10.08.2012, 15:08
UÇAĞI GAYYA KUYUSU HESAPLARI DÜŞÜRDÜ
Başbakan’ın, 22 Haziran 2012’de Suriye’de düşen jet uçağımızla ilgili ilk açıklaması, “Neden oradaydı sorusu Bu konuda henüz elimizde kesin bir bilgi yok.” ‘bilmiyorum’ oldu. Bu millet de ülkenin başına gelenlere bir anlam veremiyor, neyin nesi olduğunu hâlâ bilmiyor. Suriye’nin karasularında havadan ne işimiz vardı? Daha düne kadar komşumuz, Suriye ile sorunumuz yoktu. Hatta iktidarın Maliye eski Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan özel bir uçakla Şam’a gezmelere gitti. Dönüşte getirdiği gülsuyu şerbetli, gül şekilli, Suriye’nin ünlü tatlısını tadanların parmaklarını yediği, üstüne de bir bardak soğuk su içtiği bilenlerce bol bol konuşuldu. Özel uçakla Suriye turu, 13 Temmuz 2008’de Yalçın Bayer’in Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde yer aldı. Canı isteyen uçağa atlayıp Suriye semalarında şöyle bir turladıktan sonra, Şam’da mola, şeker alıp, Arab’ın yüzünü güldürerek gittiği yollardan gerisin geriye sorunsuz dönüveriyordu. Kimsenin uçağı-muçağı düşmedi, daha düne kadar.
İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı kanalıyla Şam’a kültür-sanat çıkarması yapmadık mı? O faaliyetlerin birer kültürel etkinlik mi, yoksa kültürel kuşatmanın ayağına yer yapmanın yerel destek çıkarması mı? olduğunu yaşadıkça daha iyi gördük. O zaman da yazmıştık ama “biz demiştik” diyecek birine ihtiyaç olursa tekrar ederiz. Türkiye’den Libya’ya Kaddafi karşıtlarını desteklemek amacıyla, 100 milyon doları hibe, 100 milyon doları nakit kredi, 100 milyon doları proje desteği olmak üzere toplam 300 milyon dolar yardım uçaklarla bavullar içinde gönderildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu konuda "Türkiye olarak kendi yöntemlerimizi gerçekleştirdik. Bu yöntemleri kullanmaya devam ederiz" demişti hatırlayın. Suriye’li aktivistleri Beşar Esad’a karşı harekete geçirmenin yöntemleri nasıl gerçekleşti? Türkiye ile Kanka Beşar Esad’ın Suriye’si ile Düşman Beşar Esad günlerine ne çabuk gelindiğinin arkasında o doğrudan ya da dolaylı para kanalları değil de ne vardı? Bunlar sadece bilinenler. Ya bilinmeyen daha başka yöntemler, kanallar, o gayya kuyusundaki pazarlıklar? Uçağımızın Suriye semalarında düşürülmesine, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ne dedi? “Kabul edilemez. En sert şekilde kınıyoruz” Süleymaniye’de Türk askerlerinin kafasına çuval geçirmek de hiç kabul edilemezdi; Hillary Hanım.
1950’lerden beri süregelen ABD’nin “yeşil kuşak” projesini yarmaya çalışan Rusya ile arasında bilerek yaratılan sarsıntıları bilmiyor muydunuz?
Bizim komşumuz Suriye ile hiçbir sorunumuz yoktur. Sakın bu millete güvenerek kimseyle itişip kakışmaya yeltenmeyin. Soros’un medyatikleri hariç bu milletten “zırnık” destek alamazsınız. Suriye’nin karasularında o uçağın ne işi vardı? Cevap verin. Hangi televizyon kanalını açarsanız açın kamuoyunu savaşa hazırlamaya çalışan çığırtkanları göreceksiniz. Uçak fotoğraf çekmeye gitmişmiş. Bu yazı da bir fotoğraftır aynı zamanda. İster portre de ister profil ya da perspektif, veyahut azalan uzaklığın katlı çekimleriyle gerçekleşen bir kare; nasıl kabul ederseniz edin ama bütününe iyi bakın. Konusu savaş istemeyen suskun bir milletin sesini duyurmak maksadı olan bu yazının ya da fotoğrafın ortamını savaş alanına çevirmeden iki cümle daha ekleyip bitireyim en iyisi. Haberimiz yokken, o gayya kuyularında kimlere ne sözler verildi, kimlerle ne için kavli karar edildi milletimizin bilgisi dahilinde değildir. Bilseydi başına çuval geçirir gibi sizi bu ülkenin başına geçirir miydi?
Sevim Dabağ [email protected]
İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı kanalıyla Şam’a kültür-sanat çıkarması yapmadık mı? O faaliyetlerin birer kültürel etkinlik mi, yoksa kültürel kuşatmanın ayağına yer yapmanın yerel destek çıkarması mı? olduğunu yaşadıkça daha iyi gördük. O zaman da yazmıştık ama “biz demiştik” diyecek birine ihtiyaç olursa tekrar ederiz. Türkiye’den Libya’ya Kaddafi karşıtlarını desteklemek amacıyla, 100 milyon doları hibe, 100 milyon doları nakit kredi, 100 milyon doları proje desteği olmak üzere toplam 300 milyon dolar yardım uçaklarla bavullar içinde gönderildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu konuda "Türkiye olarak kendi yöntemlerimizi gerçekleştirdik. Bu yöntemleri kullanmaya devam ederiz" demişti hatırlayın. Suriye’li aktivistleri Beşar Esad’a karşı harekete geçirmenin yöntemleri nasıl gerçekleşti? Türkiye ile Kanka Beşar Esad’ın Suriye’si ile Düşman Beşar Esad günlerine ne çabuk gelindiğinin arkasında o doğrudan ya da dolaylı para kanalları değil de ne vardı? Bunlar sadece bilinenler. Ya bilinmeyen daha başka yöntemler, kanallar, o gayya kuyusundaki pazarlıklar? Uçağımızın Suriye semalarında düşürülmesine, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ne dedi? “Kabul edilemez. En sert şekilde kınıyoruz” Süleymaniye’de Türk askerlerinin kafasına çuval geçirmek de hiç kabul edilemezdi; Hillary Hanım.
1950’lerden beri süregelen ABD’nin “yeşil kuşak” projesini yarmaya çalışan Rusya ile arasında bilerek yaratılan sarsıntıları bilmiyor muydunuz?
Bizim komşumuz Suriye ile hiçbir sorunumuz yoktur. Sakın bu millete güvenerek kimseyle itişip kakışmaya yeltenmeyin. Soros’un medyatikleri hariç bu milletten “zırnık” destek alamazsınız. Suriye’nin karasularında o uçağın ne işi vardı? Cevap verin. Hangi televizyon kanalını açarsanız açın kamuoyunu savaşa hazırlamaya çalışan çığırtkanları göreceksiniz. Uçak fotoğraf çekmeye gitmişmiş. Bu yazı da bir fotoğraftır aynı zamanda. İster portre de ister profil ya da perspektif, veyahut azalan uzaklığın katlı çekimleriyle gerçekleşen bir kare; nasıl kabul ederseniz edin ama bütününe iyi bakın. Konusu savaş istemeyen suskun bir milletin sesini duyurmak maksadı olan bu yazının ya da fotoğrafın ortamını savaş alanına çevirmeden iki cümle daha ekleyip bitireyim en iyisi. Haberimiz yokken, o gayya kuyularında kimlere ne sözler verildi, kimlerle ne için kavli karar edildi milletimizin bilgisi dahilinde değildir. Bilseydi başına çuval geçirir gibi sizi bu ülkenin başına geçirir miydi?
Sevim Dabağ [email protected]
2
az bulutlu
Namaz Vakti
23 Kasım 2024
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |
“Hastayım bu Aydın YALÇIN yorumlarına... Gümüşhane de bir yazar var o da kendisi başka yazar yok. Kendisi çok entelektüel olduğu için kendisini kimse anlamıyor yanına birini bulma adına her halde sevim hanımla saf tutma gayretinde.”
Yazmazsın yorum, bu defa şöyle söylenir;
“Sn. Aydın YALÇIN bu yazıya yorum yapmamış,hatırlatayım dedim”
Sevil hanım işte bizim ahvalimiz bu. Adamların yorum yazacak mecalleri yok ama yorum yazana ya da yorum yazmayana dilleri dönüyor. Kaç gündür bekliyorum bu yazıya bir yorum düşecek mi diye. Düşmedi!
Ah Yaşar dayı nerdesin?