26.12.2012, 11:50
GİDEN YOLUNAN GİTTİ ESEN YELİNEN GİTTİ
Bir halk türküsü… Ölüm sözü geçiyor içinde. Bazen içinden mırıldanıyor, bazen en yüksek perdeden ve en içten duygularla okuyorsun sesin güzel olmasa da. Anlamaya çalışıyorsun içinde geçen ölüm sözcüğünün manasını bir gün başına geleceğini bilerek. Ama daha anlayamadan çok yakınını çok sevdiğini kaybediyorsun. Yıkılıyor dünyan, şaşırıyor neye uğradığım? Ben… Diyorsun… Türküde geçen “ölüm” sözüyle anlatılmak istenen ölümün gerçekteki manasını kendinden önce çok sevdiklerinle yaşıyorsun. Oysaki türküde bu acı gerçek, içinizi acıtmadan anlatılmak isteniyordu.
Halk türküleri, toplumun aynaya yansımadır. Aynaya baktığında kendini gördüğün gibi türkülerde de kendini buluyorsun. En ince eleştirilerin, yağcılık ve yalakalığa kaçmadan yorumlanmasını, en yükselticiliği, en duygulu anları yaşamakları ve en hicvetmeleri türkülerde bulursunuz. Türkülerdeki hayat veya hayatı türkülerde yaşamak. Serzeniş vardır ama karamsarlık bulmazsınız. Ağlatır, içinizi boşaltır ama içinizin kararmasına izin vermez. Çünkü hayatın gerçeğidir, türkülerimiz.
Öyle zamanlar gelir ki, öylesine anlaşılmaz olaylarla karşılaşılır ve tüm olumsuzluklar ardı ardına gelir üstünüze. Kaçamazsınız ve bir anda dünyanın, yaşamın; anlaşılmaz, çekilmez, yaşanılmaz, katlanılmaz ve karmaşık bir hale geldiğine tanık olursunuz. İşte o an umutlarınızın, güven duygularınızın yerine direnci koymalısınız. Ki, sabırla, inançla yaşadığınız olumsuzlukları öteleyebilesiniz. Hatta yok edebilirsiniz. Ama türküde geçen “ölüm” sözünün gerçekliliğinin manasının, yaşamın bir gerçeği olduğunu kabul ederek tabii ki. Beri taraftan, yaşamışlığınız, deneyimleriniz, yediğiniz kazıklar sonrası kendinize tanıdığınız şansların karşılığını bulmaması ve maruz kaldığımız davranışlar bizi belki örseliyor ve hayata olan inancımızın kırılmasına, takatimizi zayıflamasına sebep oluyor gibi gözüküyor olabilir. Ama o psikolojiden kurtulunduğu an daha bileyleniyor ve hemen kalkanlarımızı kuşanıyoruz. Ve gereken durumlarda biraz daha acımasız olurken gereken davranışı gösteriyor ve karşılığını veriyoruz ki, hiç istemesek de bu durumda can yakıcı olabiliyoruz. Buda hayatın bir gerçeği olmasına karşın, özensizleşmiş durumda kalan sağduyumuzu ve öngörümüzü devreye sokarak sabırla, inançla doğruluğu, güzelliği, iyiliği öne çıkarmalıyız. Bu anlamda masumiyetimizi bozacak unsurlardan da uzak kalabilmeliyiz. Zaten yeterince kışkırtılıyoruz. Çünkü şarlatanlar hiç bitmiyor. Kuşkusuz hiç birimiz ya tam iyi ya da tam kötü biri değiliz.
Sonuç olarak, kendi gerçeğimizi ret ve inkâr ediyorsak kimin hakkını teslim edebiliriz ki?
Kaçabilir miyiz ki, yaşamımızdan, hayatın gerçeklerinden?
İşte o zaman türkü gerçekliliğinde, katlanabiliyor muyuz hayatın zorluklarına? Zorlayabiliyor muyuz sınırlarımızı? Hayatın sınavlarından geçebiliyor muyuz? Sırtımızı şuna buna, hazır bulduklarımıza dayamadan, ayakta kalabiliyor muyuz? Hayatta…
Gücümüzü kendimizden alabiliyor muyuz? Ve kendimize yol açabiliyor ve yol alabiliyor muyuz? Ne mutlu bize…
Gücümüzü kendimizden alabiliyor muyuz? Ve kendimize yol açabiliyor ve yol alabiliyor muyuz? Ne mutlu bize…
Giden yolunan gitti,
Esen yel inen gitti,
Herkesin yolu ve bahtı açık olsun…
AŞKIN TOYGUN
12 yıl önce
eline yüreğine sağlık tekrar başınız sağ olsun ALLAH RAHMET ETSİN cumanız mubarek olsu slm ve dua ile...
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti
22 Kasım 2024
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |