MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Gündeme İlişkin Basın Açıklaması Yaptı
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Gündeme İlişkin Basın Açıklaması Yaptı
Açıklama metni şu şekilde;
MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Özcan Yeniçeri’nin 13.11.2013 Tarihinde Barzani ile Erdoğan’ın Diyarbakır Buluşması, PKK ve Irak ile İlişkiler
Konusunda Yaptığı Basın Toplantısının Metnidir
Bırakınız Geçsinler Bırakınız Bölsünler
AKP’nin “demokrasi” adını koyduğu ve gerçekte “demoanarşi” paketi olan bu süreç ülkenin başına büyük belalar açacak niteliktedir. Bu süreç halk anarşisi yaratacak, etnik ve mezhep çatışması yaratacak özelliklere sahiptir.
Sürecin özü Türk, Atatürk, Türkçe ve Türk Milletinden kaçış; bölücü ve ayırıcılığı kutsayış olarak özetlenebilir.
AKP bu süreçle Türk milletinin karşısına azınlıkları, etnikçileri, mezhep fanatiklerini, marjinalleri ve bölücülerden oluşan bir koalisyonu çıkarmaya çalışmaktadır. AKP kendisini Türk Milletine ait görmeyenleri iktidar gücüyle destekleyip milli devlete karşı konumlandırmış bulunmaktadır.
AKP, bölgede TSK’nın elini/kolunu bağlamış, milli devletin simgelerini sökmüş, devlet otoritesini azaltmış örgütün otoritesinin artırmıştır.
AKP iktidarı, halk deyimiyle bölgede taşları bağlamış köpekleri serbest bırakmıştır. TSK’ya ‘bırakınız geçsinler, bırakınız bölsünler’ için baskı uygulamakta, bölücülere de bölme özgürlüğü sunmaktadır.
Korucular Silah Bırakıyor!
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Dağdibi köyünde ikamet eden 96 korucu, Dağdibi Jandarma karakoluna giderek silahlarını teslim etti.
Emniyet istihbarat birimlerinin son raporuna göre, terör örgütünün Metina, Kandil, Haftanin ve Hakurke başta olmak üzere farklı bölgelerde onlarca gümrüğü bulunuyor. Bu gümrükleri kullanan kaçakçıların hepsinden de ‘vergi' adı altında binlerce liralık haraç alınıyor. Örgütün istediği parayı vermeyenler bölgeye giremiyor. Raporda, “Örgütten izinsiz kimse kaçakçılık yapamıyor. Örgüt gümrük noktasından geçen hayvan başına belli miktarlarda vergi adı altında haraç alıyor. Ayrıca bölgedeki hayvancılıkla uğraşan besicilerden de mera parası adı altında haraç alınıyor. Bu kapsamda örgüt, her besiciden her dönem başı 50 bin TL'ye kadar para alıyor”.
Basına da yansıyan bir haberde askerliğini Nusaybin’de yapıp, dönen bir asker şunu söylüyor: “Artık karakollara bile bayrak asamıyoruz!..” Suriye sınırına inşa edilen duvara karşı çıkan PKK-BDP’lilerin açtığı pankart ise her şeyi özetliyor:
“Ne Lozan ne duvar bizi ayıramayacak...”
Terör örgütü devlete “baraj yapma’ diyebiliyor.
‘Karakol ve yol inşa etme’ diyor.
‘Koruculuğu kaldır, Özel kuvvetleri de lağvet’ diyor.
Sınıra ‘duvar örme’ diyor.
Devlet AKP iktidarıyla birlikte ilk defa terör örgütünün bu dayatmaları ses çıkaramıyor ve sözüm ona “süreç” uğruna olanı biteni sineye çekiyor.
Bölgede neyin yapılıp neyin yapılmayacağına devletin yanında bir de örgüt karar veriyor. Terör örgütünün eli kanlı ele başları ülke gündemini belirleyen aktörler haline gelmiş bulunuyor. Bölgede terör örgütü mensuplarının kişisel veya örgütsel talimatları yerine getirilmiyorsa, derhal PKK devreye giriyor.
Hurdacılık yaparken büyük işadamı olan terör yandaşları var. PKK milisleri, KCK'ya vergi/aidat/ceza vermeyen, PKK yanlısı olmayan kişi, grup ve ticaret adamlarını da kendilerine has yöntemlerle yola getiriyor. Yurttaşlara tehdit, dağa kaldırma, dayak ve zarar verme gibi 'cezalar'ı uygulanıyor. Bunun için PKK’lı milisler görevlendirilmiş durumdadır.
Bölge halkını örgüt ciddi bir biçimde ve sürekli olarak baskı altında tutuyor.
