26.11.2011, 22:03
Deprem Öldürmez, Standart Dışı Bina Öldürür
Ruhsatından imal uygulamalarına, denetimden satış süreçlerine varıncaya kadar tüm fazların kontrol altına alınması gerektiğine işaret etti. Bir çikolota satınalınırken markasını dahi seçen vatandaşımız, içinde ailesini çoluk çocuklarını barındıracağı yuvasını satın alırken kim yapmış, nasıl yapmış,ne zaman yapmış, sağlam mıdır değil midir? diye bir kaygı içinde olmayıp sadece metraj ve parasal açıdan değerlendirme yapmaktadır. Ülkemizde reel sektörün başını çektiği bu alanda yapı güvenliğini irdeleyen, beklentileri kurallara bağlayan savhalarda inanılmaz yasal boşluklar var dedi. Depreme hazır olmak demek, battaniye ve çadırdan önce yıkılmayacak bina yapılmasını ve yaptırılmasını sağlamaktır diyen Hamzaoğlunun en kritik önerilerinden biri de "bina kimlik belgesi" önerisi idi.
....
Ağır bedellerle bir depremi daha geride bıraktık. Ocaklar söndü, 620 vatandaşımızı göcük altında kaybettik üstelik 99 Marmara depreminin izleri henüz kurumadan. Bu kadar acı tecrübelerimiz varken, ülke genelinde topyekün bir inşai seferberlik yapmak için kimi, neyi, bekliyoruz, açıkcası anlamakta zorlanıyoruz.
İyi gözlemlediyseniz eğer, her iki depremde de, mühendislik projelerine uygun yapılan binalar ayakta kalabilmiş standartlara uymayan kimin hangi usullere göre yaptığı bilinmeyenler ise yıkılmıştır.Yeni uygulamalarda yapı denetim yönetmelikleri sistemi disipline etse de 5-6 yıllık binaların yıkıldığından anlıyoruz ki, eski alışkanlıklarımızı hala terk etmemişiz, ders almamışız vesselam.
DEPREM ÖLDÜRMEZ, STANDART DIŞI BİNA(ZAYIF BİNALAR) ÖLDÜRÜR
Dünya ülkeleri içinde inşaat sektörünün en hızlı geliştiği ülkeyiz.Dünya inşaat demirinin en fazla üretildiği(%28 oranında) ülkeyiz.Ancak gelin görün ki, 7-7.5 şiddetindeki depremlerde en çok kayıp veren ülkeyiz.Bu ölçeklerdeki depremlerdeki kayıplar az gelişmiş ülkelerde olur .Demekk ki biz de o kategorideyiz. Binanın inşası esnasında yapı denetimin uygulamayı kontrolünün yanında, belediyelerin de gereken takip ve kontrolü belli disiplinlerde ve ciddiyette yapması gerekmektedir. Yerel yönetimler, ruhsatı vermekle işin bittiğini sanırlar.Bana göre, sorumluluklarının başladığı nokta burasıdır. Ancak ülkemizde inşaat hukuku sadece ticari hukuk olarak algılanıyor.İnşa edilen bir binanın küçük bir depremde yerle bir olmasında, bu inşaatlara ruhsat veren yerel yönetimlerin sorumluluğu nedir sizce? Bunca İmar-İskan yasaları ne için var?
Birşeyler ters gidiyorsa ya yasal boşluklar var, ya da denetim kültürü yok.
Son yasal düzenlemelerle daha dayanıklı binaların yapıldığını özellikle büyük şehirlerde görmekteyiz.Bunlar güzel gelişmeler.Bu disiplinin yaygınlaşması gerekiyor.Ancak,biz bu işin üretici ile müşterinin çift taraflı takibi ile gelişebileceğine inanıyoruz.
Satın alan neye para vererek aldığının farkına varırsa, üretici de o kaliteyi yakalamak zorundadır.Ancak gel gör ki, günümüzde bu tercihler bina güvenliği kriterlerinden ziyade metraj, fonksiyonellik aranıyor.Bu bakış açısı değişirse, bu kural aynı zamanda kültür haline gelir. Örneğin, markasını içeriğini bilmediğimiz bir sütü, çikolatayı yiyormu yuz? İçinde ne olduğunu merak ederiz.Eğer o bilgiler ürün üzerinde yok ise hatta tercih dahi etmeyiz. İnşaatta da bu disiplinler daha da kati uygulanmalıdır. Ürünün teknik özellikleri, yapı denetim mevzuatlarına uygunluğu, zemin etüdleri bu satın alım süreçlerinin bir parçası olmalıdır.Bu disiplini yoluna koyarsak mütaahhitler ve inşaat mühendislerimiz bu konuya bakış açılarını yenilerseler açıkcası kafa yapısını biraz değiştirirseler, bu iş olur.
MARMARADA YAŞAMAK ATEŞTEN GÖMLEK
99 depreminin ardından İstanbul başta olmak üzere Marmara'da yeni imar alanları açıldı.Yeni ve modern binalar yapıldı.Bu binalar deprem yönetmeliklerine uygun, denetim mevzuatlarına tabi bir şekilde imal edildi.Ancak son 5 yılda yapılan bu binalar İstanbulda toplam konutların %15-20 si civarında. Özellikle 15 yaşın üzerindeki binalar, bu mevzuata tabi olmayıp tamamen risk altındadır.Bu binalar yapım aşamasında yerel yönetimlerden 4 kat imar izni almış diyelim. Temel ve bodrum bu 4 kata göre imalatı tasarlanmış ancak, sonradan üzerlerine sözüm ona kaçak kat cezası ödeyerek bir-iki-üç-dört ve üzerine teras kat(çatı katı) da ekleyerek tam iki katına kadar çıkan binalar var.Acı bir ifade ama bir çoğu ayaklı tabut. Bilim adamları bu konuya sürekli işaret ediyorlar.Olası bir 8-8,5 şiddetindeki bir depremde Marmara da yüzbinler şeklinde kayıpların olabileceğinden endişe edildiği ifade ediliyor. Fakat bu kaygı ve korku maalesef süratle harekete geçmek için yeterli olmuyor. 20 milyon insan riskin merkezinde yaşıyor. Şehrin ne tahliyue planları, ne yardım merkezleri, ne insanların olası depremde ilçelerde toplanma merkezleri emin olunuz, Marmara böylesi kötü bir rüyaya asla hazır değil !.. Van'da olanları gördükten sonra Marmara da yaşamak ateşten gömlek..
Aslında bilimsel anlamda neler yapılması gerektiği açık. Eskileri süratle boşaltılacak, yıkılacak yerine daha güvenli yenileri yapılacak. Ama, nasıl ve ne zaman?
....
Bina, daire satın alanlar oda,salon ve metrekaresi dışında nasıl bina satın aldıklarını genelde bilmiyorlar. Aslında bilmeleri gerekir. Bu sebeple diyoruz ki,"BİNALARIN KİMLİK BELGELERİ OLMALI "
Basit bir elektirikli ev aleti alındığında, kutunun içinden üretici firma bilgileri, teknik değerleri, neden yapıldığı, insan sağlığına ilişkin güvenlik kriterleri, risk tanımları ve tedbirler, bakımı, arıza halinde yapılması gerekenler v.s. ler yer alıyor.Yani ne aldığınızı biliyorsunuz.Peki, bir daire satın aldığınızda ne alıyorsunuz?
-Bir tapu.
-Başka?
-Yok..
Hani, yeni yapılanların ne olduğu bir parça görülüyor ancak, ya eski tarihte yapılanlar? Dışı boyalı, mantolaması tamam, ancak ya güvenliği?
-Bilinmiyor..
Bu dairenin imal tarihi, kolon kesitleri,kullanılan demirin özellikleri kesit çapı, beton sınıfı, kaç şiddetindeki depreme dayandığı v.s bilmiyoruz. Oysa içinde onlarca kişinin barındığı bu yaşam yerleri satın alınırken önce güvenlik maddesinin sorgulanması gerekiyor. Önerimiz o ki, her daire (yada bina)tapusunun ekinde, "BİNA KİMLİK BELGESİ OLMALI" dır.
Bu belge de ne olmalı?
-İmalatçı firma tanımı,
-İmal tarihi,
-Denetim firmasının muayene raporları ve numarası(denetim firma sicil numarası ve rapor numaraları)
-Kullanılan beton cinsi,
-Temel teknik tanımları ve cinsi
-Kolon-Kiriş ölçü ve teknik değerleri
-Demir çapları ve sayıları,
-Dask (Zorunlu Deprem sigortası)
- Mekanik Projesi,
- Zemin Etüdü,
- Statik Projesi,
- Elektirik Projesi,
- Doğal Gaz Projesi(Varsa)
- 2-3 yılda bir kontrol raporları örneği(Yapı denetim firmaları binalarda projenin onaylandığı gibi yaşayıp yaşamadığının kontrolünü yapmalıdırlar.Gerekçe: Çıkma kat yapılması, balkonların oturma alanlarına katılması,ticarethanelerde alan kazanmak için kolon kesilmesi,izinsiz ilave kat yapılarak projenin onaylanmış halinin dışına çıkılması)
Bu raporların yer aldığı TAPU EKİ DÖKÜMANLAR oluşturulmalı ve her daire satışında bu belgeler TAPUNUN zorunlu eki olmalı.Araba satışlarındaki RUHSAT lar gibi.
Bu neyi sağlayacak?
Satanı ve alıcısı nasıl binayı sattığını ve aldığını bilecek.
Özellikle depremden sonra bazı binaların yıkıldığını bazılarının yüksek, orta ve düşük düzeyli hasarlar aldığını görürüz.Yıkılanlar dışındakilerin çok az bir kısmının sahipleri yada belediyeler tarafından yıkıldığını görürsünüz.
Peki yıkılmayan az ve orta hasarlı bu binalar ne oluyor dersiniz?
-Dış cepheleri mantolama yapılıyor, kaplama yapılıyor, giydirme cephe yapılıyor sonra da sağlam diye satılıyor.
-Doğrumu? … doğru.
-Kim denetleyecek?...Yapı denetim firmalarımı? Bina ruhsatı veren belediyeler mi?
….
Kesinlikle ONAYLI YAPI DENETİM FİRMALARI VE BELEDİYELER eş sorumluluk alarak oturabilir raporu vermelidirler. Oturulabilir raporu almayan her hasarlı bina kesinlikle yıkılmalıdır, içinde kimsenin oturmadığı da yerel yönetimler tarafından denetlenmeli, kontrol edilmelidir.
Aksi halde, bir depremde yıkılan bir binanın altında kalan 50 kişinin sorumluluğunu kim üstlenebilir? Bu görevler yerine getirilmeyince, yaşanan felaket sonrası o bilindik demeçler; "acımız büyük, depremzedelerimizin yaraları sarılacak,hep yanlarında olacağız, maddi manevi ne gerekirse yapacağız.”
Depremde yıkık altında kalanlara yardım etmek kadar önemli olan, standartlara uymayan bina yapılmasına müsaade etmemek, yıkılması gerekenleri yıkmak, hatta depremden önce bizzati yerle bir etmektir.Başka türlü bu denklem çö-zü-le-mez.
Kısacası, net önerimiz BİNA KİMLİK BELGESİ dir.Yeni yapılacaklara hemen geçilmeli, eskileri için süratle hazırlanmalıdır. Tapu Müdürlükleri satrışlarda bu belgeleri isterseler, bankalar kredi müracatında zorunlu belge grubuna koyarsa bu iş kendiliğinden çözülür zaten.
Bu arada, binanın imalatı yani proje henüz bitmeden TAPU SATIŞI ile gayrimenkul alacaklar için de, müteahhit firmadan temin edecekleri BİNA KİMLİK BELGESİ TESLİMİ TAAHHÜTNAMESİ almak suretiyle satış gerçekleştirilebilir.
Bu sistem şunu sağlayacak: Satan binanın güvenliği noktasında en ince ayrıntıya kadar arkasında duracak, satın alan satın aldığı evin güvenliği hakkında bilgi edinerek satın almış olacak.
….
Bizlerde bu işlere yıllarını vermişler olarak, bazı birikimlerimizden bahsetmek istiyoruz.1999 depreminden sonra imalatçı firma olarak 3k formülünü uygulama politikası yaptık.
· Kaliteli Proje,
· Kaliteli Malzeme,
· Kaliteli uygulama
Kaliteli projeden kastımız, projeyi tüm disiplinleri ile birlikte (Mimari-Mekanik – Elektrik – statik – ısı yalıtım –Yangın) mühendislik kriterlerine uygun çözümlerle çözülmüş anlaşılır, uygulanabilir, kaliteli projenin yapılmış olması lazım.Özellikle statik projenin titizlikle çözülmüş ve standartlara uygun yapılmış olması gerekmektedir.
Kaliteli malzeme ise projede tanımlanmış olan malzemelerin özellikle kaba yapıda kullanılan beton ve demirin standartlara uygun en kaliteli olarak kullanılması gerekmektedir. Kaliteli proje ve kaliteli malzemeleri, doğru bir bir uygulama ile depreme dayanıklı, yeni, güvenli ve daha yaşanabilir kaliteli binalar üretilebilir.Zaten deprem bölgelerinde kaliteli ve mühendislik kriterlere uygun yapılmış binaların dimdik ayakta kaldıklarını, en fazla fay hattında ise yan yattığını gözlemliyoruz. Sadece bu 3 K nin uygulanması belki tek başına yeterlidir ama bu 3 K yi uygulayanlarında bir takım kriterlere sahip ehil insanların alınması gerekmektedir. Sözün özü depreme bilinçli bir müteahhittin binaları inşa etmesi gerekir.İnsanlarının beklide 30-40 yıllık birikimlerini ortaya koyarak satın aldıkları evlerin altında kalmalarının tahribatlarını tahmin edebiliyor muyuz? Çalınan malzeme, projelere uymama neticesi karşılaşılan her vakıa birilerinden çalınan hayatın taa kendisidir.
..
Deprem bu coğrafyanın bir gerçeğidir.Bu konuda doğru bir bilgilendirme, eğitim , disiplin, tedbir ve denetim çok şeyi çözer.
..
Son olarak şu hatırlatmayı da yapmakta fayda var.Depremlerde yıkılan ve altında kalanların, kaybedilen canların sorumluluğu, sadece o binayı yapan değil, aynı zamanda o binaya yaşanabilir belgesi yani ruhsat veren yerel yönetimlerdedir.Burada Yerel yönetimler de şapkayı masanın üstüne koyup düşünmelidir.Ruhsatlar ticari mi olmalı teknik yeterliliğe cevap verir şekilde mi?İşini doğru yapanları tenzih ederek ifade edelim, ticari beklentileri ön plana alıp ruhsat verenlerinde kamuoyunun vicdanında bir yeri var mutlaka.
....
Ağır bedellerle bir depremi daha geride bıraktık. Ocaklar söndü, 620 vatandaşımızı göcük altında kaybettik üstelik 99 Marmara depreminin izleri henüz kurumadan. Bu kadar acı tecrübelerimiz varken, ülke genelinde topyekün bir inşai seferberlik yapmak için kimi, neyi, bekliyoruz, açıkcası anlamakta zorlanıyoruz.
İyi gözlemlediyseniz eğer, her iki depremde de, mühendislik projelerine uygun yapılan binalar ayakta kalabilmiş standartlara uymayan kimin hangi usullere göre yaptığı bilinmeyenler ise yıkılmıştır.Yeni uygulamalarda yapı denetim yönetmelikleri sistemi disipline etse de 5-6 yıllık binaların yıkıldığından anlıyoruz ki, eski alışkanlıklarımızı hala terk etmemişiz, ders almamışız vesselam.
DEPREM ÖLDÜRMEZ, STANDART DIŞI BİNA(ZAYIF BİNALAR) ÖLDÜRÜR
Dünya ülkeleri içinde inşaat sektörünün en hızlı geliştiği ülkeyiz.Dünya inşaat demirinin en fazla üretildiği(%28 oranında) ülkeyiz.Ancak gelin görün ki, 7-7.5 şiddetindeki depremlerde en çok kayıp veren ülkeyiz.Bu ölçeklerdeki depremlerdeki kayıplar az gelişmiş ülkelerde olur .Demekk ki biz de o kategorideyiz. Binanın inşası esnasında yapı denetimin uygulamayı kontrolünün yanında, belediyelerin de gereken takip ve kontrolü belli disiplinlerde ve ciddiyette yapması gerekmektedir. Yerel yönetimler, ruhsatı vermekle işin bittiğini sanırlar.Bana göre, sorumluluklarının başladığı nokta burasıdır. Ancak ülkemizde inşaat hukuku sadece ticari hukuk olarak algılanıyor.İnşa edilen bir binanın küçük bir depremde yerle bir olmasında, bu inşaatlara ruhsat veren yerel yönetimlerin sorumluluğu nedir sizce? Bunca İmar-İskan yasaları ne için var?
Birşeyler ters gidiyorsa ya yasal boşluklar var, ya da denetim kültürü yok.
Son yasal düzenlemelerle daha dayanıklı binaların yapıldığını özellikle büyük şehirlerde görmekteyiz.Bunlar güzel gelişmeler.Bu disiplinin yaygınlaşması gerekiyor.Ancak,biz bu işin üretici ile müşterinin çift taraflı takibi ile gelişebileceğine inanıyoruz.
Satın alan neye para vererek aldığının farkına varırsa, üretici de o kaliteyi yakalamak zorundadır.Ancak gel gör ki, günümüzde bu tercihler bina güvenliği kriterlerinden ziyade metraj, fonksiyonellik aranıyor.Bu bakış açısı değişirse, bu kural aynı zamanda kültür haline gelir. Örneğin, markasını içeriğini bilmediğimiz bir sütü, çikolatayı yiyormu yuz? İçinde ne olduğunu merak ederiz.Eğer o bilgiler ürün üzerinde yok ise hatta tercih dahi etmeyiz. İnşaatta da bu disiplinler daha da kati uygulanmalıdır. Ürünün teknik özellikleri, yapı denetim mevzuatlarına uygunluğu, zemin etüdleri bu satın alım süreçlerinin bir parçası olmalıdır.Bu disiplini yoluna koyarsak mütaahhitler ve inşaat mühendislerimiz bu konuya bakış açılarını yenilerseler açıkcası kafa yapısını biraz değiştirirseler, bu iş olur.
MARMARADA YAŞAMAK ATEŞTEN GÖMLEK
99 depreminin ardından İstanbul başta olmak üzere Marmara'da yeni imar alanları açıldı.Yeni ve modern binalar yapıldı.Bu binalar deprem yönetmeliklerine uygun, denetim mevzuatlarına tabi bir şekilde imal edildi.Ancak son 5 yılda yapılan bu binalar İstanbulda toplam konutların %15-20 si civarında. Özellikle 15 yaşın üzerindeki binalar, bu mevzuata tabi olmayıp tamamen risk altındadır.Bu binalar yapım aşamasında yerel yönetimlerden 4 kat imar izni almış diyelim. Temel ve bodrum bu 4 kata göre imalatı tasarlanmış ancak, sonradan üzerlerine sözüm ona kaçak kat cezası ödeyerek bir-iki-üç-dört ve üzerine teras kat(çatı katı) da ekleyerek tam iki katına kadar çıkan binalar var.Acı bir ifade ama bir çoğu ayaklı tabut. Bilim adamları bu konuya sürekli işaret ediyorlar.Olası bir 8-8,5 şiddetindeki bir depremde Marmara da yüzbinler şeklinde kayıpların olabileceğinden endişe edildiği ifade ediliyor. Fakat bu kaygı ve korku maalesef süratle harekete geçmek için yeterli olmuyor. 20 milyon insan riskin merkezinde yaşıyor. Şehrin ne tahliyue planları, ne yardım merkezleri, ne insanların olası depremde ilçelerde toplanma merkezleri emin olunuz, Marmara böylesi kötü bir rüyaya asla hazır değil !.. Van'da olanları gördükten sonra Marmara da yaşamak ateşten gömlek..
Aslında bilimsel anlamda neler yapılması gerektiği açık. Eskileri süratle boşaltılacak, yıkılacak yerine daha güvenli yenileri yapılacak. Ama, nasıl ve ne zaman?
....
Bina, daire satın alanlar oda,salon ve metrekaresi dışında nasıl bina satın aldıklarını genelde bilmiyorlar. Aslında bilmeleri gerekir. Bu sebeple diyoruz ki,"BİNALARIN KİMLİK BELGELERİ OLMALI "
Basit bir elektirikli ev aleti alındığında, kutunun içinden üretici firma bilgileri, teknik değerleri, neden yapıldığı, insan sağlığına ilişkin güvenlik kriterleri, risk tanımları ve tedbirler, bakımı, arıza halinde yapılması gerekenler v.s. ler yer alıyor.Yani ne aldığınızı biliyorsunuz.Peki, bir daire satın aldığınızda ne alıyorsunuz?
-Bir tapu.
-Başka?
-Yok..
Hani, yeni yapılanların ne olduğu bir parça görülüyor ancak, ya eski tarihte yapılanlar? Dışı boyalı, mantolaması tamam, ancak ya güvenliği?
-Bilinmiyor..
Bu dairenin imal tarihi, kolon kesitleri,kullanılan demirin özellikleri kesit çapı, beton sınıfı, kaç şiddetindeki depreme dayandığı v.s bilmiyoruz. Oysa içinde onlarca kişinin barındığı bu yaşam yerleri satın alınırken önce güvenlik maddesinin sorgulanması gerekiyor. Önerimiz o ki, her daire (yada bina)tapusunun ekinde, "BİNA KİMLİK BELGESİ OLMALI" dır.
Bu belge de ne olmalı?
-İmalatçı firma tanımı,
-İmal tarihi,
-Denetim firmasının muayene raporları ve numarası(denetim firma sicil numarası ve rapor numaraları)
-Kullanılan beton cinsi,
-Temel teknik tanımları ve cinsi
-Kolon-Kiriş ölçü ve teknik değerleri
-Demir çapları ve sayıları,
-Dask (Zorunlu Deprem sigortası)
- Mekanik Projesi,
- Zemin Etüdü,
- Statik Projesi,
- Elektirik Projesi,
- Doğal Gaz Projesi(Varsa)
- 2-3 yılda bir kontrol raporları örneği(Yapı denetim firmaları binalarda projenin onaylandığı gibi yaşayıp yaşamadığının kontrolünü yapmalıdırlar.Gerekçe: Çıkma kat yapılması, balkonların oturma alanlarına katılması,ticarethanelerde alan kazanmak için kolon kesilmesi,izinsiz ilave kat yapılarak projenin onaylanmış halinin dışına çıkılması)
Bu raporların yer aldığı TAPU EKİ DÖKÜMANLAR oluşturulmalı ve her daire satışında bu belgeler TAPUNUN zorunlu eki olmalı.Araba satışlarındaki RUHSAT lar gibi.
Bu neyi sağlayacak?
Satanı ve alıcısı nasıl binayı sattığını ve aldığını bilecek.
Özellikle depremden sonra bazı binaların yıkıldığını bazılarının yüksek, orta ve düşük düzeyli hasarlar aldığını görürüz.Yıkılanlar dışındakilerin çok az bir kısmının sahipleri yada belediyeler tarafından yıkıldığını görürsünüz.
Peki yıkılmayan az ve orta hasarlı bu binalar ne oluyor dersiniz?
-Dış cepheleri mantolama yapılıyor, kaplama yapılıyor, giydirme cephe yapılıyor sonra da sağlam diye satılıyor.
-Doğrumu? … doğru.
-Kim denetleyecek?...Yapı denetim firmalarımı? Bina ruhsatı veren belediyeler mi?
….
Kesinlikle ONAYLI YAPI DENETİM FİRMALARI VE BELEDİYELER eş sorumluluk alarak oturabilir raporu vermelidirler. Oturulabilir raporu almayan her hasarlı bina kesinlikle yıkılmalıdır, içinde kimsenin oturmadığı da yerel yönetimler tarafından denetlenmeli, kontrol edilmelidir.
Aksi halde, bir depremde yıkılan bir binanın altında kalan 50 kişinin sorumluluğunu kim üstlenebilir? Bu görevler yerine getirilmeyince, yaşanan felaket sonrası o bilindik demeçler; "acımız büyük, depremzedelerimizin yaraları sarılacak,hep yanlarında olacağız, maddi manevi ne gerekirse yapacağız.”
Depremde yıkık altında kalanlara yardım etmek kadar önemli olan, standartlara uymayan bina yapılmasına müsaade etmemek, yıkılması gerekenleri yıkmak, hatta depremden önce bizzati yerle bir etmektir.Başka türlü bu denklem çö-zü-le-mez.
Kısacası, net önerimiz BİNA KİMLİK BELGESİ dir.Yeni yapılacaklara hemen geçilmeli, eskileri için süratle hazırlanmalıdır. Tapu Müdürlükleri satrışlarda bu belgeleri isterseler, bankalar kredi müracatında zorunlu belge grubuna koyarsa bu iş kendiliğinden çözülür zaten.
Bu arada, binanın imalatı yani proje henüz bitmeden TAPU SATIŞI ile gayrimenkul alacaklar için de, müteahhit firmadan temin edecekleri BİNA KİMLİK BELGESİ TESLİMİ TAAHHÜTNAMESİ almak suretiyle satış gerçekleştirilebilir.
Bu sistem şunu sağlayacak: Satan binanın güvenliği noktasında en ince ayrıntıya kadar arkasında duracak, satın alan satın aldığı evin güvenliği hakkında bilgi edinerek satın almış olacak.
….
Bizlerde bu işlere yıllarını vermişler olarak, bazı birikimlerimizden bahsetmek istiyoruz.1999 depreminden sonra imalatçı firma olarak 3k formülünü uygulama politikası yaptık.
· Kaliteli Proje,
· Kaliteli Malzeme,
· Kaliteli uygulama
Kaliteli projeden kastımız, projeyi tüm disiplinleri ile birlikte (Mimari-Mekanik – Elektrik – statik – ısı yalıtım –Yangın) mühendislik kriterlerine uygun çözümlerle çözülmüş anlaşılır, uygulanabilir, kaliteli projenin yapılmış olması lazım.Özellikle statik projenin titizlikle çözülmüş ve standartlara uygun yapılmış olması gerekmektedir.
Kaliteli malzeme ise projede tanımlanmış olan malzemelerin özellikle kaba yapıda kullanılan beton ve demirin standartlara uygun en kaliteli olarak kullanılması gerekmektedir. Kaliteli proje ve kaliteli malzemeleri, doğru bir bir uygulama ile depreme dayanıklı, yeni, güvenli ve daha yaşanabilir kaliteli binalar üretilebilir.Zaten deprem bölgelerinde kaliteli ve mühendislik kriterlere uygun yapılmış binaların dimdik ayakta kaldıklarını, en fazla fay hattında ise yan yattığını gözlemliyoruz. Sadece bu 3 K nin uygulanması belki tek başına yeterlidir ama bu 3 K yi uygulayanlarında bir takım kriterlere sahip ehil insanların alınması gerekmektedir. Sözün özü depreme bilinçli bir müteahhittin binaları inşa etmesi gerekir.İnsanlarının beklide 30-40 yıllık birikimlerini ortaya koyarak satın aldıkları evlerin altında kalmalarının tahribatlarını tahmin edebiliyor muyuz? Çalınan malzeme, projelere uymama neticesi karşılaşılan her vakıa birilerinden çalınan hayatın taa kendisidir.
..
Deprem bu coğrafyanın bir gerçeğidir.Bu konuda doğru bir bilgilendirme, eğitim , disiplin, tedbir ve denetim çok şeyi çözer.
..
Son olarak şu hatırlatmayı da yapmakta fayda var.Depremlerde yıkılan ve altında kalanların, kaybedilen canların sorumluluğu, sadece o binayı yapan değil, aynı zamanda o binaya yaşanabilir belgesi yani ruhsat veren yerel yönetimlerdedir.Burada Yerel yönetimler de şapkayı masanın üstüne koyup düşünmelidir.Ruhsatlar ticari mi olmalı teknik yeterliliğe cevap verir şekilde mi?İşini doğru yapanları tenzih ederek ifade edelim, ticari beklentileri ön plana alıp ruhsat verenlerinde kamuoyunun vicdanında bir yeri var mutlaka.
ERDOĞAN KAYA
13 yıl önce
Mesleği gereği işin sigorta konusundan yorum yapmak gereği duydum. Araç sigortaların ARAÇ TESCİL BELGESİ ile o aracın tüm bilgilerine ulaşıyor ve sigorta ediyoruz. Oysa bina ve yapılarda sigortalanabilir bilgiler yoktur. Bu açıdan sigorta şirketleri ve fiyatlandırmalarda reel değerlere sahip değil. Olası olaylarda vatandaş(sigortalı) veya sigortacı zarar edebilir. Yazınız sigorta sektörüne iletilmesi bu konudaki sigorta ile ilgili basında ciddi derecede yer alması gerekliliğini düşünüyorum. En önemlisi sigorta sektörü bu yapılanmanın takipçisi vete tarafdarı olmalı.
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
Orhan ESKİCİOĞLU
13 yıl önce
İlgili kurum,kuruluş ve kişilere kaynakça olabilecek ilmi içerikli ve helal emek mahsulü olan bu titiz ve kaliteli çalışmadan ötürü Muhterem Yüksel Hamzaoğlu'na borçlu olduğumuz teşekkür ve takdirlerimin ardından tabiatıyla tebriklerimi eklemek isterim.GÜSİAD+ GÜMÜP marifetiyle başta bu eser makale olmak üzere,değer görülecek alıntılarla oluşacak bir kitapçık hazırlanarak toplumda deprem bilincinin oluşturulması için servis edilmesi gerekli ve faydalı bir iş olacaktır.
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti
22 Kasım 2024
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |