CHP'li Ağaç: Hastane İşi Yılan Hikâyesi Oldu

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Gümüşhane İl Başkanı Bedri Ağaç yaptığı basın açıklamasında, AK Parti iktidarları döneminde sağlık hizmetleri açısından gelinen noktayı değerlendirdi. Ağaç, Gümüşhane Yeni Devlet Hastanesi işinin yılan hikayesine döndüğünü söyledi.

AK Parti iktidarlarının övündüğü konuların başında gelen sağlık hizmetleri konusunda, başlangıçta bazı olumlu işler yapıldığını kaydederek şunları kaydetti; “Peki 16 yılın sonunda sağlıkta gelinen durum ne?

2002 yılında iktidara gelen AKP’nin uygulamaları yurttaşları “paran kadar sağlık” sistemi ile karşı karşıya bıraktı. AKP’nin her fırsatta “Sağlıkta çağ atladık” diye övündüğü Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) sağlık alanını yap-boz tahtasına dönüştürdü. Hastalar müşteri, hastaneler kâr eden işletmeler olarak tanımlandı. “Çağ atladık” iddialarına karşın geleneksel tıp uygulamalarının önünün açılmasıyla sağlıkta Ortaçağ’a geri dönüldü, performans dayatması hayata geçirildi, kar odaklı sistemde hekim-hasta ilişkisi bozuldu.

“Muayene katılım payı”, “reçete katılım payı” , “ilaç katılım payı” , “ilaç fark bedeli”, “bıçak parası” adı altında randevu almaktan hastaneden çıkana kadar her aşama için para tahsilâtının önü açıldı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) primleri, katkı katılım payları ve ilave ücretlerden dolayı hastaneye gidemeyip acil servislerde uzun kuyruklar oluşturan yoksul yurttaşlar için “usul şartı” getirildi. Parası olmayan insanlar ise göz göre göre ölüme terk edildi.

Kaynakların “etkili ve verimli” kullanılacağı iddiasıyla getirilen Kamu Hastane Birlikleri (KHB) yapılanması ile kamu hastanelerinin özel şirketlerde olduğu gibi CEO’lar tarafından yönetilmesinin önü açıldı. Hastaneleri şirket gibi gören, “ballı maaşlar” alan AKP’ye yakın CEO’lar hastanelerde görevlendirildi. KHB, 2017 yılında çıkarılan KHK ile AKP hükümeti tarafından “çok başlılık getirdiği ve verimi düşürdüğü” gerekçesiyle kaldırıldı.

Sağlıkta özelleşmede gelinen son noktalardan birisi de Şehir hastaneleri oldu. Şehir hastaneleri projesi ile kamu arazileri hastane yapımı için özel şirketlere devredildi. Devlet inşaatı üstlenen işletmeci şirkete 25 yıl kira ödeme ve bu süre boyunca vergi muafiyeti sağlama ve hastane için hasta garantisi verdi. Hazine garantisi ile kamuoyunu ciddi zarara uğratan şehir hastanelerinde bütün risk Türkiye’de yaşayan yurttaşların sırtına yüklendi. Tıbbi destek hizmetinden güvenlik hizmetine, yemekten güvenliğe kadar birçok hizmet şirketlere devredildi.

Peki tüm bu sorunlara ilave Gümüşhane’mizde durum ne? Bir hastane yapım işi var yıllardır yılan hikâyesine döndü. Şimdi de ODTÜ’den bir heyete sığınılma işi var. Yani tüm risklerine rağmen hizmete açma gayreti devam ediyor, ancak yolu bile halen büyük soru işareti. Oysa bu defteri kapatıp, buraya hastane yapılmasını öneren, onay veren ve bu konuda kulis yapan ilgililerin yargıya sevki sağlansın diye kamuoyunun beklentilerini dile getirmiştik. Ama anlaşılan zülfü yare dokunulma durumu var.

Hastanemizde Anjio ünitesinin bulunmamasının ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı ve Gümüşhanelilerin kalple ilgili acil durumlarda hayatta kalma ve gerekli müdahale konusunda sırf bu eksiklik nedeni ile büyük risk altında olduğunu, bu eksikliğin süratle düzeltilmesi gerektiğini belirmiştik, ancak halen bu konuda bir ilerleme sağlanamadı.

Birkaç gün önce hamile bir kardeşimizin aniden rahatsızlanması ile birlikte yeni bir sıkıntı ve eksiklikle daha karşılaştık. Erken doğumlarda ve özellikle prematüre bebek vakasında hayati öneme haiz olan KÜVÖZ konusu. Türkiye’de her yıl 1 milyon 250 bin bebekten yüzde 10’unun, annede; enfeksiyon, kalp, böbrek ve hipertansiyon gibi hastalıklar, anne ve bebek arasındaki kan dolaşımı sorunları gibi nedenlerle erken dünyaya geldiği biliniyor. Bunlardan 35 haftanın altında doğan bebekler kuvöz bakımı ve gerekli olan diğer tıbbi müdahalelere ihtiyaç gösteriyor. Peki Gümüşhane’mizde KÜVÖZ var mı? İlgililere söyleyelim YOK.

Büyük ve merkezi köylerde dünyanın masrafı ile açılmış sağlık ocakları kapatıldı. Gezici doktor uygulaması ile bu ihtiyaç giderilir sanıldı, ancak gelinen noktada şimdi o sağlık ocaklarının kapatılmasının yanlışlığı anlaşılarak tekrar yeniden açılmasının yolları aranıyor. Ama bu arada okulları ve sağlık ocakları kapanan köylerin pek çoğu neredeyse terk edildi.

Tıpkı; dış politika, hukuk ve adalet, güvenlik, ekonomi ve eğitim alanında olduğu gibi sağlıkta gelinen nokta da tam bir fiyaskodur. Ne diyelim; “Hayaldi, Gerçek Oldu”.