AKP ise kafasını kuma gömmüş, hiçbir şey yokmuş ve terör bitmiş gibi davranıyor. Meydana gelen olayları kamuoyundan saklıyor ve küçültüyor. PKK illegal AKP ise legal yollardan devleti bölgede yok seviyesine indirmek için elinden geleni yapıyor.
Bölücü Başı İmralı’dan Talimat Yağdırıyor!
Bu arada bölücü başı İmralı’dan "süreç devam ediyor ama sırat köprüsü üzerinde" açıklamasını yaptı. Öcalan “Tek başımıza da kalsak bunu yürütme kararlılığımız tamdır. Ama altımızdaki zemin sırat köprüsü gibi olunca, kim düşer kim kalır, belli olmaz", diyerek aba altında sopa göstermeden de geri kalmıyor.
Öcalan’ın İmralı’dan gönderdiği mesaj dikkat çekicidir. Bölücü başı diyor ki, "şu an
siz, biz, geri çekilenler, herkes, devleti de katıyorum herkes aslında mevcut yasal mevzuata göre suç işliyor".
Öcalan’ın çözüm süreci denilen şeyin aslında ‘suç işleme süreci’ olduğunu itiraf emiş oluyor. Onun için Türkiye’yi çözme sürecine dönüşen ‘demokratikleşme’ sürecine yasal alt yapı ve dayanak sağlanmasını istiyor. Bir de tabi kendisinin herkese, her kesime ulaşacağı bir iletişim alt yapısının kurulmasının sağlanmasını istiyor.
Öcalan'ın "Eş Başkanlık meselesini de bu ülkeye biz öğreteceğiz” sözleri de ibret vericidir. Tayyip Erdoğan’ın “demokratikleşme paketi” denilen şeyin siyasi partiler için “eş başkanlık” önermesinin ne anlama geldiğini, böylece herkes iyice anlamış olmaktadır.
Bu arada İmralı-Kandil arasında hat kurulmasını, PYD ile de devletin görüşmesini, Salih Müslim’in de görüşmelere dahil edilmesini talep eden konferanslar düzenleniyor. Bu konferanslarda “Kürtlerin yaşadıkları toprakları birbirinden ayıran sınırların anlamsız, işlevsiz hale getirilmesi lazım” türünden görüşler ortaya atılıyor.
Öcalan Gelişmelerden Heyecan Duyuyor
Suriye’deki olaylar, Öcalan’a statüsünü araçsallıktan stratejik bir seviyeye yükseltilmesini isteyecek kadar heyecanlandırmıştır.
BDP/KCK ve PYD liderleri sık sık dayanışma ve birlik mesajları veriyorlar ve Kürtlerin bölgede oynayacakları yeni stratejik rolden söz ediyorlar. PYD’nin Kuzey Suriye’deki İslamcı gruplara karşı elde ettiği üstünlük, BDP ve PKK cenahında büyük bir motivasyona neden olmuştu.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş geçtiğimiz günlerde ‘Yeni Ortadoğu’da Kürtlerin Rolü’ başlıklı bir konferansa katılmak üzere Washington’a gitmişti ve burada ABD üst düzey yetkilileriyle görüşmelerde bulunmuştu.
BDP yürüttüğü siyaseti ABD ile birlikte kotarıyor.
BDP İle PYD işbirliğine AKP/Barzani birlikteliğiyle cevap verilmeye çalışıyor.
Barzani ve Erdoğan’ın Diyarbakır Görüşmesi!
Barzani’yle Diyarbakır’da Başbakan Erdoğan’ın görüşmesi kurulmuş olan bu denklemle yakından ilgilidir.
AKP iktidarı döneminde bölücü unsurlar Diyarbakır’da Kuzey Kürdistan adı altında toplantı yapmışlardı. Bu defa da Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ile Barzani Diyarbakır’da görüşme yapacağı açıklandı.
Başbakan Erdoğan, Şivan Perver ve İbrahim Tatlises’i de yanına alarak Diyarbakır’a gideceği açıklandı. Mesut Barzani’nin PKK terör örgütünü bölgesinde barındırdığı, onlara hamilik yapmaya devam ettiği biliniyor.
AKP’nin BDP/PYD ve Irak’ın merkezi hükümetine karşı Barzani kartını kullandığını, Barzani’nin de Irak hükümeti ve PYD’ye karşı AKP iktidarını kullandığı görülüyor. Bunun için AKP’nin bölgede Barzani’nin var olan etkisini daha da artırmaya çalıştığı ve aynı zamanda onun bölgedeki nüfuzundan yararlanma gayreti içine girdiği açıktır. Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından Akdoğan, Barzani'nin "burada özgül bir ağırlığı var. Bölgede sempati ile karşılanan bir isim, bölgede birçok kişi tarafından iyi karşılanmaktadır” diyerek, olanın bitenin ne anlama geldiğini açıklamış oluyor.
