01.09.2013, 14:04
EĞİTİMİN SINIRI YOK
İnsanoğlu yaradılış gereği sınırsız bir özgürlük ister. Fakat kendi özgürlüğünü yaşarken başkalarının özgürlük alanını kısıtlar da bundan haberi bile olmaz. Oysaki sınırsız bir özgürlük özgürlük değildir. Eğitimin sınırı yok derken özgürlükten dem vurmanın ne ilişkisi var diye okuyucu hemen soracaktır. Sorması ilk bakışta haklı görülebilir. Fakat eğitimsiz hiç bir şeyin olması mümkün değildir. Özgürlüğü istenilen anlamda kullandırıcı olacak yine eğitimdir. Bu kavramlar birbiriyle ilintilidir. Her usulde olduğu gibi eğitimin tanımı ve geleceğe kapı açacak marifetlerinden bahsetmek istiyorum.
Eğitim; kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür veya bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istenilen yönde eğitimin amaçlarına uygun değişme meydana getirme sürecidir. Bu alanda eğitimin birçok tanımını yapabiliriz. Bu tanımlara göre; eğitim bir süreçtir. Eğitim sürecinde, bireyin davranışlarının istenilen yönde değiştirilmesi amaçlanmaktadır. Davranışlarındaki değişme kasıtlı olarak gerçekleştirilmektedir. Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşantıları esastır. Eğitim amaçla başlar, öğretme-öğrenme etkinlikleriyle devam eder ve değerlendirme ile son bulur. Sürecin bu mantığı bütün kültürler için aynıdır. Amaçların içeriği ve öğrenme için kullanılan öğretme yöntemleri kültürden kültüre göre değişebilir, fakat sürecin teması değişmez.
Diğer yandan, eğitime yeterince önem vermeyen toplumların, dışarıdan gelen öğretileri sorgulamadan benimseyeceğini, kalkınma konusunda çok yavaş ilerleyeceğini, kültürünü ve tarihini gerektiği gibi anlatamayacağını ve varlığını sürdürmede zorlanacağını söylememiz yanlış olmaz. Bunu günümüzdeki gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda eğitime verilen önemle kıyasladığımızda ve bu konudaki istatistiklere baktığımızda daha iyi anlayabiliyoruz. İnsanlığın gelişmesi için eğitim ve öğretimin harmanlanarak bireylere bilimsel bilgiyi kazandırması gerekir. Bilim ve teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği çağımızda gelişmelere ayak uydurabilmek, maddi ve manevi doyuma ulaşabilmek, dünyaya daha geniş pencereden bakabilmek ve analitik düşünüp fikirler üretebilmek ancak eğitimle mümkündür. Soluduğumuz hava, her şeyimiz olan su ve ekmekten sonra en çok ihtiyaç duyduğumuz eğitimdir.
Ülkemizin son on yılda, sosyal, ekonomik ve kültürel yönden gelişim ve değişim göstermiş olması eğitimdeki atılımlara bağlıdır. Aynı zamanda eğitim politik bir yatırımdır. İnsanını değerlerine bağlı olarak yetiştirmektir. Çevre ülkelere baktığımızda ateş, barut ve kan içindeler. Kendi vatandaşının vergileri ile mevki makam sahibi olanlar namlularını fırsat bulduğunda onlara çevirebiliyorsa geçmişte aldıkları her türlü eğitime soru işareti koymak lazım. Onun içindir ki eğitim bir milletin her şeyidir. Bu güzel ülkemizin birliği ve dirliği yerindedir. Bazı arızalı sesler çıksa da,doğal karşılanmakta ama birileri de çizmeyi aşmamalıdır.Çünkü başka Türkiye yok….
Eğitim; kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür veya bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istenilen yönde eğitimin amaçlarına uygun değişme meydana getirme sürecidir. Bu alanda eğitimin birçok tanımını yapabiliriz. Bu tanımlara göre; eğitim bir süreçtir. Eğitim sürecinde, bireyin davranışlarının istenilen yönde değiştirilmesi amaçlanmaktadır. Davranışlarındaki değişme kasıtlı olarak gerçekleştirilmektedir. Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşantıları esastır. Eğitim amaçla başlar, öğretme-öğrenme etkinlikleriyle devam eder ve değerlendirme ile son bulur. Sürecin bu mantığı bütün kültürler için aynıdır. Amaçların içeriği ve öğrenme için kullanılan öğretme yöntemleri kültürden kültüre göre değişebilir, fakat sürecin teması değişmez.
Kurumların başarılı olabilmeleri öncelikle her çalışanı gerçekten başarılı olabileceği, bilgi, beceri ve yeteneklerini gösterebileceği doğru alanlarda çalıştırabilmek, önlerine mesleki bir vizyon koyarak kariyer gelişmelerine yardımcı olmaktır. Bunun için gerekli olan ana unsur ise eğitimdir. Başarılı kurumlara baktığımızda başarılarının arkasındaki en önemli gücün eğitim olduğu görülmektedir. Çalışanlara düşen en önemli görev ise; her şeyi kurumdan beklememek ve kişisel enerjileri en olumlu ve optimum şekilde kullanarak öğrenmek ve bütün bu öğrenilenleri bir takım ruhu içerisinde hayata geçirmek olmalıdır. Sınırların kalktığı dünyada, bireylerin temel yeterliklere sahip olması, bilgiye ulaşabilmesi, sağlıklı toplumsal ilişkiler kurabilmesi ve iyi bir kariyer elde edebilmesi için eğitim çağımızın en önemli ihtiyaçlarındandır.
Bir toplumun gelişmişlik düzeyi, onun eğitim düzeyini de gösterir. Bilimde, ekonomide, kültürel açıdan bir adım öne geçmek isteyen toplumlar mutlaka bireylerinin formal ya da informal, örgün ya da yaygın, her türlü eğitime ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde, hayat boyu öğrenen, öğrendiklerini sorgulayabilen, kendini gerçekleştiren, özgüveni yüksek bireyler yetişecek, daha mutlu ve özgüveni daha yüksek bir toplum şekillenecektir. Eğitimli iş gücüne ve vatandaşlara sahip ülkeler de gelişmişlik düzeyi bakımından üst sıralarda yer alacaktır.
Geçmişiyle geleceğini bağlamak isteyen, kültürünün öğelerini sürdürmek ve varlığını devam ettirmek isteyen toplumlar için de eğitim vazgeçilmez olmalıdır. Çünkü eğitim; kişilerin karakterlerini geliştirir, onları erdemli insan yapar; özgüveni, sorumluluğu, dürüstlüğü ve diğer doğru davranışları kazandırır. Eğitilmiş ve bu nitelikleri kazanmış insanların oluşturduğu bir toplumda kültür de özünü koruyacak, zenginleşerek devam edebileceği uygun ortamı bulacaktır.
Diğer yandan, eğitime yeterince önem vermeyen toplumların, dışarıdan gelen öğretileri sorgulamadan benimseyeceğini, kalkınma konusunda çok yavaş ilerleyeceğini, kültürünü ve tarihini gerektiği gibi anlatamayacağını ve varlığını sürdürmede zorlanacağını söylememiz yanlış olmaz. Bunu günümüzdeki gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda eğitime verilen önemle kıyasladığımızda ve bu konudaki istatistiklere baktığımızda daha iyi anlayabiliyoruz. İnsanlığın gelişmesi için eğitim ve öğretimin harmanlanarak bireylere bilimsel bilgiyi kazandırması gerekir. Bilim ve teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği çağımızda gelişmelere ayak uydurabilmek, maddi ve manevi doyuma ulaşabilmek, dünyaya daha geniş pencereden bakabilmek ve analitik düşünüp fikirler üretebilmek ancak eğitimle mümkündür. Soluduğumuz hava, her şeyimiz olan su ve ekmekten sonra en çok ihtiyaç duyduğumuz eğitimdir.
Ülkemizin son on yılda, sosyal, ekonomik ve kültürel yönden gelişim ve değişim göstermiş olması eğitimdeki atılımlara bağlıdır. Aynı zamanda eğitim politik bir yatırımdır. İnsanını değerlerine bağlı olarak yetiştirmektir. Çevre ülkelere baktığımızda ateş, barut ve kan içindeler. Kendi vatandaşının vergileri ile mevki makam sahibi olanlar namlularını fırsat bulduğunda onlara çevirebiliyorsa geçmişte aldıkları her türlü eğitime soru işareti koymak lazım. Onun içindir ki eğitim bir milletin her şeyidir. Bu güzel ülkemizin birliği ve dirliği yerindedir. Bazı arızalı sesler çıksa da,doğal karşılanmakta ama birileri de çizmeyi aşmamalıdır.Çünkü başka Türkiye yok….
K.Syr
11 yıl önce
Güzel bir yazı. Sonuda had bağlanmış Tebrikler yakışıklı hocam
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
Leyla
11 yıl önce
ATATÜRK DİYOR Kİ: EĞİTİMDİR Kİ; BİR MİLLETİ YA ÖZGÜR , BAĞIMSIZ , ŞANLI, YÜCE BİR TOPLUM HALİNDE YAŞATIR VEYA BİR MİLLETİ ESARET VE SEFALETE TERK EDER.
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
M.Ozdemir
11 yıl önce
Okusalarda egitim terbiye alamayanlar özgürlüğü de bilmezler. ISTE ORNEGI ODTÜ da ki başörtülü leri taciz eden yobazlarin titimlar bu yazının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Kalemine yüreğine saglik kiymetli hocam
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti
23 Kasım 2024
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |