Kutuplaşan Türkiye

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması, toplumda büyük bir yankı uyandırdı. Kimi kesimler bu kararın siyasi olduğunu ve yanlış alındığını düşünürken, kimileri de bu durumu memnuniyetle karşılıyor. Ben bu yazıda olayın siyasi boyutundan ziyade, toplumda oluşan kutuplaşma üzerine odaklanacağım.

Ancak fikrimi merak edenler için belirtmek isterim ki, ben bu kararın yanlış olduğuna inanıyorum. İstanbul'da rekor bir oyla seçilen Ekrem İmamoğlu'nun şafak operasyonuyla gözaltına alınmasını doğru bulmuyorum.

Bu olayın sadece siyasetle sınırlı olmadığını ve Türkiye ekonomisine de büyük zarar vereceğini görmek gerekiyor. Son günlerde borsa işlem görmüyor, yurt dışından yatırım gelmiyor. Hukukun olmadığı bir ülkede hangi yatırımcı güvenle yatırım yapabilir? İmamoğlu'nun tutuklanmasına sevinenlere seslenmek istiyorum: Bugün belki mutlusunuz, ama yarın çaydan simide, köprü geçiş ücretinden benzine kadar her şeye gelen zamlarla bu kararın ekonomik etkisini hissedeceksiniz.

Bir soru sormak istiyorum ve lütfen kendinize samimi olun: Türkiye'de adalet var mı? Adaletsiz alınan kararların sayısını hepimiz biliyoruz, ancak burada bunları tek tek sıralayarak vaktinizi almak istemiyorum.

Toplum adeta ikiye bölünmüş durumda. Karşıt görüşte olanlar birbirlerine tahammül edemiyor. Bir taraf diğerine "terörist", diğer taraf ise "hırsız" diyor. Eğer bu olaylara partizan bir bakış açısıyla yaklaşırsak, çok sevdiğimiz ülkemiz Türkiye'yi ileriye taşıyamayız.

Türkiye'nin asıl meselelerine odaklanmamız gerekiyor: İşsizlik, mülteci sorunu, ekonomik kriz... Bu ülkenin gençleri hayal bile kuramıyor. Bunun sebebi, mevcut siyasi partilerin birbirleriyle sürekli savaş halinde olması ve halkın sorunlarını ikinci plana atmasıdır. Oysa siyasetçilerin temel görevi halkın sorunlarına çözüm bulmaktır.

Artık kutuplaşmayı bırakıp, gerçek problemlerimizi tartışmalıyız. Ancak böyle bir yaklaşımla, Türkiye'yi daha iyi bir geleceğe taşıyabiliriz.