GEÇEN AYDAN…

Sizlerden oldukça uzun zamandır ayrı kalmanın üzüntüsünün yanı sıra sizinle yeniden buluşmanın heyecanın yaşamaktan mutlu olduğumu ifade ediyorum. Özür dileklerim de bu duyguların içerisindedir, lütfen kabul ediniz.

Yaklaşık 8 ay önce, Nisan ayında yapılan Gümüşhaneli İş Adamları Derneği Olağan Genel Kurulunda çalışma arkadaşlarımla birlikte oluşturduğumuz liste ile girdiğimiz seçimi kazanarak yeniden GİAD Yönetim Kuruluna ve sonra da kurul arkadaşlarımızın teveccühleri ve oybirliği ile GİAD Başkanlığına seçildim.

Bugüne kadar da Yönetim Kurulu olarak 100’ün üzerinde faaliyet, bu faaliyetlerin yerel ve ulusal basında aynı ölçüde yer alması, birlik, dayanışma ve işbirliği ruhunu canlı tutma anlamındaki sosyal çalışmalar bütün arkadaşlarımızın özverili çalışmaları ve fedakarlıkları sayesinde hayata geçirilmiştir.

Bütün bu faaliyetler Gümüşhaneli olmak, Gümüşhane ve Gümüşhaneliler için bir şeyler yapma ruhunu ayakta tutmak, bizlere görev ve sorumluk veren yüzlerce iş adamı arkadaşımızı, hemşerilerimizi gurbette sosyal paydaş yapmak, tasada ve sevinçte, kazançta, hasılı, hayatın her alanında onların birlikteliklerini sağlamak adına aynı şevk ve heyecanla devam edecektir.

Değerli hemşerilerim,

Bizim gündemimizin bütün hemşerilerimizin malumu olduğunu biliyor, duyuyoruz. Dünyada hızla gelişen sosyal ve siyasal olayların ve sonuçlarının derin ve sarsıcı etkilerini de çok yoğun biçimde yaşıyoruz. Kısa başlıklarla, aldığım kısa notlarla değinmek istiyorum.

Geçen ay dünya, çirkin bir popülizm ve aptalca bir provokasyona şahit oldu; ABD Başkanı Donald Trump Kudüs’ü İsrail başkenti olarak ilan etti. Bu tehlikeli provokasyon İslam dünyasında radikal hareketleri körükleyecek, Filistin meselesi konusunda da uluslar arası ilişkileri çıkmaza sürükleyecektir.

Tarih de biliyor ve söylüyor ki, İslam hakimiyetindeki Kudüs’ün çok dinli yapısı aynen sürdürülmüştür. Filistin’e ve Kudüs’e  “sonradan gelen” sakinler de Yahudilerdir!.. Türkiye’nin, Kudüs’ün İsrail başkenti yapılmasına itirazı kesinlikle haklıdır. Ancak bu haklı tavrında güçlü, akılı ve planlı bir diplomasi sürdürme konusunda dikkatli ve “yalnızlaşma” tehlikesine karşı da uyanık olmak zorundadır.

Sonuçta,  Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaTrump’ın Kudüs kararının 128 oyla reddedilmesi de son derece önemli bir gelişmedir, ama “ABD karşıtı 128 devletli bir cephe” oluştuğunu düşünmek de bir hayaldir. Tek bir soru sorsak; “Mısır, Amerika’ya karşı mı?” desek, cümleyi aralamış oluruz diye  düşünüyorum.

Suriye ve Irak iç savaşın pençesinde kıvranırken, İran’da da durum hiç de iç açıcı değil; Trump ve bölgedeki işbirlikçilerinin arzusu İran’dakigösterilerin kanla bastırması ve böylece de İran’daki durumun daha da keskinleşmesidir. Öyle ki, hiçbir ortak politik tavırları olmamsına rağmen Trump ve Hamaney, İran halkının ekonomik ve demokratik taleplerinin engellenmesi için adeta birlikte demeçler veriyor, tavır alıyorlar.

Önümüzde,Türkiye’nin dikkatle izlemesi, değerlendirmesi ama asla müdahil olmaması gereken son derece önemli bir süreç var.

Değerli kardeşlerim, Türkiye’nin geleneksel ittifakları vardır, tarihe yayılmış ilkeleri vardır, “yurtta Sulh, Cihanda Sulh” gibi kökleşmiş politikası vardır. İyi komşuluk arzuları vardır.

Bu politikanın ve tarihin temelinde de Türkiye’yikuran, koruyan ve kollayan bir temel felsefe vardır. Ülkemizin, bölgemizin ve İslam dünyasının çıkış yolu da ulu önder Atatürk’ün neredeyse 10 yıl önce ifade ettiği “demokratik-laik, insan haklarına dayalı, hukukun üstünlüğüne inanan, kadın-erkek eşitliğini esas alan, bilimi ve bilimsel eğitimi rehber edinmiş Cumhuriyet” yoludur.

Sevgi, saygı ve muhabbet duygularımla birlikte hepinize, sevdiklerinizle birlikte sağlık, başarı ve huzur dolu bir yıl diliyorum.