03.12.2012, 01:49
MEZARINI DA AL GİT BURADAN
Halk arasında, “Gor” mezar demektir. Nazi Almanyası’nda Yahudiler’in altın dişlerini sökenlerle, altın için ölüyü gordan çıkaranlar arasında ne fark var? Diriye saygısı olmayanın ölüye saygısı olur mu? Mastra Koza Altın Madeni köydeki mezarlıkların sökülmesi için arazi sahiplerine noterden ihtarname gönderdi.İnsanlığın sorgulanma namesi. Durun size bir şey anlatayım.
Tarih: 21 Temmuz 2008.
Bir kadın elinde altın kesesiyle haber merkezinden içeri girdi.Gazetenin birinde, bir *El dorado annesinin gazetecilere çeyrek altın dağıttı diye yere göğe sığdıramadığı haberini esefle ve de sarsılarak okuduk. Haber; nereden baktığınızla değer kazanır. Buradan bakınca bırakın haberi, “Ölülerin kemikleri üzerinden elde ettiğin altını hem de keyif bağışlamak için ne hakla saçarsın, ne hakla? diye sormak sırf insan olduğumuz için sorulması gereken bir sorudur. Bu egemenlerin gelir dağılımındaki toplumsal şiddetin bireye kanıksatılarak yansımasıdır.Bu; insanı ufalayan pazarlığın kapı aralığından görünmesidir bu. Bu bitmez bu.Gazetecilere altın dağıttılar yetmedi. Bergama’da gazetecilik seminerlerine sponsor olup, iş garantili sertifikayla, “altın gazeteciler” yetiştirmeye koyuldular. Buna ihtiyaçları vardı. Asıl ihtiyaçsa seminerden sertifika alacakların sıkça göz atmak zorunda kalacakları, “Gazetecilik Meslek İlkeleri” ve “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi” kitapçığıdır. Cep kitapçıklar Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden edinilebilir. İnsanın amacı kendini iyi bir duruma getirme gereksiniminden doğar ama iyi ve güvenli bir arayıştayken yanlış yolu tutmuş da olabilir.Diriye saygısı olmayanın, ölüye saygısı olur mu? Doğayı, insanı, tüm canlı hayatı hiçe sayan, dünyaya zehir saçanlar kadar destek verenler de nefes alan tüm varlığı yok etme tehlikesiyle karşı karşıya bırakanların ortağıdır. Gümüşhane Koza Altın Madeni’nin çevreye verdiği zarar kimi çevrelerde konuşulurken içlerinden biri, “açlıktan öleceğine siyanürden ölsünler” diyebilecek kadar ileri gidebildi. Ama daha ilginci bu sözün işine gelen ağızlarda pelesenk ve de kanıksanmış olması. Sözün yetkili ağızdan çıkması etkisini kısa sürede gösterdi. Altıncılar Mastra’da mezarlıkları sökerek yerine, ikinci siyanür havuzunu yapmaya koyuldu.
Siyanür havuzu sökülen mezarlıkların yerine yapılıyor. Gözünü para bürüyen arazi sahibine karşı, dip dedesinin mezarının maden şirketine tapusuyla satıldığını sonradan öğrenen torun için; Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun’un, 1998’de yargı yılının açılışında, “etiketsiz helva satmanın insan satmaktan daha pahalı olduğunun yasal kararlarla ortaya konduğunu” söylediği konuşması önemlidir. Yamalı bohçaya çevrilen yasalarla verilen kararın; örtülü, sıkıntılı, eksik, yurttaşı isyana sevk eden yanı vardır. Yerini, yurdunu, Koza Altın Madeni’ne satanların dışında direnenlerin elinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kanalıyla istimlak yasasına eklenen uyduruk bir maddeyle metazori alınarak işgal edilen topraklar insansızlaştırıldı şimdi de sıra mezarlara geldi. Noter kanalıyla, “Mezarını da al git buradan” dendi. Köy halkı Mastra Koza Altın Madeni’nin mezarlıkların taşınması için noterden ihtarname göndermesine isyan ediyor. Yurttaşı isyana sevk eden olayı ve isyan edileni; yaşanan nedeni ortadan kaldırmak ise yüksek hukukun gereğidir. Yarın öbür gün üçüncü-beşinci-onbeşinci siyanür havuzu da kurulur. Altın madencilerine kalsa siyanür havuzunun bir duvarını, Kara Mustafa Deresi’nin başına, diğerini de üniversiteyi de içine alacak şekilde Akçakale Köyü’nün altına yaparak böylece şehrin her iki ucunu kapatıp vadi kenti siyanür çukuruna çevirmek. Siyanür havuzundan hortumla direk dereye zehir akıtırken çekilen fotoğraflardan yayımlanan oldu. No’ldu? “Çıt” yok. Çadır tiyatrosu seyircisi gibi seyrediliyor. Siz bizim sesimizi duyuyor musunuz?Siyanür havuzundan daha az bulanık olmayan mezarlar meselesine dönüyoruz. Mastra’daki mezarlıklarda on bir ayrı soyadından ailelerin dipdedeleri yatıyor. Uzaklara bakarken dibimizdeki kuyu fark edilmeyip dipdedeler unutuldu. Mezarlığın sökülerek nakledilmesi için kendisinden izin alındığı öğrenilen Mastra’lı (K. O.) aynı köyden (Z. D.) tarafından feci şekilde dövülmüş. Dipdedelerine sahip çıkma hususunda kimi torunlar babalarından vefalı, kimisi de “mezarcı” çıktı. Altın için ölülerin kemiklerini topraktan söktürmek pahasına kolları sıvayıp birde üstüne sağa sola altın dağıtıp “cömert” “iyiliksever” diye gazetelerde anılan sürecin tarihsel tanıklarıyız. Yaşadığımız sürece yazacağız. İnsanlığın çıkarlarını birkaç kimsenin kişisel çıkarına heba etmek, insanın kendini getirdiği nokta olsa gerek. Haberi yapan da yaptıran da habere konu kimse kadar ne günlere gelinen durumun ortağıdır. 20. yüzyıl Nazi Almanyası’nda Yahudiler’in altın dişlerini sökenlerle, altın için ölüyü gordan çıkaranların arasında ne fark var? İki fark var. Biri vergi için, diğeri saçmak için. Biri altını ölülerin dişlerinden, diğeri sanki dersin babasının toprağından söküyor. Ya senin babanın toprağından mı, söküyor? diye soranların cevabı yukarıda. Topraklarımızdan sökülüp atılması gereken ölülerimiz değil; ölülerimizin kemikleri üzerinden altın saçan annesini de alıp sökün edip gitmesi gereken El doradoların kendisidir. Yapacağınız şeyi söylüyoruz. Altın uğruna işgal ettiğiniz topraklarımızdan el çekerek, ölümüzü-dirimizi rahat bırakıp, altın saçan annenizi de alıp gidin buralardan.
Tarih: 21 Temmuz 2008.
Bir kadın elinde altın kesesiyle haber merkezinden içeri girdi.Gazetenin birinde, bir *El dorado annesinin gazetecilere çeyrek altın dağıttı diye yere göğe sığdıramadığı haberini esefle ve de sarsılarak okuduk. Haber; nereden baktığınızla değer kazanır. Buradan bakınca bırakın haberi, “Ölülerin kemikleri üzerinden elde ettiğin altını hem de keyif bağışlamak için ne hakla saçarsın, ne hakla? diye sormak sırf insan olduğumuz için sorulması gereken bir sorudur. Bu egemenlerin gelir dağılımındaki toplumsal şiddetin bireye kanıksatılarak yansımasıdır.Bu; insanı ufalayan pazarlığın kapı aralığından görünmesidir bu. Bu bitmez bu.Gazetecilere altın dağıttılar yetmedi. Bergama’da gazetecilik seminerlerine sponsor olup, iş garantili sertifikayla, “altın gazeteciler” yetiştirmeye koyuldular. Buna ihtiyaçları vardı. Asıl ihtiyaçsa seminerden sertifika alacakların sıkça göz atmak zorunda kalacakları, “Gazetecilik Meslek İlkeleri” ve “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi” kitapçığıdır. Cep kitapçıklar Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden edinilebilir. İnsanın amacı kendini iyi bir duruma getirme gereksiniminden doğar ama iyi ve güvenli bir arayıştayken yanlış yolu tutmuş da olabilir.Diriye saygısı olmayanın, ölüye saygısı olur mu? Doğayı, insanı, tüm canlı hayatı hiçe sayan, dünyaya zehir saçanlar kadar destek verenler de nefes alan tüm varlığı yok etme tehlikesiyle karşı karşıya bırakanların ortağıdır. Gümüşhane Koza Altın Madeni’nin çevreye verdiği zarar kimi çevrelerde konuşulurken içlerinden biri, “açlıktan öleceğine siyanürden ölsünler” diyebilecek kadar ileri gidebildi. Ama daha ilginci bu sözün işine gelen ağızlarda pelesenk ve de kanıksanmış olması. Sözün yetkili ağızdan çıkması etkisini kısa sürede gösterdi. Altıncılar Mastra’da mezarlıkları sökerek yerine, ikinci siyanür havuzunu yapmaya koyuldu.
Siyanür havuzu sökülen mezarlıkların yerine yapılıyor. Gözünü para bürüyen arazi sahibine karşı, dip dedesinin mezarının maden şirketine tapusuyla satıldığını sonradan öğrenen torun için; Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun’un, 1998’de yargı yılının açılışında, “etiketsiz helva satmanın insan satmaktan daha pahalı olduğunun yasal kararlarla ortaya konduğunu” söylediği konuşması önemlidir. Yamalı bohçaya çevrilen yasalarla verilen kararın; örtülü, sıkıntılı, eksik, yurttaşı isyana sevk eden yanı vardır. Yerini, yurdunu, Koza Altın Madeni’ne satanların dışında direnenlerin elinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kanalıyla istimlak yasasına eklenen uyduruk bir maddeyle metazori alınarak işgal edilen topraklar insansızlaştırıldı şimdi de sıra mezarlara geldi. Noter kanalıyla, “Mezarını da al git buradan” dendi. Köy halkı Mastra Koza Altın Madeni’nin mezarlıkların taşınması için noterden ihtarname göndermesine isyan ediyor. Yurttaşı isyana sevk eden olayı ve isyan edileni; yaşanan nedeni ortadan kaldırmak ise yüksek hukukun gereğidir. Yarın öbür gün üçüncü-beşinci-onbeşinci siyanür havuzu da kurulur. Altın madencilerine kalsa siyanür havuzunun bir duvarını, Kara Mustafa Deresi’nin başına, diğerini de üniversiteyi de içine alacak şekilde Akçakale Köyü’nün altına yaparak böylece şehrin her iki ucunu kapatıp vadi kenti siyanür çukuruna çevirmek. Siyanür havuzundan hortumla direk dereye zehir akıtırken çekilen fotoğraflardan yayımlanan oldu. No’ldu? “Çıt” yok. Çadır tiyatrosu seyircisi gibi seyrediliyor. Siz bizim sesimizi duyuyor musunuz?Siyanür havuzundan daha az bulanık olmayan mezarlar meselesine dönüyoruz. Mastra’daki mezarlıklarda on bir ayrı soyadından ailelerin dipdedeleri yatıyor. Uzaklara bakarken dibimizdeki kuyu fark edilmeyip dipdedeler unutuldu. Mezarlığın sökülerek nakledilmesi için kendisinden izin alındığı öğrenilen Mastra’lı (K. O.) aynı köyden (Z. D.) tarafından feci şekilde dövülmüş. Dipdedelerine sahip çıkma hususunda kimi torunlar babalarından vefalı, kimisi de “mezarcı” çıktı. Altın için ölülerin kemiklerini topraktan söktürmek pahasına kolları sıvayıp birde üstüne sağa sola altın dağıtıp “cömert” “iyiliksever” diye gazetelerde anılan sürecin tarihsel tanıklarıyız. Yaşadığımız sürece yazacağız. İnsanlığın çıkarlarını birkaç kimsenin kişisel çıkarına heba etmek, insanın kendini getirdiği nokta olsa gerek. Haberi yapan da yaptıran da habere konu kimse kadar ne günlere gelinen durumun ortağıdır. 20. yüzyıl Nazi Almanyası’nda Yahudiler’in altın dişlerini sökenlerle, altın için ölüyü gordan çıkaranların arasında ne fark var? İki fark var. Biri vergi için, diğeri saçmak için. Biri altını ölülerin dişlerinden, diğeri sanki dersin babasının toprağından söküyor. Ya senin babanın toprağından mı, söküyor? diye soranların cevabı yukarıda. Topraklarımızdan sökülüp atılması gereken ölülerimiz değil; ölülerimizin kemikleri üzerinden altın saçan annesini de alıp sökün edip gitmesi gereken El doradoların kendisidir. Yapacağınız şeyi söylüyoruz. Altın uğruna işgal ettiğiniz topraklarımızdan el çekerek, ölümüzü-dirimizi rahat bırakıp, altın saçan annenizi de alıp gidin buralardan.
Sevim Dabağ
*El dorado: Amerika kıtasında bulunduğu rivayet edilen, “altın ülkesinin” peşine düşen Batılılar.
2
az bulutlu
Namaz Vakti
22 Kasım 2024
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |
İnsanligin ahlakin mananin para ile deger buldugu bu ulkede hersey bize revadır.
Sonra Gümüşhane geldi gözüme
Ve insanların umursamazlığı.
Harşitte biri yazmıştı bu maden çok şey kazandırmış G.haneye ....
Ve zararı yokmuş biz abartıyormuşuz...
Daha ne denir?
Gümüşhane'de bu konudan az bahsedecek olsam gizli bir korku herkesi susturmuş gibi...
İlk denen ben bir şey diyemem benim bilmem hangi akrabam orda çalışıyor yeni evlendi zaten.işsiz mi kalsın .zaten biz abartıyormuşuz...
Daha neler..
ŞİMDİ SIRA SİYANÜR İÇİN ECDADI SATMAYAMI GELDİ ?
Tüh ya tüh !!!
bende diyorum ki? ölüm bizi memeleketimizde zaten yakalamış???