26.12.2012, 13:09
Müslüman toplum, demokrasiye mani değildir
Türkiye’nin de, küreselleşen dünyanın da problemi kutuplaşmadır.
Gelir adaletsizliğinin, sömürgeciliğin getirdiği zengin-yoksul kutuplaşmasını da aşan bir medeniyetler, kültürler, fikirler ve inançlar kutuplaşması var. Her ne kadar Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında bir medeniyetler ittifakı projesi varsa da, şu ana kadar bu projenin ciddi, somut neticelerini görebilmiş değiliz. Şunu hemen belirtmeliyiz ki, hükümetler düzeyinden ziyade, medeniyetler ittifakı, bir arada yaşama ve paylaşma kültürü, halklar arasında, sivil toplum arasında sağlanır ve derinleşirse bir anlam ifade eder. Bugün, “Medeniyetler ittifakı mümkün mü?” sorusunun akla ilk getirdiği, “Müslümanlarla Hıristiyanlar barış içinde bir arada yaşayabilir mi?” sorusudur. Bu sorunun çağrıştırdığı ikinci soru, “İslam ve demokrasi bir arada olabilir mi?” sorusudur.
Birinci sorunun cevabı, evet Müslümanlar, başta Hıristiyanlar olmak üzere başka din mensupları ile bir arada barış içinde yaşayabilir. Tarihte, özellikle Anadolu’da bunun örnekleri çok. Kaldı ki bugün, değişen, insana, insanî değerlere önem veren bir anlayış, zihniyet bütün dünyada öne çıkmış bulunuyor. Fikir ve ifade hürriyeti, din ve vicdan özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, herkesin hesap verebilmesi, kısaca evrensel insanî değerler temelinde bir demokrasi anlayışı, bütün ülkeleri, yönetimleri çekim alanı içine katmıştır. İnsan onurunun korunması ve eşit yurttaşlık temelinde, demokratik yönetimlerde bir arada yaşamak bugün, bütün asırlardan daha fazla kolaylaşmıştır.
İkinci sorunun cevabı da evettir. Evet, İslam ve temellerinin ne olduğunu yukarıda hatırlattığımız demokrasi bir arada olabilir. (Demokrasinin bir yönetim biçimi, İslam’ın ise bir din olduğu hakikatini unutmamalıyız.)
Birincisi, demokrasi insan temellidir. Demokrasi, “önemli olan insandır” diyor. Dinimiz de insanı, eşref-i mahlukat, yaratılmışların en şereflisi ilan ediyor. Biz önce insanız, sonra Müslüman’ız. Belli bir yaşa kadar çocuklar dinen mesul tutulmuyor. Allah (cc), Kur’an-ı Kerim’de insan üzerine yemin ediyor. Demokrasi, insanın huzurunu, refahını, barışı sağlamayı esas alıyor, İslam da bunu istiyor. Demokrasinin temelini teşkil eden prensipler, İslam’ın reddettiği değil, tavsiye ettiği prensiplerdir. İslam’ın, yönetime getirdiği ve Kur’an’da ifadesini bulan üç esas var: Adalet, yöneticilerin kararlarını istişare ile (danışarak, hür bir ortamda tartışarak) alması ve emanetin (makamların) ehline (layık olanlara) verilmesi. Ayrıca yöneticilerin dürüst, ahlaklı, merhametli, şefkatli, affedici ve sevgi insanı olması yönetimi taçlandırıcı bir erdemdir. Demokrasilerde de en başta adalet, adam kayırmama, kararların halkın her kademede katılımı ile alınması istenmiyor mu?
Ayrıca, fikir ve ifade hürriyeti, din ve ibadet özgürlüğü, azınlıkların haklarının korunması, bireyin önemi (bir kişiyi haksız yere öldürenin, bütün insanlığı öldürmüş sayılacağı), şiddet ve baskının, tahakkümün asla kabul edilmemesi (dinde zorlama yoktur), yöneticilerin seçilmesinde halkın söz sahibi olması (sultanlık, padişahlık asr-ı saadetten sonra görüldü ve bütün dünyada o devirlerde krallıklar, imparatorluklar vardı); bunların hepsi demokrasi ve İslam’ın talep ettiği değer ve prensiplerdir.
Bütün mesele herkesin, birbirinin konumuna saygılı kalarak bir arada yaşamayı samimiyetle istemesinde ve paylaşmayı kabul etmesinde düğümleniyor…
2
az bulutlu
Namaz Vakti
22 Kasım 2024
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |