2005 Yılı Aralık Ayında Gümüşhane Milli Eğitim Şube Müdürlüğüne atandım. Göreve başladığım ilk hafta içerisinde bir vatandaş kapıdan içeri yönelerek “müsaade varmı” diyerek geldi. Kalkıp hoş geldin deyip yer gösterdim. Boynunda uzunca bir atkısı vardı.Farklı renklerin sarmalından oluşan karışık ve koyu tonlardan oluşan atkı onu taşıyan kişinin de farklı bir kişilik olduğunu ortaya koyuyordu. Hal hatır ettikten sonra söze “Bende milli eğitim personeliyken emekli oldum” diyerek başladı. Eğitim personeli olması benim daha dikkatli olmam gerektiğini ve hürmette kusur etmemem gerektiğini düşündürdü.Çünkü göreve yeni başlayan birisi olarak eğittim camiası üzerinde iyi bir etki bırakmam gerekir diye itiyatlı olmaya dikkat ederken bir yandan da misafirimin memur yada emekli öğretmen olabileceğini düşünüyordum.Misafirim aniden cebinden çıkardığı bir kart uzattı.Kartın üzerinde Milli Eğitim Müdürü Yusuf Sadık yazıyordu.Birden telaşa kapıldım.Eğitim personeliyim diyen kişinin kartvizitinde milli eğitim müdürü yazmış olması ne anlama geliyordu. Şaşırdım şaşkınlıktan gülümsedim . Galiba birisi beni işletmek yada öylesine gırgır etmek için seçmiş yada beni yokluyor olabilirdi. “Burada milli eğitim müdürü yazıyor” dedim. “Ne O bana Milli eğitim müdürlüğünü yakıştıramadın mı” dedi. Yeni göreve başlayan birisi olarak temkinli olmam gerektiği kanaatim oluştu. Bu değişik giyimli kıvırcık saçlı uzun atkılı , yüzünde derin çizgiler olan orta yaşlı kişi gerçektende emekli İl Milli Eğitim Müdürü olabilir miydi.Olabilir ihtimaline karşılık cevaben : “hayır hayır siz eğitim personeli dediğiniz için ben biraz şaşırdım.Yoksa ne haddimize” dedim.Karşımdaki kişi, görev yaptığım 7 yıl boyunca her eğitim faaliyetinin içerisinde yanında veya yakınında mutlaka olan ve bizleri hiç yalnız bırakmayan “Yusuf Sadıktı.O anda boş bulunup o değişik giyimli insana inanmamış olsaydım bu kitap yazılmamış olurdu.
Çayları içerken konuyu hemen eğitime getirdi. Sorduğu sorularla bir yandan beni yokluyor, bir yandan eğitimin önemi üzerinde duruyordu. Sorularında zaman zaman kapalılık ve bazen samimiyet hissediyor temkinli bir şekilde cevap veriyordum. Bir hafta sonra yerel gazetelerde göreve başlamamla ilgili habere bakınca anladım ki o kapalı sorular bilerek sorulmuş,Yusuf Sadık aynı zamanda demokrat Gümüşhane Gazetesinin Başyazarı ve Genel Yayın Yönetmeniymiş…
O günden sonra daha iyi öğrendim ki yanımıza her gelen vatandaşı” Hızır” bilmek gerekir. Mütevazı görüntülerin altına nice Yusuf Sadıklar gizlidir ve nice zamanlar vardır ki fark edilememiş hakkıyla ağırlanamamış ve uğurlanamamışlardır.Onca sadık fikir vardır ki görülmemiş duyulmamış ve belki tarihin derinliklerinde çığlık çığlığa bekliyorlardır.
Seni duyduk ey sadık insan… Şimdi senin sesini duyurmak zamanı geldi ve bu görev bize düşmüşse geleceğe bir kısa mesaj gönderiyor ve diyoruz ki, “ey yükselen yeni nesil bizi duyuyor musunuz?”
Not:Yusuf Sadığın hayatını ve düşüncelerini konu alan henüz basılmamış kitaptan bir alıntı yapılmıştır.