AKP iktidarı, bölgede Barzani dahil sözüm ona “özgül ağırlığı” olan sanatçısından her türlü bölücüsüne, herkesin nüfuzundan medet umar hale gelmiştir.
Görüşme talebinin Barzani'den geldiği, Başbakan Erdoğan'ın da yer olarak Diyarbakır'ı seçtiği basına yansımıştır. Recep Tayyip Erdoğan , hafta sonu Diyarbakır'da Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani 16 Kasım Cumartesi günü 300 çiftin toplu nikâh törenine katıldıktan sonra görüşecekleri açıklanmıştır.
Yerel seçimler öncesi yapılan bu görüşme AKP’nin bölgede Barzani’yle birlikte seçim kampanyasını yürüttüğünü ortaya koyuyor. Bölgede seçimin gerçekte Öcalan ile Barzani’nin arasında geçeceği, AKP’nin bu yarışta Barzani’nin desteğini alarak sonuç almaya çalışacağı anlaşılıyor.
Barzani ile Erdoğan Güneydoğu’da AKP’nin seçim kampanyasını birlikte yönetiyor. Barzani AKP’nin seçim kampanyasına malzeme olurken bölgede daha etkin figür haline gelmiş oluyor. Tayyip Erdoğan, AKP’ye oy devşirmek uğruna Barzani’yi bölgede daha da güçlendirecek adımlar atıyor. Bu durumun orta ve uzun vadede Türkiye’nin başına açacağı belaları görmemek için kör olmak gerekir.
Serseri Mayın Siyaseti
Önce Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari Ankara'ya geldi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Bağdat’a gitti. Davutoğlu’nun 2 günlük temaslar sırasında her iki taraftan da ‘Yeni bir sayfa açtık' açıklamaları geldi. Davutoğlu'nun ardından Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Irak’ı ziyaret edecek. Ardından da Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin Türkiye ziyaret edecek. Bu arada Davutoğlu, Başbakan Erdoğan'ın da Irak'ı ziyaretinin de söz konusu olabileceğini ifade etti.
Bunlar aynı tarihi, coğrafyayı ve kültürü paylaşan ülkeler arasında olması lazım gelen ilişkilerdir. Ancak bu gelişmeler, aynı zamanda AKP’nin dış politikada Türkiye’yi sürüklediği çıkmazı da gösteriyor.
Irak’ın meşru merkezi hükümeti olan Maliki’ye karşı AKP, doğrudan Barzani’yle ilişki kurdu. AKP hükümeti Bağdat’a danışmadan Erbil’den petrol aldı ve Erbil üzerinden Kerkük’e Davutoğlu ziyarette bulundu. Irak tarafı ‘Davutoğlu bize sormadan Kerkük’e gitti, onu tutuklama hakkımız var’ dedi. Haşimi’ye Türkiye hamilik yaptı ve sonuçta Irak’ın merkezi hükümetiyle AKP’nin arası açıldı. Maliki, Türkiye’yi Irak’ın iç işlerine karışmak, Irak’a karşı “düşmanlık” yapmakla suçladı.
AKP bu sırada var gücüyle Suriye’nin iç işlerine müdahil oldu. Suriye’ye karşı ülkenin iç ve dış muhalefetini örgütledi. Bunun sonucunda Suriye’de kan gövdeyi götürdü. Müslüman Müslümanı boğazlar hale geldi.
Bunun üzerine AKP, uluslararası camiayı Suriye’ye müdahaleye çağırdı. Sonuçta malum gelişmeler yaşandı ve Esat rejimi duruma hâkim oldu.
Suriye’de çıkmaza saplanan AKP bu kez yeniden Irak’a yöneldi. Bu kadar kısa sürede bu kadar keskin dönüşün hayra yorulacak bir tarafı yoktur.
AKP’nin uyguladığı ifrattan tefrite, dostluktan düşmanlığa savrulan dış politikanın bir örneğini Türkiye daha önce hiç yaşamamıştır. AKP, dış politikada kalıcılığı olmayan, samimiyetsiz, içeriksiz, bir uçtan diğerine savrulan ve ne zaman geri adım atacağı belli olmayan, adeta serseri bir mayın siyaseti izlemektedir. Bu durum Türkiye’yi dostluğuna da düşmanlığına da güven duyulmayan bir ülke konumuna sokmuştur.
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |