17.06.2011, 22:14

TAVUKLAR GİBİ ÖLEBİLİRDİK

Kütahya’daki siyanür barajının çökmesi sonucu, şimdiye kadar ileri sürülen siyanüre dair tüm savunmacı iddialarda çöktü böylece. Modern savunma yöntemleri yani teknolojiye sonuna kadar güvenmede çöktü. Doğa ile savaşılmaz. Doğanın üstünde insan gücü hiçbir şeydir. Japonya da biz bunu gördük. Amerika’da devamlı görüyoruz. Gümüşhane’de görmememiz için bir neden var mı? Doğaya karşı çok mu güçlüyüz yoksa!

***

Modern düşüncede doğa bir metadır. Kullanılıp işi bitince bir köşeye atılan bir meta. Modern batı ile biz Türklerin doğaya bakışı birbirinden tamamen farklı. Modern batı, adı üstünde. Ama biz modern doğulu değiliz. Olamayız da. Olursak ta çarpık bir modernleşmeci oluruz. Bugün doğaya bakışımızda çarpık bir modernleşme anlayışından kaynaklanıyor. Öyle olmasaydı bugün Gümüşhane’nin en güzel bahçeleri, elma ağaçları çirkin betonlaşmaya terk edilir miydi?

Bahçelerimiz betonlaştırıldı, radyasyonlu havamız Türkiye’nin ilk üçü girenoranlarda seyrediyor sürekli. Şehirleşememiş tipik bir kasaba görüntüsünde, hemen hemen her deresi kiralık, dağları taşları delik deşik bir kent. İstihdam yok mu var? İşsizlik yok denecek kadar az, Üniversite bile övünerek yani bir bilim kuruluşu bile öğrenci sayısı ve ekonomik katkı ile övünüyor.
Oysa tüm bunlar maddi hayata ilişkin şeyler. Siz hiç Amerikan yada Avrupa üniversitelerinin yada hiç uzağa gitmeye gerek yok Trabzon üniversitesinin (KTÜ) ekonomik girdi ile övündüğünü okudunuz mu? Ya da şöyle söyleyeyim; siz hiç radyasyon oranı ilk üçe girdiğinde o kentin üniversitesinin sessiz kalmasını düşünür müsünüz?
Çevreciliğe, havaya, suya, toprağa dairbir şey mi söyledin? Hemen önüne ekonomik veriler sürülüyor. Oysa bu çok çarpık bir bakış açsısı. Hayat sadece maddi değerler bütünümü dür?

***

Kütahya Dulkadir Köyünde yaşananlar tam bir dramı andırıyor. Büyük bir dram. İş o raddeye vardı ki, köylerinin satılması ve sağlıklı bir yere tahliye durumuna dahi gelindi.

Hani, bizler hastaneye düşecek kadar olmadığımız sürece hastaneye uğramayız ya, Gümüşhane’deki halimiz bunu resmediyor. Yani illa bir tepki verebilmek için, kanserden ölümlerin başlamasımı gerek. Yada suyumuzun içilemeyecek, havamızın solunamayacak duruma gelmesimi gerek. Gümüşhane bugün radyasyon oranı en yüksel üç il arasında. Sanırım bunla ilgili açık açık birkaç yazı yazdığımı hatırlıyorum. Şimdiye kadar yerel medyaya yansıyan bir açıklama okumadım konu ile alakalı. Okuyacağımı da pek sanmıyor.

Çünkü bizim buralarda işler, davetlere icabet etmek ve gülücükler dağıtmakla geçiyor...