GERÇEK ATATÜRK’Ü OKU-(YORUM)..!
Baştan söyleyeyim Atatürk’e laf atanların ipliği pazara çıktı. 10 Kasımda “Hoş Geldin Atatürk” adlı eserin tanıtım ve imza günü için başkent Ankara’daydık.
Eserin hem tanıtımı hem de imza günü vardı. Gümüşhane’den gelen arkadaşlarımızla memleketten havadisler alıp kitap üzerine değerlendirmeler yaptık.
Ayaküstü sohbetlerimizde yanıma gelen okuyucularımız görüşlerimizi almak için mikrofon uzattıklarımızda şunları söyledim. ”Yıllardır bazı kesimler bu coğrafyada Atamızla ilgili asılsız iftiralar ve yalanlarla saldırıda bulundular. Ama artık bu saatten sonra bunların hiçbir hükmü kalmamıştır. Bugün Atatürk için bir milattır” dedik.
Şuan kitabın yüzüncü sayfalarındayım. İlk bölümde okuduğum ve gördüğüm somut delilleri ve kaynakları önümüze koyduğumuzda Mustafa Kemal Atatürk’e iftira ve saldırıda bulunanlar Allah’a nasıl can ve hesap verecekler. Derin bir Nasuh tövbesi yapmalarının vakti gelmiştir.
Öyle ki yıllardır Atatürk’e karşı tarih boyunca en büyük hakaretlerin yapıldığı, iftiraların atıldığı günlere hepimiz şahidiz.
Çok uzağa gitmeye gerek yok. Atatürk isminin stadyumlardan indirildiği, Yerine kültürümüze ve kimliğimize ait olmayan “arena ve park” denildiği, Büstlerine saldırılar, Atatürk’e sarhoş, dinsiz, diyenlerin boy gösterdiği, annesi Zübeyde Hanım’a büyük iftiraların atıldığı günleri birlikte yaşamadık mı?
Bütün bu hakaret ve saldırı yıllarında sadece bir tek isim, bir tek kişi yılmadan, usanmadan Atatürk’e ve O’nun ailesine sahip çıktı. Bu kişi herkesin malumu olduğu üzere Prof. Dr. Haydar Baş Bey’di. Her yerde, her platformda, her konuşmada Atatürk’ü anlattı. O’na atılan iftiralara kaynaklarıyla birlikte cevap verdi.
“Yiğidi öldür ama hakkını yeme” ata sözünün tam karşılığı olan ve Ata’mıza yapılan her türlü saldırı ve hakarete karşı adeta göğsünü siper etti desek abartmış olmayız.
“Atatürk Vatandır” başlıklı panellerde gece yarılarına kadar süren coşkulu toplantılarda bütün yönleriyle Atatürk’ü anlattı, anlattırdı bizlere.
Çünkü çok iyi biliyordu ki, Atatürk varsa vatan vardır, O yoksa vatan yoktur. Vatanın merkezine Atatürk’ü koyarsanız o vatan, vatan olur, yoksa “vatansız”sınız. Bundan dolayı Atatürk, vatan’dı! Ve son olarak büyük final gerçekleşti ve Hoş Geldin Atatürk kitabı da çıktı.
Sayın Baş’ın büyük emek harcadığı, yıllar süren sabırlı çalışmaları sonucu hazırladığı, Atatürk’ün bilinmeyen birçok yönünü dantel dantel işleyen bir hassasiyetle kaleme aldığı “Hoş Geldin Atatürk” gönlümüze, hanemize, memleketimize, vatanımıza hoş geldi.
Atatürk’ün ailesinden manevi soyuna, beslendiği fikri altyapıdan milli mücadelenin çetin günlerine, din istismarcılarıyla mücadeleden Atatürk’ün dini yönüne kadar yüzlerce konuyu bir yudumda su gibi içiyorsunuz.
Memleketimize, vatanımıza hayırlı olsun. Daha düne kadar Atatürk’e sövmeyi marifet sayan, sövmek üzerinden prim kazanmaya çalışan ama bugün bir anda Atatürkçü kesilen kesimlere de tavsiyem şudur:
Ata’ya ait öğrendiklerinizi unutun. Ön yargılarınızı bir kenara bırakın ve gerçek Mustafa Kemal Atatürk’ün duygu ve düşünceleri ile yaşam tarzını öğrenmek için “Hoş Geldin Atatürk” kitabını bir an önce okuyun. Okuyun da vicdanınızla hesaplaşın derim.
İmsak | 05:43 | ||
Güneş | 07:12 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:29 |