24.03.2011, 02:00
AKLI SELİM OLMAK
Her seçim dönemi geldiğinde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarım. Hafızam devamlı olarak o yıllara takılır. Şiranlılar için meşhur olan 77 seçimlerine dönerim.1977 seçimlerinin neresi meşhurdur diye sorabilirsiniz. Bunu algılamak için o gün Şiran'da olmak, o havayı teneffüs etmek gerekirdi. Yıllardır ilçemizde efsane halinde anlatılan o hadiseler, sanırım şahsen siyasetle bu kadar alakadar olmamın altında yatan ana sebeplerden biridir. Şiran'ı anlamak halkı ve beklentileri üzerinde analiz yapabilmek için daima o günü hissetmek gerekir diye düşünürüm
Kısaca hatırlatalım. O gün Ana Muhalefet Partisi CHP Genel Başkanı olan Sayın Ecevit Şiran'da belediye binası önündeki meydana miting için gelmişti. Şiran'da bölgenin her tarafından gelen insanlarla birlikte müthiş bir hareketlilik vardı. Esasında provokasyon olacağı iki gün önceden ilçede yaşanan siyasi kavga ve gerilen ortamdan belli oluyordu. Esnaf olan babam tüm işyerlerinde AP bayraklarının astırıldığını kendisine de asacaksın dendiğini ama asmadığını söylemişti. Bu dahi yaşanan hadiselerin arkasında kimlerin olduğunu yeteri kadar izah ediyordu. İktidar gücüyle sanki bir meydan muhaberesinin hazırlıkları yapılıyordu. Uzun saçlı, kahverengi takım elbiselerle çarşıda dolaşan bir gurup vardı. Gençler bakın işte bunlar komünist!!! diyor, diğer çocuklar hep birlikte "Komünistler Moskova'ya" diye tempo tutuyorduk.
Asayiş jandarma marifetiyle sağlanmakta, miting alanına girenlerin tekrar dışarı çıkmasına da müsade edilmemekteydi. Kadınlar, pazar yerinin girişindeki eski sanayi dükkanlarının karşısında jandarma kontrol noktasının hemen dışında öbeklenmiş alaca çarşaflar içerisinde sessizce bekleşiyor, birazdan kopacak gürültüyü tahmin etmeye çalışıyorlardı. Ecevit Mercedes 302 seçim otobüsüyle bir coşkuyla meydana girdi. Hemen otobüsün üzerine çıkan Ecevit veciz türkçesiyle Aziz Şiranlılar diye selamlama konuşmasına başlamıştı ki bir anda ortalık silah sesleriyle yıkılmaya başladı. Bir tarafta kavga diğer tarafta taşlar, silah sesleri, jandarma müdahalesi... Bir boğuşmadır başlamıştı. Bizde pazar yerinden yukarı çıkan caddenin başında şu an Tedaş binası olan yerde; yoldan takriben iki metre kadar yüksek olan tarladaki dar virajdan dönen bütün taksi ve minibüsleri taşlamaya başlamıştık.
Bazen toplumsal cinnetten bahsedildiğinde insanlar nasıl bir şey olduğunu düşünürler. Oysa kitlesel hadiseler gerçekten de en tehlikeli ortamlardır. Şimdi geri dönüp baktığımda o gün Şiran'da ölü olmamasını çok büyük bir şans olarak görüyorum. O kadar kavga ,insana kasteden ateşli silahlardan çıkan onca kurşun, tahrip edilen araçlar ve işyerleri. Gerçekten herkes ucuz atlatmıştı...
77 den biraz bahsettik. İsterseniz şimdi o hadiseden 21 yıl sonrasına da bakalım. Sene 1998 Erzincan'da bir banka şubesi; idarecinin odasında otururken şık giyimli birazda yaşlı bir beyefendi geldi .Selam faslından sonra nerelisiniz? Diye sordu. Şiran’dan geldiğimizi söyleyince şöyle bir daldı ağır ağır "Şiranlılar, 77 seçimlerinde acenta bir arabayla Şiran’a geldim. Arabamı kırdınız"dedi. Dayanamadım. "Ağabey eğer pazar yerinden yukarı doğru çıktıysanız emin olun ki aracınızı ben taşlamışımdır. Çünkü oradan geçen tüm araçları taşlamıştık hakkınızı helal ediniz "dediğimde kahkahalarla gülmüştük. Ama orada da içimde kalan ukteyide paylaşmayı ihmal etmemiştim. Yapılan şey çok yanlıştı. Her şeyden önce ilçeye gelen eski bir başbakandı. Üstelik ortamı gerenler kim ne derse desin Şiranlılardı. Şimdi geriye doğru baktığımda aslında biz Sayın Ecevit’i değil, o gün Şiran’da yaşayan ve CHP ye oy veren tüm Şiranlıları da rencide etmiştik. Zira o yıllarda köylerimiz şimdikinden çok daha kalabalık ve genel seçmen profili CHP' liydi. Bu kötü hadise; Şiranlıları birbirinden iyice koparan bir sürecinde bence asıl başlangıcıydı...
Bu olayları neden anlattım? Önümüzde bir seçim kampanyası var. Partiler ülkenin geleceğinde daha fazla söz sahibi olmak için yarışacaklar. Özellikle son referandumda müşahede ettiğim bir hususu paylaşmak istiyorum. Mevcut iktidar kavgacı bir üslupla politika yapmayı marifet sayıyor. Bu hem yanlış hemde son derece tehlikeli bir tarzdır. Ramazan Bayramı Sabahı İstanbul’da camiden çıktıktan sonra eline mikrofonu alan Sayın Başbakan, bayram sabahı kahvaltı halindeki bir millete muhalefeti nasıl yuhalattırdığını göstemiştir. Merak edenler Başbakan'ın Sultanbeyli'de bayram namazı sonrası yaptığı konuşmayı izleyebilirler. Milletin birlik ve beraberliğine en hassas olması gereken yürütme organının başının siyasi ikbal için böyle bir tarzla politika yapmaya hakkı yoktur. Mutedil olmak, öncelikle mülkün üstündeki insanların görevidir.
Diğer bir husus ise milletvekili olacaklarla alakalıdır. Gümüşhane’de milletvekilliği yapabilecek insanlar son derece kaliteli, insani değerlerle donanımlı, bölgeyi, insanları tanıyan, manevi iklim teneffüs etmiş fertlerden seçilmelidir. Sürekli göç veren bir ilde vekillik yapabilecek insanlar; öncelikle cesur olmalı şahsi iş takip etmek isteyecek insanlara asla prim vermemeli beytülmal ve kamu yararını, münferit faydalara tercih edebilmelidir. Vizyonları hizmet, hak ve adalet üzerine inşa edilen insanlar vekaleti üstlenmelidir. Bölgecilik hastalığına müptela olan vekil adaylarına prim verilmemelidir.
Üzülerek görmekteyim ki, aday olacak arkadaşlar arkalarına iktidar gücünü yada para gücünü almadan, medeni cesaretle, yukarıda bahsettiğim erdemlerine inanarak ve güvenerek aday olmamaktadır. Aslında bir bakıma da haklı olabilirler. Zira bölgede siyaset artık ancak güçle yapılacak bir sosyal görev olarak algılanmaktadır. Milletimiz haklıdan değil güçlüden yana tavır almaktadır. Bu haliyle de seçilen milletvekillerimiz doğal olarak düşük profilli ve kendisini vekilliğe taşıyan odaklara da bağımlı kalmaktadır.
Tarih sadece acı tatlı hatıralarıyla anılan bir zaman dilimi değil, muhakeme edilerek yapılan hatalardan ders çıkarılan büyük bir ilim dalıdır. Türk siyasetinin yetiştirdiği ender şahsiyetlerden biri seçimleri beş yılda bir atılan tek kurşuna benzetirdi." Hedefi onikiden tutturdunuz ne ala yoksa beş yıl daha tek bir mermi bekler durursunuz" derdi. Türkiyenin ve dünyanın çok kritik bir eşikten geçtiği günümüzde herkes üzerinde daha fazla sorumluluk hissetmelidir. Geçmişin doğrularıyla övünebiliriz, ama yanlışlarımızla da aynı ölçüde yüzleşmek kaydıyla.
2
az bulutlu
Namaz Vakti
23 Kasım 2024
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |
Ben şahsen insanların birbirinden farklı olmadıklarını unutmamaları gerektiğini düşünüyorum. Özde herkes düzgün yaşamak istiyor. Diğer ayrımların hepsi uydurma... Teşekkür ederim.