O Şimdi Asker…
Her babanın arzularından birisi de evladını büyütüp askere göndermektir.
Kadim medeniyetimizde asker ocağı peygamber ocağı olarak bilinir.
Aynı zamanda asker ocağı, kutsal vatan toprağı için tutulan bir nöbettir.
Bu ocakta tutulan nöbetler kısa, orta ve uzun sürelidir.
Bizim zamanımızın aksine gelişen ve değişen ülke şartlarında askerlik süresi de değişmiş ve kısalmıştır.
Bedelli, kısa ve uzun dönem askerlik gibi.
Askerlik çağı gelmiş her ana kuzularının, anneden babadan, eşten, arkadaştan ayrı düşüp, şafak sayıp “gel teskere gel teskere bitsin bu gurbet” dediği özel günlerdir.
Askerlik hatıraları, acı tatlı zihnimizde yer ederek; babadan oğula, dededen toruna aktarılır ve hayat boyu da anlatılır.
Dilimizde şu sözler hep pelesenktir.
“Oğul seni yetiştirdim asker ettim vatana,
Ak sütümü helal etmem saldırmazsan düşmana”
Bugün bize de asker babası olmak nasip olmuş.
Bu hazzı yaşatan rabbimize şükürler olsun.
20 Mayıs 2021tarihinde ilk göz ağrımız, oğlum Enes’i Manisa İlimizin Alaşehir İlçesine askere uğurladık.
Allah herkese askerlik gibi ulvi bir görevi yapmayı nasip etsin.
Hayatın olağan akışını tersine çeviren pandemi koşulları içinde sessiz sedasız gönderdik evladımızı.
Belli ki yemin töreninde de yanında olamayacağız.
Kültürümüzde asker uğurlamaları içerisinde yer alan, asker eğlenceleri, oyunları, konvoyları, ikramları ve dahi arkadaşlarının kolları üzerinde havaya fırlatılıp “en büyük asker bizim asker” cümlelerini kuramadan yolcu ettik.
Sadece son gece annesinin “eline kına yakma” ve giderken boynuna astığımız “Türk bayraklı al yazma”’sı tesellimiz oldu.
Kültürümüzde ve medeniyetimizde üç yerde kına yakılır.
Birincisi kurbanlık koça kına yakılır Allah’a kurban olsun diye.
İkincisi gelinlik kıza kına yakılır eşine, çocuğuna kurban olsun…
Son olarak da askere kına yakılır vatanına kurban olsun diye.
Askere kına yakılmasının sebebi yeri geldiğinde vatanı için canını seve seve versin diye.
Hatırıma, Çanakkale savaşları sırasında Üsteğmen Faruk ile Zile’den askere gelen ve annesinin başına kına yakmasından dolayı adı “Kınalı Ali’ye” çıkan Mehmetçiğin hikâyesi geldi…
Hikâye kısaca şöyledir. Askere giderken annesi Ali’nin saçına kına yakar. Komutanı bunun sebebini sorar. Komutanına cevap veremeyen Ali, saçına kına yakılma sebebini öğrenmek için annesine mektup yazar. Aylar sonra mektubuna cevap gelir gelmesine ancak sebebini öğrenemeden Kınalı Ali şehit olur.
Annesi vatanına bayrağına kurban olması için o kınayı evladının saçına yakmıştır.
Kınalı Ali’nin öyküsü her aklımıza geldiğinde yüreklerimize dokunan, göz pınarlarımızı nemlendiren mektup olarak tarihe geçmiştir.
Kınalı Ali’nin torunları, asker ocağında nöbet tutarken bizler burada huzur içindeyiz. Diğer anne babalar gibi sağ salim dönmelerini bekliyor yollarını gözlüyoruz.
Bugün gerek sınırlarımız içerisinde ve gerekse sınır dışında aziz vatanımız için askerlik vazifesini yapan bu uğurda şehit düşmüş Mehmetçiklerimize rahmet, gazilerimize sağlık selamet diliyoruz.
Enes’im…
Annen her akşam boş kalan yatağına bakıp içinde biriktirdiği denizlerin kapaklarını açsa da arkandan gelen iki asker adayı kardeşinin varlığı ile teselli ediyor kendini ve bizi.
Ana yüreği işte…
Evet…O, şimdi Asker!
Bu kutsal vazifeyi yapan, bundan sonra da askerlik görevini yapacak bütün ana kuzusu koçyiğitlere, sağ ve salimen görevlerini süresi içinde tamamlayarak ailesine, yurduna, yuvasına, evine dönmesini diliyorum.
Evlat! Vatanın bölünmezliği ve bütünlüğü için orda olduğunu unutma! Yediğin her lokmayı hak et...
Ne mutlu sana. Sen bir askersin ben de bir asker babasıyım sayende.
İmsak | 05:44 | ||
Güneş | 07:13 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:43 | ||
Akşam | 17:05 | ||
Yatsı | 18:29 |