HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK….
Çarlık Rusya’sının yerini alan SSCB ve onun liderleri, Türk kökenli halklara yapmış oldukları zulümlerle ölümü bile az görmüştürler. İkinci dünya savaşında, Almanya’nın Rusya içlerine kadar ilerlemesinde, Kırım, Ahıska, Çeçenistan ve daha nice Türk boylarını; Alman casusluğu/tarafgirliği yaptınız bahanesiyle 30-40 eksi derecede, karda, kışta evlerinden alarak çocuk, yaşlı, hasta, kadın demeden, vagonlara doldurarak binlerce insanımızı sürgüne ve ölüme göndermiştir. Bu sürgünler arasında; yıllar sonra kahramanlığını bileceğimiz, M. Cemil Kırımoğlu ve daha altı aylık kundakta çocuk olan,Çeçenistan’ın şanlı kahramanı Cevher Dudayev de bulunmaktaydı... Aradan yıllar geçtikten sonra suçsuz oldukları anlaşılır ki, yurtlarına, ata topraklarına dönerler. Bu dönüşler içinde yer alanlardan biride Cevher Dudayey’dir. Adı gibi cevherdir.Zekidir.Çalışkan ve akıllıdır.Çocuk yaşta sürgüne gittiği halde asilliğini yitirmeyen, adı ile müsemma olan içindeki cevheri bitmeyen,Bu başarısı ve yüksek cesareti sayesinde,İdeallerini gerçekleştiren genç hava subayı olarak Rus ordusunda yerini almıştır.Gorbaçov’un az da olsa özgürlük için kapı aralamasını fırsat bilen Çeçenler çeşitli uğraşlardan sonra Cevher DUDAYEV’i kendilerine Mir olarak seçerler.Bu cesur, iman dolu yürekli insanın Rus ordusuna karşı nasıl bir mücadele verdiğini bilmeyenimiz yoktur.Cephede yerinin tespit edilmesi sonucu kana,cana doymayan Rus a,,,tarafından şehit edilmiştir.O şehitlik mertebesine ererken ihanet edenler,uşaklığa doymamıştır.Çeçenler kahraman bir millettir.Lakin Ramazan Kerimov gibi satılıklar da,bizde de olduğu gibi çıkmaz değildir.
Bunlardan sonra sizlere âcizane olarak asil nakletmek istediğim, Rusya uçağının düşürülmesi hususudur. Siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz gayet düzenli bir biçimde ilerliyordu.Türkiye’ye ve Liderine büyük ilgi,alaka ve minnet duymaktaydı.Tabii sarsılmaz dostlarını Baasçıları da yeri ve zamanı gelince kolladığı da malumdu.Suriye’yi korumanın,yolunun ona kim muhalif ise ona zarar vermekten ibaretti.Her zaman bilinen bir söz vardı ya, Rus’tan dost, ,,,,post olmaz.Bir kez daha bu tecelli etmiştir.Hava sahamızı ihlal etmesi nedeniyle,ikaz edildiği halde,Roboskiliğini devam ettirmesine izin mi verilecekti.Elbette ki hayır! Siz geleceksiniz kulağımızın dibinde, tepemizde didineceksiniz, hava ihlalinizi devam ettireceksiniz, aferin ne güzel yapıyorsunuz mu denilecekti. Türkiye olması gerekeni yapmıştır. Hak ihlali yapanlara, haddi bildirilmiştir. Bazılarının savaş çığırtkanlığına işi götürmeye çalışmaları hainlikten öte bir şey değildir. Türkiye her anlamda güçlüdür. En zayıf olduğumuz anlarda Çanakkale de yedi düvelle karşı mağlup olmayan bu millet, blöflere boyun eğmez. Bu ihlallere karşın, o uçağın düşürülmediğini düşündüğümüz de, niye düşürüldü diyenlerin, o zamanki velvelesini varın bir düşünün. Türkiye; Rusya ile arasında böyle bir sürtüşme var iken, Put’in’in ayağına giderek, ona bağlılık gösteren, yaftalanan hainlere ne demeliyiz? Vatan hainliği bu tavır karşısında az kalır. Durum böyle olduğu sürece Ortadoğu da bu oyunlar bitmeyecektir. Geçmişi hatırlamak adına, bu güne ışık tutması için şu soruları kendimize soralım mı? Rusya; Afganistan’ı durup dururken neden işgal etti? İran-Irak arasında on yıl süren anlamsız, kardeşi kardeşe kırdıran savaşın olmasında ki gaye ne idi? ABD’nin okyanus ötesinden gelerek Irak’a işgal etmesi hangi haklı gerekçe ile izah edilebilirdi? Bosna da, Doğu Türkistan da, Arakan da, Gazze de, Çeçenistan da insanlar katledilirken, bu barış havarilerinin ve söz de özgürlük budalalarının sesleri neden çıkmadı? Sahi bunlar o zaman neredeydiler?
Müslümanlar; inaçlarına uygun yaşamadıkları sürece haçlı oyunları tarih sahnesinden inmeyecektir. Bu oyunlar karşısında Ülkemizin yalnız kaldığını görüyoruz. Dost bildiğiniz, bazen kader birliği yapmak istediğiniz, BM’nin ambargo koyduğu ve nefes aldırmak istemedikleri zor anında yanında olduğunuz, kardeş bildiğiniz İran’ın; Türkiye’nin –Rus uçağını düşürmesinde, Rusya’yı desteklemesine ne dersiniz? Bu hususa çok değinmeyeceğim. Ancak; Şevki Yılmaz Hoca’nın “Ey İran ne zaman Müslümanlara yüzünü döneceksin” makalesini okumanızı tavsiyem yanında,”İran ve İsrail birbirinin sahte düşmanıdır. Ortak düşmanlıkları Sünnilere yöneliktir. Kendi aralarındaki mücadele peşrev kabilindendir. Sünni düşmanlığı hepsini birleştiriyor. İran kandırmaca ile Amerikan ve İsrail düşmanı olarak görünmüştür. Zafere susamış Sünni kitleler de zokayı yutmuşlardır. Meseleye akılla değil de muhabbet gözüyle baktıklarından bu hataya düşmüşlerdir.”İstisnalar hariç olmak üzere, hani derler ya” Aynı dinden olsanız da, Ortadoğu insanın, en son vereceği kararları tahmin edemezsiniz. Son kararlarını inandıkları değerlere göre değil de, menfaatlerine göre verirlermiş” Bazıları bu menfaatperestliği her halde sürdürmek niyetindeler…
Diğer önemli bir husus: Bütün dünyanın gıpta ettiği, bizim de gözbebeğimiz ve yüreğimizin ta kendisi olan; aziz İstanbul’un şah damarlarından biri olan Sultan Ahmet’te ki bombalı katliamdır. Adına ister İşid, isterse Deaş denilsin gözlerini kan bürümüş vampirler, her yerde tüm insanlığa büyük zarar vermektedir. Terör nereden gelirse gelsin hepimizin kullandığı bir cümle,”Bu bir insanlık suçudur. Bunun dini, imanı yoktur.”Ülkemiz, milletimiz ve devletimiz nice badireler görmüştür. Öyle hendeklere, kahpeliklere ve hainliklere boyun eğecek değildir. Cennet misali bu vatanın sahibi olan bizler; aklımızı başımıza, hatlarımızı ayaklarımız altına alarak, Olup-biten entrikalar karşısında; her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımızın olduğunu unutmayalım.
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |