Musul Konusuna Tarihi Ve Siyasi Bakış
Musul Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı topraklarına katılmış bulunduğu konum ve kaynakları itibarı ile son derece önemli olup I.Dünya Savaşına kadar(1914-1918) Osmanlıda kalmış lakin savaş sırasında İngiliz Fransızların gizli planları ve Osmanlının savaştan yenik ayrılması buraların İngilizlerce işgaline neden olmuştur M.KEMAL Kurtuluş savaşı sürecinde bölgede Türkmen çoğunluğunu göz önünde bulundurarak referandum istemiş hatta şöyle ifade etmiştir: “Hudud-u millimiz İskenderun’un cenubundan geçer, Şark’a doğru uzanarak Musul’u, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü ihtiva eder. İşte hudud-u millimiz budur dedik!demiştir. Yani özetle Musul bizim vatanımızdır.Kurtuluş savaşından zaferle ayrıldıktan sonra İsviçre’de Lozan kentinde Lozan görüşmelerinde haliyle bu konuda görüşülmüştür.
13 Kasım 1922 günü başlaması gereken Lozan Barış Konferansı bir haftalık gecikmeyle 20 Kasım Salı günü İsviçre’nin Lozan şehrinde başlamış ve 21 Kasım’da ise barış görüşmelerine geçilmişti. Açılış konuşması İsviçre Konfederasyonu başkanı M. Haap tarafından yapılan Konferansın en hararetli tartışma konularından birisini Musul oluşturmuştur. Çünkü Musul Türkiye için asgari vatan sınırlarını ifade eden Misak-ı Millinin vazgeçilmez bir ilkesi iken; İngiltere için ise hem zengin petrol kaynaklarına ve hem de sömürgesi Hindistan yolunun emniyeti açısından siyasi, iktisadi ve stratejik bakımından önemli idi! Bu nedenle İngiltere işi sağlama almak için her türlü yola başvuruyordu. Bir taraftan konferansa katılan delegeler üzerinde hâkimiyetini sağlamlaştırmaya çalışırken diğer taraftan da Musul’u bir oldubittiyle işgal etmek için saldırılarını devam ettiriyordu. Hâlbuki Lozan Konferansı, hem Türkiye’de ve hem de İngiltere’de, askeri yöntemlerin yerine diplomasi yolu ile meselenin çözümü noktasında bir umut meydana getirmişti Burada tüm çabalarımıza rağmen İngiliz diplomat Lord Curzon’un Konferansta gösterdiği çabaları konunun o sıcaklıkla çözülmesini engellerken ikili görüşmeye bırakılmış yani Lozan’da kesin çözüm üretilememiştir.
1926′lı yıllarda İngiltere ile yapılan Ankara Antlaşmasıyla,Musul petrollerinin %5 lik hissesi önce 25 seneliğine bize verilmiş fakat yaşanan Şeyh Sait İsyanı ve yeni kurulan devletin kaynak sıkıntısından ötürü ayrıca İngilizlerle iyi geçinme düşüncesini de eklersek bu haktan vazgeçilmiş sonra da 500 bin İngiliz sterlini karşılığında ırak mandasına bırakılmıştır Musul bugün halen ırak’a bağlıdır.
Tarihsel süreç özetle bu şekildedir eklenecek anlatılacak çok şey var ancak ben günümüzde yaşanan kaosu açıklaması açısından Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun açıklamaları ile sizleri baş başa bırakarak yazımı tamamlıyorum çünkü benim anlatacağım her şeyi Rahmetli Çok güzel İzah etmiş.
Muhsin Yazıcıoğlu, basına verdiği açıklamasında Türkiye'nin güvenliğinin Kerkük ve Musul'dan başladığını ifade ederek, Türkiye'nin şimdiden gerekli tedbirleri alması ve oyunları bozması gerektiğini savundu. Yazıcıoğlu, bu gerçeği fark edemeyen bir dış politikanın da Türkiye'nin milli politikası olamayacağını ifade etti.
Yazıcıoğlu, referanduma kadar Kerkük ve Musul'un Telafer bölgesinin nüfus yapısının tamamen değiştirilerek, Barzani ve Talabani ikilisinin istediği şekle getirilmeye çalışılacağına işaret etti. Daha sonra da burada bir Türkmen-Kürt-Arap çatışması ortamının oluşacağını söyledi.
Bu oyunlar bozulmadığı taktirde, Kerkük ve Musul'un Türkmenlerden tamamen arındırılacağını ve buna direnildiği taktirde de büyük bir Türkmen katliamı ile karşılaşılacağı uyarısında bulunan Yazıcıoğlu, Türkiye'nin, geçtiğimiz seçimlerde Irak'ta pasif kalmış olmasının önemli ölçüde Türkmenlerin haklarının çiğnenmesine neden olduğunu hatırlatarak, "Yapılan seçimlerde Türkmenlerin oy kullanmaları engellenmiş, baskılarla zorlamalarla Türkmen nüfusunun gerçek yapısı ortaya çıkarılmamış, engellenmiştir. Şimdi de nüfus sayısını değiştirilip bir referandum yapılmak istenmektedir. Buna müsaade edilmemeli" dedi.
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |