Ekranda bizim çocukları izlerken….
İlk kim söyledi bilmiyorum ama “bizim çocuklar” ifadesi kulağa hoş gelen A Milli Futbol Takımı yerine kullanılan bir tabir.
Türk Milli Takımı demek yerine maçı anlatan spikerin "bizim çocuklar" ifadesi üzerinde biraz durmak istiyorum.
Maç spikerinin sürekli “haydi bizim çocuklar, bravo bizim çocuklar” cümlelerini tekrar edip durması ilginçti.
Düşünüyorum da tertemiz futbol oynayan, parayla pulla ilgisi olmadan tamamen milli duygularla tam konsantre maça çıkan, şımarık olmayan çocuklar, evet tam olarak bizim çocuklar.
Biraz hafıza tazelemesi yapıp geriye dönüp baktığımızda milli takım kamplarında ne çirkinlikler yaşanmış ne olaylar olmuştu!
Hatırlayalım!
Sebebi ne olursa olsun, bir zamanlar kebapçı basan dönemin milli takımlar teknik direktörü Fatih Terim başta olmak üzere milli takım uçağında çıkan kavgalar, Arda Turan’ın gazeteciye saldırması, prim olayları, futbolcular arasındaki kavgalar…
Neler neler!
Ve yaşanan krizler midemizi bulandıran cinstendi.
Hiç yakıştıramıyorduk o ay yıldız formayı giyen oyunculara!
Bu olaylar yüzünden düne kadar halkın milli takımı olmaktan çıkmış ve sempatikliğini kaybetmiş bir milli takım vardı karşımızda.
Son birkaç yılda gelen bu genç jenerasyon, efendi teknik direktör Şenol Güneş ve özüne dönen ay yıldızlı formasıyla milli takım yeniden bizim milli takımımız oldu diyebilirim.
Belki de “bizim çocuklar” tabiri de bundan dolayıdır.
Neyse…
Açılış maçı bizlere açık seçik gösterdi ki bizim çocukların İtalya’nın çocuklarını azcık izlemesi lazım.
Avrupa Şampiyonası açılış maçında bizleri hayal kırıklığına uğrattı “bizim çocuklar”
Maçı evimizde oğlum Emre ile seyrederken gözlerimize inanamadık.
İzlerken eziyet çektiğimiz maçın bir an önce bitmesini istedik.
Nerde Fransa’yı yenen, Hollanda’ya sahayı dar eden milli takım!
Oysaki o maçlarda oynayanlar aynı oyunculardı.
Emre ilk yarının sonlarına doğru “Baba böyle oynarsak işimiz çok zor.” dediğinin üzerinden beş on dakika geçmeden goller peş peşe gelmeye başladı.
İtalya müthiş bir presle ve yüksek tempoyla canımıza okurken, üstelik şansa ilk yarı gol yememişken ikinci yarı dağıldık resmen.
Korkak ve oyunu kendi sahasında kabul edip hücumda etkisiz kalan bir milli takımı uzun süre seyretmemiştik.
Şenol hoca ve talebeleri ilk maçta kötü sınav verdi.
Dileriz gerekli dersleri çıkarmışlardır.
Evet, İtalya güçlü takım ama bizim oyuncularda fena değil. Çoğu Avrupa’da oynuyor.
Bu maça kadar liglerimizdeki ciddi ahlak sorunu, küme düşen takımların ağır borçları, gibi pek çok faktörden olacak ki futbolun adeta oyundan çok tiyatroya döndüğü ülkemizde 90 dakika maç izlediğimi hatırlamıyorum.
Soğuttular bizi futboldan.
Milli takım düzeyinde oynanan Avrupa ve dünya kupası maçları istisna.
Sebebi, futbolun artık tamamen endüstriyel bir hale gelmesi.
İtalya maçında olduğu gibi milli maç zamanı çocukluktan gelen o futbol ateşi, içimde yanmaya başlıyor.
Milli heyecan olunca istesem de söndüremiyorum. Elde değil.
Neyse…
Sırada Galler var.
16 Haziran’da Can Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de soydaşlarımızın önünde oynayacağız.
Dost ve kardeş ülke olunca kendi evimiz sayılır.
Galibiyetten başka yol yok!83 Milyonun duası sizlerle.
Bizi sevindirin “bizim çocuklar”!
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |