11.11.2013, 10:02
GÜMÜŞHANELİ
Sen gümüş bakışlı bir tatlı zehir
Uğruna öldüğüm ey yaslı şehir
İsmail HAYAL
Gümüşhane; zemherinin kucağında yoklukla beslediği, Kuşakkaya misali çepeçevre sardığı engin dağların koruyup gözetlediği, bereketli bağ ve bahçelerinin doyurduğu, o yıllarda tertemiz akan Harşit Çayı’nın sinelere abı hayat sunduğu, Zigana gibi heybetli, Kelkit Ovası misali asude, Torul ve Kürtün kadar sarp ve ulaşılmaz, Şiran gibi erenler yatağı ve Köse Yaylalarında kendini ve özünü bulan bir şehriyardır bizlere.
Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi gibi bir gönül mimarının feyz ve bereketinin kılcal damarlarına maneviyat üflediği bu ata yurdu yokluk ve yoksulluğuna rağmen evlatlarını her daim payidar etmiştir. Haram lokma sokmamıştır kursağına. Yama devrine şahitlik eden atalarının izlerine sağlam basarak ilerlemiştir torunları.
Ve yıllar sonra yokluk ve çaresizliğin etkisiyle gurbet hikâyeleri baş göstermeye başlamıştır. Sırtına dengini vuran Gümüşhaneliler; bu şehrin bağrında yetişen değerli şairi Sabahattin Kömürcüoğlu’nun;
Gümüşhane dağlarında kara yazımız
Yok oğul ekmeğimiz tuzumuz
Gurbet ele düşmüş oğul kızımız
Ninni bebek ninni yavrum
Ninni oy
Şiirini terennüm ederek uzak iklimlere doğru yola koyulmuştur. Atalarından asaletli ve çalışkan Gümüşhaneliler gittikleri yerlerde kısa zamanda sevildiler, sayıldılar ve mekân tuttular. Hak ve adalet dağıttılar.
Gümüşhanelinin mayası sağlam, özü, sözü bir, vatan sevdasının imandan geldiğinin şuurunda asla memleketine ihanet etmemiştir. Yurdun neresinde olursa olsun Gümüşhaneli bir hırsıza, katile ve teröriste rastlayamazsınız.
Gümüşhaneli kimliğinde; Mahmut Oltan Sungurlu gibi kendine görev yaptığı uzun dönemde küçücük bir leke vurdurmayan bir siyasetçiyi, Aydın Doğan gibi ülkesine ve şehrine ekmek kapısı olan bir sevdalısını, Ertuğrul Sağlam, Ziya Doğan ve Tolga Zengin gibi Atatürk’ün vurguladığı zeki ve çevik olması yanında asil olanını severim dediği spor adamlarını, Nihal Atsız, Dilaver Cebeci ve Vasfi Mahir Kocatürk gibi memleket sevdalısı edebiyatçılarını ve diğer birçok alanda değerli şahsiyetlerini bulabilirsiniz.
“Bir gelen bir de giden ağlar” denilen bu şehre gelenler her şeyden önce misafirimiz olmuştur. Ahde vefa mukabilinde gidenler Gümüşhane’den ve Gümüşhanelilerden her daim memnun kalmışlardır. Gümüşhaneli kimliği adeta bir kartvizit hükmü taşımış ve taşımaya da devam etmektedir.
Bu kimliğimizi gururla taşımaktan memnunuz. Çünkü tek zenginliğimiz insanlığımızdır, kültürümüzdür, sevdamızdır, kardeşliğimizdir. Çünkü şarkıda denildiği gibi “biz atadan böyle görmüşüzdür.”
İçimizde çürükler yok mu, var elbette. Ancak dünya ve ülke coğrafyasına baktığımızda Gümüşhanelilerin her zaman saygın bir yeri olduğunu görüyoruz. Yanılıyor muyum dostlar?
İsmail HAYAL
Gümüşhane; zemherinin kucağında yoklukla beslediği, Kuşakkaya misali çepeçevre sardığı engin dağların koruyup gözetlediği, bereketli bağ ve bahçelerinin doyurduğu, o yıllarda tertemiz akan Harşit Çayı’nın sinelere abı hayat sunduğu, Zigana gibi heybetli, Kelkit Ovası misali asude, Torul ve Kürtün kadar sarp ve ulaşılmaz, Şiran gibi erenler yatağı ve Köse Yaylalarında kendini ve özünü bulan bir şehriyardır bizlere.
Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi gibi bir gönül mimarının feyz ve bereketinin kılcal damarlarına maneviyat üflediği bu ata yurdu yokluk ve yoksulluğuna rağmen evlatlarını her daim payidar etmiştir. Haram lokma sokmamıştır kursağına. Yama devrine şahitlik eden atalarının izlerine sağlam basarak ilerlemiştir torunları.
Ve yıllar sonra yokluk ve çaresizliğin etkisiyle gurbet hikâyeleri baş göstermeye başlamıştır. Sırtına dengini vuran Gümüşhaneliler; bu şehrin bağrında yetişen değerli şairi Sabahattin Kömürcüoğlu’nun;
Gümüşhane dağlarında kara yazımız
Yok oğul ekmeğimiz tuzumuz
Gurbet ele düşmüş oğul kızımız
Ninni bebek ninni yavrum
Ninni oy
Şiirini terennüm ederek uzak iklimlere doğru yola koyulmuştur. Atalarından asaletli ve çalışkan Gümüşhaneliler gittikleri yerlerde kısa zamanda sevildiler, sayıldılar ve mekân tuttular. Hak ve adalet dağıttılar.
Gümüşhanelinin mayası sağlam, özü, sözü bir, vatan sevdasının imandan geldiğinin şuurunda asla memleketine ihanet etmemiştir. Yurdun neresinde olursa olsun Gümüşhaneli bir hırsıza, katile ve teröriste rastlayamazsınız.
Gümüşhaneli kimliğinde; Mahmut Oltan Sungurlu gibi kendine görev yaptığı uzun dönemde küçücük bir leke vurdurmayan bir siyasetçiyi, Aydın Doğan gibi ülkesine ve şehrine ekmek kapısı olan bir sevdalısını, Ertuğrul Sağlam, Ziya Doğan ve Tolga Zengin gibi Atatürk’ün vurguladığı zeki ve çevik olması yanında asil olanını severim dediği spor adamlarını, Nihal Atsız, Dilaver Cebeci ve Vasfi Mahir Kocatürk gibi memleket sevdalısı edebiyatçılarını ve diğer birçok alanda değerli şahsiyetlerini bulabilirsiniz.
“Bir gelen bir de giden ağlar” denilen bu şehre gelenler her şeyden önce misafirimiz olmuştur. Ahde vefa mukabilinde gidenler Gümüşhane’den ve Gümüşhanelilerden her daim memnun kalmışlardır. Gümüşhaneli kimliği adeta bir kartvizit hükmü taşımış ve taşımaya da devam etmektedir.
Bu kimliğimizi gururla taşımaktan memnunuz. Çünkü tek zenginliğimiz insanlığımızdır, kültürümüzdür, sevdamızdır, kardeşliğimizdir. Çünkü şarkıda denildiği gibi “biz atadan böyle görmüşüzdür.”
İçimizde çürükler yok mu, var elbette. Ancak dünya ve ülke coğrafyasına baktığımızda Gümüşhanelilerin her zaman saygın bir yeri olduğunu görüyoruz. Yanılıyor muyum dostlar?
2
az bulutlu
Namaz Vakti
22 Kasım 2024
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |