06.05.2011, 17:25

VATAN (SIZLAR)

İsmail Hayal

Tetiği çeken eller güzel yurdumun istikrarına kurşun sıktıklarını sanıyorlar amma velâkin yanılıyorlar. Her puslu havada hain emellerini ortaya sürmek için çirkef senaryolarını zavallı dediğim kahpe eller vasıtasıyla ortaya sürenlerin sonları elbet çok yakındır. Ve o tetikleri çeken ellerin arka perdesinde yer alan taşeronlar lafa geldiğinde demokrasi derken adam öldürerek, huzura ve refaha kurşun sıkarak, özgürlükleri ipotek altına alarak hak aradıklarını zannediyorlar.

Hak ve özgürlük adına gündem oluşturan zihniyetlerin kendi halklarına yıllardır uyguladıkları muamele ve zulmün izleri ilk gün ki gibi hafızalarımızda. Bebek katili kan içiciler hak derken halkları haklamaya devam ededursun; Rabbim bu kirli ellere göndereceği akıbet pek yakın olsa gerek.

Çanakkale’de aynı din, aynı dava, aynı ülkü için omuz omuza çarpışan ve şahadet mertebesiyle her bir karışında herc ü merc olan bir milleti bugün; etnik mezhep, ırk ve daha bilmem ne fitnelerle bölük pörçük edeceğini sanan geri zekalılar masum çocukları şerefli Türk Polisi ve askerinin üzerine salan aynı filmin kötü karakterleridir.

Ekmeğini yediği kaba tükürenlere Anadolu’da ve bizim kültürümüzde hain gözüyle bakılır. Dünya coğrafyasının iç ve dış savaşlarla, tusunamilerle, depremlerle, yangın ve afetlerle imtihan olduğu bir dönemde güzel yurdumun huzuruna kurşun sıkanlar bir muhteşem milleti nasıl yok edebilirler? Tarihte buna teşebbüs edenlerin malum akıbetlerine rastlayabilirsiniz. Zulüm ile kimse abad olamamıştır.

En son milliyetçi hassasiyeti malum olan bir bölgemizde yer alan Kastamonu’da polis memuru Recep Şahin’in şehit düşmesinin ardından Başbakanımızın da ifade ettiği gibi;

“Bunlar taşeron, ihale aldılar. Ve aldıkları ihalenin gereğini yerine getiriyorlar.”

Ama bu taşeronlar bilmiyorlar ki bu memlekette canını güzel vatanım uğruna bin kere feda edebilecek olan nice Recepleri, Ahmetleri, Mehmet ve Alileri vardır. Ve bunları doğuracak nice eli öpülesi annelerimiz vardır. Peki ya sizin neyiniz var? Geride gözü yaşlı anneler, babalar, nişanlılar ve gelinler bıraktınız. Boynu bükük yetimler bıraktınız. Ötede hesabını veremeyeceğiniz eylemler bıraktınız. Dini, ahlakı, gelenek ve görenekleri hiçe saydınız. İçinde boğulacağınız ve ardınızda bıraktığınız zulüm ve kan gölünden başka neyiniz var sizin?

Ve o güzel polis kardeşimizin imanlı eşleri Günay Şahin Hanımefendi’nin malum çevrelere ve o çevrelerden nemalanan şerefsizlere yönelik olarak;

“Ağlamayacağım, onları sevindirmeyeceğim” ifadeleri bilmem sizlere bir şeyler anlatıyor mu?

Biz işte tıpkı bir zamanlar evladını Çanakkale’de, Yemen’de, Kafkasya’da, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da ilayı kelimetullah için, vatan için feda eden Ayşe Anaların ardından bugün aynı iman dolu yüreğiyle Günay Hanım’ın haklı ve gurur dolu isyanı ile siz çapulculara hiç ama hiç ödün vermeyeceğiz.

Tek sermayesi giydiği beş arşın kefen olanları hangi mantıkla, hangi akıl yahut hangi felsefeyle durduracağınızı zannediyorsunuz? Siz vatan içinde vatansız damgası ile gezenler sizi hangi toprak kabul edecek şaşıyorum. Sizi bu kutsal topraklar adeta tükürerek dışarı fırlatacaklar. Siz ve sizin ağababalarınız bu masum evlatların, gözü yaşlı gelinlerin ve elleri koynunda tek silahı dua olan anne ve babaların gözyaşı gölünde boğulacaksınız.

Ve siz bir yerlerde purosunu tüttürenler. Siz hangi beyinle bir koca milleti yok edeceğinizi zannediyorsunuz. Halide Edip Adıvar’a Milli Mücadele için bütün serveti olan bir lirayı veren çamaşırcı anamın o nasırlı elleri sizleri rüyanızda bulur ve sıkar o kahrolası boynunuzu.

Namus için, vatan ve iman için şahadet şerbeti içen şehitlerimize rahmet geride kalan kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.