06.11.2014, 15:35
Gençlikte Köprübaşı Bir Millet Telakki Edebilme Erdemi
Üstad Necip Fazıl' ın sıkça kullandığı gençlikte köprübaşı kavramı zihinlerimizin en güzel en kıymetli sandukaların da gizlediğimiz bir retorik bir ideal seviyesindedir.
Gençlik, metafizik gerilim, ergenlik olarak adlandırdığımız fiziksel değişim mi yoksa bedene ruhun tam anlamıyla giydirildiği bir süreç midir, bu ikilemi tam anlamıyla idrak etmemiz gerekir. Ortaya çıkan bu metafizik gerilim acaba ahlaki bir süreci mi yoksa tensel bir tanıya mı meydan verecek bir gelişim ve dönüşümdür. Davasında adeta köprü başı olmaya mı yoksa köprüden de davadan da bihaber olmaya mı meylettirecek bizim öncelikle bunu teşhis etmemiz gerekir.
Gençliğin esas erdemi, öncesinde yaşanan halleri manalarla hallendirmek, bedeni öyle bir kıvama öyle bir terbiyeye sokmak ki gençlik meydan verdiğinde adeta ruh ve bedenin birbiriyle kucaklaşmasını sağlamak gerek. Ruh zaten ilahi bir nurefşan olduğuna göre bizim değiştirmek için çaba göstereceğimiz ne ? bizim marangozhaneye, sarrafhaneye işlemek için sokacağımız cevher, sunacağımız hammadde ne ? bizden kul olarak beklenilen, istenilen ne ? bunların muhasebesini yapıp net ve natereddüt bir insan bir genç oluşturabilmenin hayali ne ? öncelikle bunu açıklamamız gerekir.
Bizden istenilen, Hak ve Hakkaniyetten başkası değil yüce yaratan Allah (c.c) ona şükretmemizden başka bir şey istemiyor. Hz Nuh' un duaları gibi "Rabbi inni mağlub, Fentesir ya Erhamenerrehimin (Allahım Mağlup Oldum Yardım Et)" diyecek ve adeta inlemelerimizle, hıçkırıklarımızla gözlerimizdeki perdeleri yırtıp, mana ve derekelere kanat açıp yol alacağız.
Dava Ensardan Ebu Akil gibi yaşanır; Tebük seferinde İslam Ordusuyla Bizans Ordusu, Hak Ordusuyla, Batıl Ordusu karşı karşıya geldiğinde Ebu Akil şehit olmaya kendini adamış Allah adamı en ön safta öyle bir savaşıyor ki koluna aldığı darbeyle iki büklüm oluyor, arkadaşları onu çadıra getirip üzerini beyaz bir örtüyle yani kefenle örterek ölümünü bekliyorlar, o sırada çadırın yanından geçen birisi avazı çıktığı kadar bağırarak ya ensar hunenyn de saldırdığınız gibi bir daha saldırın diyerek ortağı inletiyor, Ebu Akil o ölümünü bekledikleri dava adamı yattığı yerden adata hortlayarak kalkıyor arkadaşlarının durdurma çabaları dahi kar etmiyor o yiğitler yiğidine, duymadınız mı beni çağırdılar diyor ve derisinden tutunan kopmak üzere olan kolunu ayağını altına koyarak kılıç darbesiyle koparıp atıyor, Savaşın sonunda arkadaşları Ebu Akili adeta kuşbaşı gibi lime lime edilmiş, parçalanmış halde bulurlar işte cennet mekanların dava aşkı, hizmet aşkı; Allah aşkı böyle olur vesselam.
Saygı ve Hürmetlerimle......
2
az bulutlu
Namaz Vakti
23 Kasım 2024
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |