banner333

banner309

21.03.2016, 13:39

TERÖR, MEDYA, DEMOKRASİ VE REJİMLER

 George Orwell’ın BİN DOKUZYÜZ SEKSEN DÖRT adlı kitabında, dünya, üç büyük devletten ibarettir. Okyanusya, Avrasya, Doğuasya.

*

Bu üç farklı rejimin de karakteristiği, birbirinin aynıdır. Tek amaç, kişileri kontrol altında tutmaktır.  Bunu için de sistem, insanların davranışlarını, konuşmalarını, düşüncelerini, yüz ifadelerini ve içinden geçenleri takip etmek üzerine kurulmuştur.

*

Bu devletlerde, savaş olsa da olmasa da bir yerlere sürekli bombalar düşüyor. Halka, olmayan bir dış düşmana karşı, bir de olmayan, iç düşmana (muhaliflere) karşı, nefret yükleniyor. Halk bu nefretle dikta rejimin etrafında kenetleniyor.

*

Toplum üçe ayrılmış: İç Parti: Parti yöneticileri, Dış Parti: Bürokrasi, Proletarya: Geriye kalan halkın tamamı. Proletaryadan partiye katılım mümkün değil. Bürokrasideki partililer zamanla 2+2=5 olmadığını görüp dönüş yapmaya kalktıklarında, en aşağılık işkencelerle hafızaları silinip mankurtlaştırılarak hizaya sokuluyor ve Büyük Birader’e tapacak hale getiriliyor.

*

Geçmişin silinmesi için, tüm eski arşivler, uydurulmuş, kısırlaştırılmış, kavramsal özellikleri değiştirilmiş kelimelerden oluşan, küçültülmüş yeni bir dille, yeniden yazılıyor. Tek bir medya var, o da partinin medyası. İç partililer dışındaki herkes biat etmiş köledir, ama kimse bunun farkında değil.

*

Buradan günümüze ve ülkemize gelelim:

*

Bu üç büyük devletin kurulabilmesi için, bütün devletlerin etnik, mezhepsel, coğrafi ve diğer farklılıkları kullanılarak parçalanması gerekiyor. Bizim ülkemiz de özellikleri bakımından bu hareketten nasibini almaya aday bir ülkedir. 2003’ ten beri ülkeyi yönetenlerin ayırıcı dilleri de bu duruma yardım etmektedir.

*

İktidara gelirken kendisini demokrat gösteren bu zihniyet, bugün halkın hür iradesine karşı bir savaş açmıştır. İnsanların davranışlarını, konuşmalarını, düşüncelerini, abartılı bulunsa da yüz ifadelerini ve içinden geçenleri takip etmeye başlamıştır. Yargıyı tamamen ele geçirmenin rahatlığı ile herkesi rahatça tehdit etmekte ve büyük ölçüde hizaya sokmaktadır.

*

Bu iktidar, etrafımızda düşman olmadık ülke bırakmamıştır. Sönmüş olan terörü, bilinçli biçimde beslemiş, büyütmüş ve etkili bir iç düşman haline getirmiştir. Şimdi kendinin suni olarak yarattığı bu iç ve dış düşmana karşı, ülkeyi kendi etrafında birliğe çağırıyor ve büyük ölçüde de başarılı oluyor. Burada söz konusu olan memleket değil, partisinin ve dolaysıyla kendisinin geleceği olduğu açıktır. İktidar bu ikili terörden beslenir hale gelmiştir. Ülkede terörden başka gündem yoktur? Neden? Bu arada nerede ne yolsuzluklar oluyor, duyulan yolsuzluklar ile ilgi ne işlem yapılıyor? Haliyle kamuoyunun bunlardan haberi olmuyor.

*

Orwell’ın dış partili dedikleri kesim, tam bir biat, itaat ve yalakalık modunda iken, iç partili dediği kişiler, 2+2=4 olduğunu görüp ses çıkardıkça veya onların potansiyel tehlike oldukları sezildikçe, birer birer partiden uzaklaştırılmış, pasifleştirilmiş ve kendisi tek adam olan, “Büyük Birader” haline gelmiştir.

*

Cumhuriyetin kazanımlarından en önemlisi olan Türk kültürü ile ilgili faaliyetler, milli bayramlar, önemli anma günleri itibarsızlaştırılmaktadır. Kaybedilmiş değil, kurtarılmış topraklarımız üstünde bir Osmanlıcılık rüyası görülmekte, kültürel değişim zorlanmaktadır.

*

PKK’yı besleyerek ve komşularda istikrarsızlığa sebep olarak kendisinin yarattığı terör saldırıları bahanesiyle, ikide bir sosyal medyaya müdahale etmektedir. Ele geçirdiği medyanın karşısında, hükmedemediği tek kanal ve milletin tek hür sesi olan internet medyasını itibarsızlaştırmak, maskaralaştırmak ve gözden düşürmek için her şeyi yapmaktadır. Kendi medyasında ve partisinin tabanında, sosyal medyaya karşı büyük bir hınç olduğunu görmekteyiz.

*

Demokrasi, insanoğlunun rahat nefes alabildiği tek rejimdir. Yargısına, medyasına el konulmuş, terör sarmalı içindeki bir ülkede demokrasi ne kadar vardır ve var olan ne kadar yaşayabilir? Diktatörlüğe doğru giden bu iktidarın varlığı, geri dönüşü mümkün olmayacak biçimde kemikleşmeden, bir iktidar değişikliği, ülkemiz için hayati bir durum arz etmektedir. Bunu için de muhalefetin içinde tek alternatif olan MHP’nin bugünkü halinden kurtulması şarttır. Tarihte, bütün büyük potansiyel güçleri yok eden, yıkan hep içlerindeki çekişmeler olmuştur. Bu mesele kişiler meselesi değildir. Partiyi iktidara taşıyacak kim ise, genel başkan da odur, en büyük insan da odur, lider de odur.

*

 

Şahin Hüseyin Celep/ANKARA

Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 22 Kasım 2024
İmsak 05:41
Güneş 07:09
Öğle 12:13
İkindi 14:44
Akşam 17:07
Yatsı 18:30