DEMİRYOLU (2)
Demiryolu ile alakalı önceki yazıma gelen tasvip, kınama, yargılama ve takdir düşüncelerinden sonra ikinci bir makaleyi yazmayı uygun gördüm. Öncelikle olumlu veya olumsuz yapılan bütün değerlendirmelere teşekkürlerimi sunuyorum. Bunun meselenin ne kadar sağlıklı bir dinamik üzerinde mütalaa edildiğini anlama açısından son derece faydalı olduğunu düşünüyorum. Zira beklentilerin çıtası artık yükselmiştir. Her bir yerleşim birimi, şehir veya ilçe, kendi öz dinamiklerini ortaya koyarak güzergahla alakalı düşüncelerini olgunlaştırma imkanı bulmuştur. Bununla birlikte alternatif güzergah fikirleri de ortaya çıkmıştır. Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar ( hakikat güneşi fikirlerin çatışmasından doğar) sözünün doğrulandığı bir beyin jimnastiği ortamını sağlamamız dahi büyük bir kazanç olmuştur.
Gümüp Başkanı Sayın Yüksel Hamzaoğlu'nun Yerel Gelişim programında demiryolu güzergahıyla ilgili attığı işaret fişeğinin üzerinden bir ay bile geçmedi. İkisu vadisinden geçecek olan Şiran -Suşehri Sivas hattı şu an itibariyle bölgede bir heyecan fırtınası oluşturmaya yetmiştir. Bunu son dönemde dünyada meydana gelen siyasi olaylarla eşdeğer gördüğümü ifade etmeden geçmek istemiyorum. Yıllarca kendi kaderiyle başbaşa kalan bölge artık iç dinamiklerini ve stratejik konumunu yeniden değerlendirme noktasına gelmiştir. Her ne kadar mahalli idareler meselenin özüne vakıf olmasa da kamuoyu bazında halk, idareden çok daha ileri bir vizyonda düşünce çeşitliliği içerisine girmiştir.
Bölgenin geri kalmışlığının, sanayinin gelişememesinin üretim faaliyetlerinin batıya kaçışının ve daha bir çok bölgesel problemin kaynağını oluşturan ulaşım açmazının çözümünde demiryolu ağının rolünü bölge insanı gayet iyi bilmektedir. Bölgenin Trabzon limanına yakınlığı ve ülkenin doğu-batı akslarına olan konumu dolayısıyla Sivas-Trabzon hattının; gerek Ulaştırma Bakanlığı gerekse DPT tarafından iyi bir analize ihtiyacı vardır. Her türlü politik ve mahalli beklentiden uzak olarak yepyeni bir fizibilite ile aklıselimin galip gelmesi en büyük temennimizdir.
Trabzon'u kestirmeden Erzincan'a bağlıyoruz düşüncesi sadece kolaycılığın ifadesidir. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Hukuk ise devletin adil olmasının işaretidir. Sivas'tan Zara- Suşehri boyunca ilerleyen, Şiran üzerinden Harşit Vadisine çıkan bir güzergah yük ve yolcu taşımacılığında, ayrıca orta vadede hızlı tren güzergahında en rantabl güzergah olarak düşünülebilir. Bu bölge demiryolu anlamında ayrıca mahrumiyet bölgesidir. Gümüşhane'nin maden rezervlerini barındıran İkisu Vadisindeki demiryolu hattı Gümüşhane’ye belki de gelecek yüzyılda da il merkezi olarak kalması için bir vesile olacaktır. Erzincan aksı zaten Sivas Erzurum arasında bir güzergâha sahiptir. Yeni güzergahında Erzincan'a bağlanması bölgenin geri kalan kısmında sosyal devlet ilkesinin çiğnenmesinden başka manaya da çıkmayacak bir uygulama olacaktır.
Netice itibariyle demiryolu talebinde yeni ufuklar açmanın bölgemize katkısı, sayılamayacak kadar çoktur. Genel siyaset olarak bir endişemi de paylaşarak konuyu toparlamak istiyorum. Marshall yardımları alınırken yapılan gizli protokoller efsane olarak anlatılır. ABD yardımlarının demiryollarını askıya alıp karayolu taşımacılığını ön plana alması içinde verildiği söylenir. Zaten geçmişte ne zaman demiryolu fikri ortaya atılsa o fikir sahibi demir perde ülkesi yanlısı olarak yaftalanırdı. Oysa ülkemiz 1950 den sonra demiryolu taşımacılığına ağırlık verseydi ülke bu kadar kaynak ve zaman israfı yapmayacaktı. Kapitalist felsefe toplumun genlerini bu kadar bozamayacaktı. Bölgeler arası gelişmişlik farkı bu kadar açılmayacak, göç olgusunun toplum hayatında açtığı derin yaraların sızısı biraz daha hafif olacaktı. Temennim sadece bölgemiz değil, ülkemiz ve komşu ülkeler arasında kurulacak olan demirden köprünün eski dünyanın merkezi sayılan Anadolu'ya bolluk bereket ve huzur getirmesidir...
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |