SİVRİHİSAR-SIĞIRCIK İZLENİMLERİ
Gündüzleri geceler, kışları yazlar takip etmekte, hayat sürekli yenilenmektedir.
İnsan ömrü de tıpkı mevsimler gibi, farklı dönemlerden geçmekte, o da yenilenmektedir.
Hayat bu nizam üzere akıp giderken pazar günü evimizin ilk neşesi oğlum Enes’e kız isteme merasimi için, ailece Sivrihisar İlçesinin Sığırcık Mahallesindeydik.
Fakülte yıllarından beri yıllardır sürdürdükleri seviyeli arkadaşlıklarının adını koymanın vakti gelmişti.
Sivrihisar…
Eskişehir’imizin gerek coğrafi ve gerekse nüfus olarak en büyük ilçesi.
Tarihi ve kültürel dokusu ile kadim medeniyetimizin izlerini günümüze taşıyor.
Tarihi Ulu Cami, Saat Kulesi, Ermeni Kilisesi, Zaimağa Konağı ilk aklıma gelen tarihi yerleri.
Ayrıca medreselerinde yetişen alimler, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, İmparatorluğun dört bir yanına dağılarak, dini ve içtimai hizmetler yaptıklarını
Şeyh Baba Yusuf, Nasreddin Hoca, Aziz Mahmut Hüdai, İstanbul'un ilk Kadısı ve Belediye Başkanı olma onurunu taşıyan Hızır Bey ve oğlu Sinan Paşa, Hamdi Baba ve daha nicelerini bağrında yetiştirip Anadolu coğrafyasına armağan etmiştir.
Yöresel lezzetleri de öyle.
İlk akla gelen arap aşı, kelem dolması ve bamya çorbası meşhurdur.
Tüm bunları yol boyunca zihnimden geçirirken ilçeye varmıştık.
Yaslandığı ve ismini aldığı sivri kayalıkları karşımızdaydı.
Saatler 15.00 gösteriyordu.
Gözlerim kayalıklarda dolaşırken hayalim ise yıllar önce bu güzel ilçeyi ayrıntılı biçimde anlatan merhum Naci Şakar ağabeyimdeydi.
Kalbi Sivrihisar için çarpan Naci ağabey ilçenin hafızasıydı.
Geçtiğimiz yıl ayrıldı aramızdan. Mekânı cennet olsun.
Sivrihisar’ı görünce “Çocukken Balkayası denilen kayalıklara çıkararak arıların yuvasından sızan balları ekmekle birlikte yerdik” sözlerini hatırladım.
Bu bölgeyi Unesco gündemine aldırmayı başardığını anlatmıştı.” Bir hilal gibi Sivrihisar’ı saran sivri kayalıklar” benzetmesi de ona aitti.
Bu sözleri hayalimden geçirirken yolculuğumuzun sonuna doğru yaklaşıyorduk.
İstikametimiz Sığırcık Mahallesiydi.
İkindi vakti sularıydı.
Yıllar önce Köy Hizmetlerinde çalışırken geçtiğim yollarda geçen anılarım, yaptığımız asfalt çalışmaları film şeridi gibi geçti gözümün önünden…
Sığırcık’tayız…
Geniş ve düz bir arazi üzerine kurulu Sığırcık mahallesini aracımızın penceresinden seyrederken yem yeşil Pancar, Mısır ve Ayçiçek tarlalarının o renk cümbüşü gözlerimize ziyafetti.
Sıcak bir günde bazı çiftçilerin yer altı suyu ile arazilerini suladıkları ilişti gözüme.
Bir süre daha yol gittikten sonra, müstakbel hısımlarımız Akköprü ailesinin yaşadığı evin önündeydik.
Bizim için özel anlardan birini yaşıyorduk.
İçimizde tarif edemediğimiz duygular ve de heyecan içerisinde...
Bizi biz yapan kültürümüz ve de geleneğimiz. Başka bir aileyle tanışmak kaynaşmak ve kız istemek ritüeli.
Dünya kurulduğundan beri değişmeyen bir kural.
Allah tüm anne babalara nasip etsin bu duyguları.
“Allah’ın emri, Peygamber’in kavli ile…” Devam eden anlamlı cümleler…
Ve mutlu son…
Allah hayırlı eylesin.
Gençlerin; sevgi/saygı/ samimiyet ve sadakat üzerine attıkları sarsılmaz temeller mutlu bir aile olmanın da gerekçeleri.
Şöyle ya da böyle yaş ilerliyor zaman dolu dizgin geçip gidiyor.
Paylaşıldıkça çoğalan tek şey sevgi…
Yunus Emre’nin dediği gibi şu üç günlük dünyada “sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz”.
Üç erkek evladı olan bir baba olarak ailemizin kızı olarak da görüp sevdiğimiz ailemizin yeni üyesi sevgili Şükran’a, oğlumuz Enes’e hayırlı uğurlu olsun…
Sevincimizi ve heyecanımızı telefon ve mesajla paylaşan dostlara minnettarız.
Ailemizi tatlı sözleri ve güler yüzleri ile misafir edip uğurlayan Akköprü ailesine çok teşekkür ediyorum.
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |