NEREDE KALMIŞTIK
Dünyanın en pahalı benzinini kullanma konusunda dünya şampiyonu olup, buna rağmen yolları, kuralları, denetimleri ile bu “rekora” karşılık düzgün bir hizmeti alamayan ve yine ne yazık ki trafik kazalarında Avrupa şampiyonu olan,
Üç tarafı denizle çevrili olduğu halde Denizcilik Bakanlığı olmayan,
Ülkesinde sporu olmadığı halde, en çok Beyzbol Sopası satışında dünya dördüncüsü olan,
Amaçsız, eğitimsiz, cahilane silah kullanımı sonucu “Maganda Kurşunu” ile ölümlerde Avrupa birincisi olan,
Televizyon dizileri tanıtımlarında tokat sesi eksik olmayan,
Ekonomi bakanının “IMF’ye cep harçlığı verecek durumdayız” derken diğer bakanların ağzından habire zam haberleri duyan,
Darbe yaparak ülke demokrasisine en ağır darbeyi vuran generallerden birisinin, “dünyanın en zengin generali” unvanına sahip olan,
Avrupa’da ortalama KDV % 19, bizde %18 diye kendini teselli ederken, hiçbir Avrupa ülkesinde ÖTV diye bir resmi haracın olmadığını hesaba katmayan,
Komşularla “sıfır sorun” ideali, komşularla neredeyse boğaz boğaza gelme ile sonuçlanınca, yaşanan sıkıntılar nedeniyle ekonomik verileri de alt üst olan,
Vergileri, zamları, diplomatik ve bölgesel sıkıntıları “komşu politikaları” nedeniyle yaşayan,
Oysa, dengeleri bozulmayacak bir ekonomik plan ve program yapmanın hükümetin görevi olduğu hatırlatmaya çalışan medyanın neredeyse “bozgunculukla” suçlandığı,
Bu tür örneklerin hızla çoğaltılabileceği bir ülkeyi “güllük gülistanlık” görmek ve göstermek biraz safdillik olmaz mı?..
“Hükümetin görevi” derken aklıma bir anım geldi. Rahmetli Turgut Özal Hükümetinin Meclisteki bütçe görüşmelerini dinleyici locasından izliyordum. Hükümet adına bütçeyi savunan sözcü muhtemel eksikleri “yapacağız, yapılacak..” gibi zamana yayarak konuşup sözlerini tamamladıktan sonra DYP adına bütçeyi eleştirmek elbette(!) Sayın Demirel’e düşmüştü.. Konuşmasının hemen başında “böyle zorlanmanıza gerek yok; denk bütçe yapın, sorun biter” dediğinde, Bakanlar Kurulu sıralarından “bu verilerle nasıl olacak o dediğiniz?” diye laf atma gafletinde(!) bulunuldu. Sayın Demirel’in beklediği de sanki buydu ve cevabı da çoktan hazırdı; “Bilmiyordunuz madem, neden hükümet oldunuz?!”..
“Teröristlerle yanak yanağa, sarmaş dolaş olanlarla konuşur muyum?.. Onların yeri Kandil’dir” diye beyanat veren Sayın Başbakan, lamı cimi yok, PKK ile görüşmeyi temel düşünce haline getirirken, siyaseten, vicdanen, mantıken yapılan yanlışlara bizleri alet etmeyin lütfen.
Bakın, Terörist Başının ağabeyi aynen şunu söylüyor: “Soruna bir çözüm gerekiyor. Bunun kilit noktasının bir parçası Kandil’dir, bir parçası Avrupa’dır ve bir parçası da Apo’dur!”.. Buyurun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nerede?.. Sakın bize bu “üçlü”nün alacağı kararı tebliğ etmenin hazırlıklarını yapıyor olmasınlar?!..
Peygamber Efendimize yapılan saygısızlık için çok şey yazılıp söylendi. Tabii ki bağışlanır, hoş görülür bir durum değil. Yapılan, saygısızlıktan da öte bir durumdur. Bizim idrakimiz artık “çığırından çıkmış öfke” değil; çok çalışmak, Türklüğümüze ve Müslümanlığımıza yakışan değerler ve kültürler yaratmak üzerine olmalıdır. Müslüman dünya ile Hıristiyan dünya arasında bir diyalogdan bahsediliyor ama, ondan daha önce Müslüman’la Müslüman arasında bir diyaloga ihtiyacımız yok mu dersiniz?..
İfade özgürlüğünü dayanak yaparken batıda hızla serpilip büyüyen örtülü islamofobik nefreti körükleyenler ne düşünüyor acaba?.. Son on yılda Batının bombalarıyla yüz binleri, milyonları aşan sayıda kayıp veren Müslüman coğrafyanın üzerindeki zulmü mü perdeliyor yoksa?..
Özellikle, yargılaması biten Balyoz ve devam eden Ergenekon davaları için, “askeri vesayetin hafiflemesinden” hatta “sona ermesinden” bahsediliyor. Ama öte yandan demokrasinin ve özgürlüklerin, sosyal refahın gerçekleştiğinden, terör konusunda görünür tedbirlerin alındığından söz edilebiliyor mu?.. Yani neredeyse “siz sadece oyunuzu kullanın gerisine karışmayın” diyerek milletin tüm fikri, ekonomik ve yaşamsal tercihlerine bir dahaki seçime kadar ipotek konulmaya mı çalışılıyor?..
Bu hafta, Yerel Seçimlerin 5 ay önceye alınarak 27 Ekim 2013’te yapılmasını öngören, AK Parti ve MHP milletvekillerinin imzasını taşıyan Anayasa değişikliği teklifi Meclis başkanlığına verilmiş durumda. Yerel seçimlerin yapıldığı Mart ayındaki zor kış şartlarının gerekçe gösterildiği teklif, aynı zamanda Anayasaya geçici bir madde eklenmesini öngörüyor; “Yerel seçimlerin 5 yılda bir yapılması” hükmü korunurken, eklenecek 20. maddenin ilk fıkrasında “yerel seçimlerin Ekim ayının son Pazar günü yapılması” yer alıyor. Milletimiz ve memleketimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Son günlerde ilimizde ve ilçemizde çok sayıda dost ve hemşerimizi kaybettik kendilerine Allah tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
Bu arada, Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş usta, babası Muharrem Ertaş’ın elinden tutup, Gönül Dağının sisine karışıp gitti. Sazıyla sözüyle en güzel insanlığı yaptı, müziğimizin başı sağ olsun.
Görüşmek üzere sağlıkla kalınız.
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |