lüzumlu kılmaktadır.KGF, üstlendiği risk ile bu işletmelerin hem daha yüksek tutarda hem de düşük ve uzun vadeyle kredi kullanabilmelerini sağlamaktadır.
Yeni ve küçük işletmelerin banka kredisine ulaşması veya bu firmaların işlerini büyütmek için mevcut kredi limitlerini arttırmaya çalışmaları yüksek teminatları lüzumlu kılmaktadır.KGF, üstlendiği risk ile bu işletmelerin hem daha yüksek tutarda hem de düşük ve uzun vadeyle kredi kullanabilmelerini sağlamaktadır.
KOBI'lere destek veren en onde gelen kurulus KOSGEB'tir. KOSGEB bunyesinde tekno fikirlere sahip KOBI'lere yonelik destek programlarinin yanisira AR-GE bilincinin ve kapasitesinin arttirilmasina donuk destekler sunulmaktadir.Ayrica KOBI'ler KOSGEB'in genel destek programlari kapsaminda fuar ve tanitim, nitelikli eleman, danismanlik, egitim, enerji verimliliği,tarim destegi gibi bir cok sahadaki desteklerden faydalanmaktadirlar.
KOBİ’lere yönelik diğer önemli kamu desteği faaliyeti Kalkınma Ajansları vasıtasıyla yürütülmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı bünyesinde faaliyete geçen Kalkınma Ajansları vasıtasıyla geliştirilen bölgesel kalkınma stratejileri çerçevesinde küçük ve orta ölçekli işletmelere mali nitelikte (faizsiz kredi gibi) veya (tanıtım, işgücü eğitimi gibi) mali olmayan diğer hususlarda destek sağlanmaktadır.
KOBİ’lere yönelik diğer önemli kamu desteği faaliyeti Kalkınma Ajansları vasıtasıyla yürütülmektedir. Devlet Planlama Teşkilatı bünyesinde faaliyete geçen Kalkınma Ajansları vasıtasıyla geliştirilen bölgesel kalkınma stratejileri çerçevesinde küçük ve orta ölçekli işletmelere mali nitelikte (faizsiz kredi gibi) veya (tanıtım, işgücü eğitimi gibi) mali olmayan diğer hususlarda destek sağlanmaktadır.
Vadeli Islem Borsasi da KOBI'lerin ithalat veya ihracat islemlerinden dogan kur risklerini ortadan kaldirabilmektedir. Firma Vadeli İşlem Sözleşmesi” ile dolar cinsinden alacağıni önceden TL cinsinden sabitleyebilmekte ve kur riskine karşı korunarabilmektedir. Ornegin bu sistemde ithalatçı firmalar dolar cinsinden borclarini önceden TL cinsinden sabitleyebiliyor ve kur riskine karşı korunarak daha uzun vadeli alım anlaşması yapabiliyorlar.
ilyas öztekin-haberdar gazetesi köşe yazarı
13 yıl önce
ülke kalkınmasında ve istihdam yaratmada önemli aktörlerden biri olan kobiler konusunda ki değerlendirmelerinize katılıyorum.Sizden ülkenin temel ekonomik sorunları konusunda güzel yazılar bekliyorum.
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti
23 Kasım 2024
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |