17.11.2011, 10:37
Avrupa'yı fazla demokrasi mi batırdı!
DEMOKRASİ, diktatörlük diye tartışıp duruyor genç arkadaşlar.
Hiçbir olayı, unvanı ve yakıştırmayı "zamandan" soyutlayarak yapmanın mümkün olmadığını henüz akılları almıyor.
"Zamanın ruhu" diye bir kavramı bilmiyorlar.
İnşallah büyüyünce öğrenecekler. Biraz olsun akılları varsa.
Geçen hafta The Times'ta ilginç bir makale vardı.
İlginçti. Avrupa'da yaşanan krizi ve krizin AB değerleri üzerinde yarattığı etkiye ele alıyordu.
Avrupa Birliği diye yücelttiğimiz konseptin temelinde ne var derseniz, Türkiye'nin pek çok "yarı aydını" hiç kuşkusuz "demokrasi"diyecektir değil mi?
Peki demokrasinin en pür, en katıksız hali "referandum" değil midir?
O zaman sormak isterim size: Avrupa Birliği, Yunanistan'ın "AB Reçetesi" için referanduma gitmesine niye itiraz etti?
Hem de hep bir ağızdan, yüksek sesle. Şantaj yaparak, rest çekerek.
Ne demişti sabık Papandreu hükümeti.
"Bize sunduğunuz çözümü ve paketi halkıma sorayım. Kabul ederse evet diyeyim."
Demokrasi bu değil mi?
AB ne dedi?
"Sorarsan yardımı yapmayız. Yunanistan'ı kurtarmayız."
Hani nerede demokrasi.
Tatile çıktı ama tatilini Yunan adalarında geçirmediği kesin.
AB niye böyle yaptı?
Yunan halkının "doğru" olanı "kabul etmeyeceğini" düşündüğü, hatta bundan emin olduğu için.
Demokrasiyi yücelten, Türkiye'yi "demokrat olmadığı" için yıllarca dışlayan ve hâlâ yeterince demokratik bulmadığı için dışlamaya devam eden Avrupa Birliği, Yunanistan'da halka güvenmedi.
Güvenmediği için de "Halka sormayın" dedi.
Hani nerede demokrasi. AB'yi AB yapan değerler bütünü nerede?
The Times'taki makale, Avrupa'nın içine girdiği durumu anlatırken şöyle diyordu: "Halk hep kendine daha fazla vaatte bulunanı seçmeyi tercih etti. Halk bu tercihte bulununca politikacılar hep daha fazlasını vaat ederek kazandı. Hep fazlası sonunda bizi batırdı."
Buradan şu sonucu çıkarmak mümkün mü?
"Demokrasi bizi batırdı."
Avrupa'nın bundan sonra tartışacağı açmaz bu.
Bakalım biz bunu nasıl tartışacağız.
Demokrasiyle mi?
Hiçbir olayı, unvanı ve yakıştırmayı "zamandan" soyutlayarak yapmanın mümkün olmadığını henüz akılları almıyor.
"Zamanın ruhu" diye bir kavramı bilmiyorlar.
İnşallah büyüyünce öğrenecekler. Biraz olsun akılları varsa.
Geçen hafta The Times'ta ilginç bir makale vardı.
İlginçti. Avrupa'da yaşanan krizi ve krizin AB değerleri üzerinde yarattığı etkiye ele alıyordu.
Avrupa Birliği diye yücelttiğimiz konseptin temelinde ne var derseniz, Türkiye'nin pek çok "yarı aydını" hiç kuşkusuz "demokrasi"diyecektir değil mi?
Peki demokrasinin en pür, en katıksız hali "referandum" değil midir?
O zaman sormak isterim size: Avrupa Birliği, Yunanistan'ın "AB Reçetesi" için referanduma gitmesine niye itiraz etti?
Hem de hep bir ağızdan, yüksek sesle. Şantaj yaparak, rest çekerek.
Ne demişti sabık Papandreu hükümeti.
"Bize sunduğunuz çözümü ve paketi halkıma sorayım. Kabul ederse evet diyeyim."
Demokrasi bu değil mi?
AB ne dedi?
"Sorarsan yardımı yapmayız. Yunanistan'ı kurtarmayız."
Hani nerede demokrasi.
Tatile çıktı ama tatilini Yunan adalarında geçirmediği kesin.
AB niye böyle yaptı?
Yunan halkının "doğru" olanı "kabul etmeyeceğini" düşündüğü, hatta bundan emin olduğu için.
Demokrasiyi yücelten, Türkiye'yi "demokrat olmadığı" için yıllarca dışlayan ve hâlâ yeterince demokratik bulmadığı için dışlamaya devam eden Avrupa Birliği, Yunanistan'da halka güvenmedi.
Güvenmediği için de "Halka sormayın" dedi.
Hani nerede demokrasi. AB'yi AB yapan değerler bütünü nerede?
The Times'taki makale, Avrupa'nın içine girdiği durumu anlatırken şöyle diyordu: "Halk hep kendine daha fazla vaatte bulunanı seçmeyi tercih etti. Halk bu tercihte bulununca politikacılar hep daha fazlasını vaat ederek kazandı. Hep fazlası sonunda bizi batırdı."
Buradan şu sonucu çıkarmak mümkün mü?
"Demokrasi bizi batırdı."
Avrupa'nın bundan sonra tartışacağı açmaz bu.
Bakalım biz bunu nasıl tartışacağız.
Demokrasiyle mi?
2
az bulutlu
Namaz Vakti
23 Kasım 2024
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |