KENDİMLE ÇAT’IŞ’ABİLİR MİYİM
Şimdilerde ‘bilimsel görüş’ adı altında olaylara ya da durumlara tüm konumlardan, çıkış noktalarından bağımsız bir hareketle yaklaşım sergilemek diye bir algı var. Bu nereden çıktı meselesinde ise, eski dünya algılama biçiminden uzaklaştığımız herkesçe malum, geldiğimiz noktada bu konu göz önüne alınırsa bilimsellik meselesi de günümüz kavrama biçimine göre şekil aldığı görülecektir.
Ancak, özne, yani kişi, tüm birikimleri sonucunda oluşan kavrayış ve algılayış biçiminden bağımsız, nesneye nasıl yaklaşabilir ki?
İnsan, tabiatı gereği bir özgünlüğe sahip ve bu doğrultuda yaklaşımı da ancak kendine mahsus olur.
Hayata dair tüm seçimlerini, kendi özgünlüğünce dış dünyayla ilişkilerinin harmanlaşması sonrasında oluşan zihniyetiyle yapıyor.
Ve yine, hayatın tüm aşamalarında bakışını yönelttiği şeylere göre bir yorum yapıyor. Bu yorum ise, ancak olgunun kendi zihninde oluşan suretinden ibaret olduğundan, yorumun kesinliğinden ve ilmel yakîn’liğinden de bahsedilemez. Çünkü her yorum birer zan’dır, yani sanı’dır. Asıl olan ise, olgu ya da durumun kendisidir.
Eğer şüphe edilecekse, olgu ya da durumun kendisinden değil, kişinin kendi yorumundan-zannından-sanısından edilmelidir.
Tabii, kişi kendi bakış açısından şüphe edecek bir kabiliyete sahipse(!)
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |