05.04.2012, 22:21
KÖTÜ ADAMLAR (a)
Bazen derinde bir of çeker ve arkasından;
- Ya şu cennet gibi memlekette hiç mi dürüst adam yok? Hiç mi adam gibi adam yok?
Deriz içten, içten.
Aslında kötü adamların sayısı hep azınlıktır da. Ama kötü olduklarından her zaman çoğunluk gibi gözükürler. Çünkü kötülüğün ve namussuzluğun bir sınırı yoktur. İnsanların konumları, durumları onları hiç mi hiç ilgilendirmez. Verdikleri kötülük hizmetlerinin bir sınırı ve sonu olmadığı için de, ortalıkta adeta kum gibi kaynıyorlarmış gibi bir görüntü verirler.
Olayları maniple ederek zihinleri iğfal etmekten haz duyarlar. Bireye ve kurumlarımıza karşı olan saygınlıklarımızı yerle yeksan edip hasiyeti ayaklar altına alarak ve tamamen kendilerine, menfaatlerine uygun sosyal malzeme olarak algılama heveskârlığı içinde hareket ederler. Sosyal duyarlılık gibi bir kavramdan yoksun, ahlaki değerlerden ve etik olabilmekten bi haberdirler. Ancak gözlerine çarpan, kulaklarına gelen her güzelliğin başına hemen çöreklenebilme hususunda üstlerine yoktur. Hemen tezgâhı kurar ve başına otururlar. Sanki meydana gelen güzellik onların eseriymiş gibi (olmayan) bir misyon görüntüsü verebilme uğruna her türlü kepazeliği sergileyebilir, bu kötü adamlar.
Çünkü ülkemizin geldiği bu noktada artık sistemli ve liyakate dayalı çalışanlara değil de iyi tezgâh kurup, tezgâhtarlığı iyi yapanlar, yani kötü adamlar tasvip ediliyor ve değer veriliyor. Hal böyle olunca da söylenebilecek bir sözde olmuyor haliyle. Bu vicdani deformasyondan biran önce kurtulmak gerek. Yoksa hayra alamet olmayan günlerin gelişine engel olabilmemiz mümkün olmayabilir. (Allah c.c. korusun.)
HEM KEL HEM FODUL (LAR)
Aslında bu anlamda toplum olarak kendimizi sorgulamak ve vicdan muhasebesine tabi tutamıyoruz.
Vicdan, bireyin durumuna ve toplumun yapısına göre anlamlar kazanır ve yüklenir. Vicdan, bireyin içinde bulunduğu, beraberce yaşamını idame ettiği topluma, mensubiyet bilinciyle gösterdiği sadakatin sonucunda ortaya koyduğu davranış ve eylemleri hakkında bir yargıya varabilme duygusudur.
Bireyin toplum meseleleri ile ilgilenmesi ve meselelere çözüm getirebilmesine paralel olarak içinde yaşanılan sistemin selameti, sosyal ve ekonomik dayanışmanın sağlanması, adalet düşüncesinin geliştirilmesi, yönündeki hareket ve eylemler bir vicdan sorgulaması sonucu ortaya çıkan olgulardır.
Vicdani duygu, ferdin tüm menfaatlerini ve nefsini feda ederek içinde bulunduğu toplumun varlığını koruma ve savunmaya kadar geniş bir platform üzerinde özveriyle hareket etme eylemlerini içine alır.
Vicdan insanın sadakat, güven, paylaşım, dayanışma ve ihtiyaçların karşılanmasında, gerçekleşmesinde, yaygınlaşmasında ve vefalı olabilmenin göstergesi olması açısından da en önemli faktördür. Ayrıca insanın çevresi ile olan ilişkilerinin güçlenmesini, bir ve beraber olma duygusunu geliştirir.
Toplumların da, duyguları, bilinçleri ve bilinçaltı ları vardır.
Yakın zamanda gördüğümüz Şiran Askerlik Şubesinin kapatılması örneğinde olduğu gibi. Toplum duyguları, toplu eylem şeklinde ortaya konmuş olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla bu gibi eylemler genellikle önemli olaylar neticesinde gelişir ve ortaya çıkar. Yani ferdi vicdan, toplum vicdanı şeklinde tezahür eder ve toplumun varlığını, maddi manevi değerlerini korumak ve savunmak amaçlı yapılan hareket ve eylemler üzerinden bir yargıya varma duygusuna dönüşür.
Şiran Askerlik Şubesinin kapatılma meselesinde, toplum vicdanı haline dönüşerek ortaya konan tüm çabaları takdirle karşılıyor ve onur duyuyorum. Bu konuda gösterilen hassasiyetten dolayı tüm hemşerilerimi canı gönülden kutluyorum.
Şiran bu anlamda her zaman çok farklı olmuştur. Gereken tepkinin olabileceğini düşünmekle birlikte, eşeğini kaybedip sonradan bulduğunda sevinmiş olma konumuna düşürülmekten de son derece üzgün olduğumu da belirtmeden geçemeyeceğim. Maalesef… Tabi bu bir yana birde “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali gibi bu olayda hiç kabahatleri yokmuş gibi yapılan eylemin güzel sonuçlanmasından dolayı siyasi rant hesabı yapanları da ayrıca kınıyorum.
“Hem Kel Hem Fodul Olmak” bu olsa gerek.
Bir toplum hareketinin ortaya koyduğu eylemin neticesinde kazanılan güzel sonucun üzerine oturmak gibi bir davranış göstermek sanırım en hafif tabiriyle etik değildir demek sanırım abes olmasa gerek.
Neden etik değildir?
Çünkü bu yönlendirmeyi yapmak zaten sizin asli göreviniz olduğu gibi birde iktidar sizsiniz.
Aslını soracak olursanız, bu meselenin bu duruma gelmeden çözülmesi yani gündeme gelmemesi gerekirdi.
Ama siz ne yaptınız?
Siyaseten rant sağlayabilmenin heveskârlığında oldunuz.
Bunun yerine toplumun öncülüğüne soyunmuş olmanın bilinciyle hareket ederek ortaya konan ortak eylemin başarılı olmasıyla oluşan sevincin paylaşımında gösterilecek hassasiyet sizi toplum huzurunda zaten itibarlı bir konuma taşıyacaktı. Ancak vatandaşa önce kaybettirip sonra aa bakın, ben buldum diyerek sevindirebilme oyununuz maalesef tutmamıştır.
Dolayısıyla bu olay, ta en baştan yani kamuoyu duymadan çözülebilmiş olsaydı veya iktidarda olmamış olsaydınız yapılan bu eylemin güzel sonucu başarı hanenizde olacağı da kesindi.
Son olarak, hiçbir sivil toplum kuruluşumuzun bu eylemde yer almadığını görmek ise bizi ziyadesiyle üzmüştür. Bunun içine Şiran’daki tüm siyasi partilerin temsilcileri dâhildir. Umarım ben yanılıyorumdur.
- Ya şu cennet gibi memlekette hiç mi dürüst adam yok? Hiç mi adam gibi adam yok?
Deriz içten, içten.
Aslında kötü adamların sayısı hep azınlıktır da. Ama kötü olduklarından her zaman çoğunluk gibi gözükürler. Çünkü kötülüğün ve namussuzluğun bir sınırı yoktur. İnsanların konumları, durumları onları hiç mi hiç ilgilendirmez. Verdikleri kötülük hizmetlerinin bir sınırı ve sonu olmadığı için de, ortalıkta adeta kum gibi kaynıyorlarmış gibi bir görüntü verirler.
Olayları maniple ederek zihinleri iğfal etmekten haz duyarlar. Bireye ve kurumlarımıza karşı olan saygınlıklarımızı yerle yeksan edip hasiyeti ayaklar altına alarak ve tamamen kendilerine, menfaatlerine uygun sosyal malzeme olarak algılama heveskârlığı içinde hareket ederler. Sosyal duyarlılık gibi bir kavramdan yoksun, ahlaki değerlerden ve etik olabilmekten bi haberdirler. Ancak gözlerine çarpan, kulaklarına gelen her güzelliğin başına hemen çöreklenebilme hususunda üstlerine yoktur. Hemen tezgâhı kurar ve başına otururlar. Sanki meydana gelen güzellik onların eseriymiş gibi (olmayan) bir misyon görüntüsü verebilme uğruna her türlü kepazeliği sergileyebilir, bu kötü adamlar.
Çünkü ülkemizin geldiği bu noktada artık sistemli ve liyakate dayalı çalışanlara değil de iyi tezgâh kurup, tezgâhtarlığı iyi yapanlar, yani kötü adamlar tasvip ediliyor ve değer veriliyor. Hal böyle olunca da söylenebilecek bir sözde olmuyor haliyle. Bu vicdani deformasyondan biran önce kurtulmak gerek. Yoksa hayra alamet olmayan günlerin gelişine engel olabilmemiz mümkün olmayabilir. (Allah c.c. korusun.)
HEM KEL HEM FODUL (LAR)
Aslında bu anlamda toplum olarak kendimizi sorgulamak ve vicdan muhasebesine tabi tutamıyoruz.
Vicdan, bireyin durumuna ve toplumun yapısına göre anlamlar kazanır ve yüklenir. Vicdan, bireyin içinde bulunduğu, beraberce yaşamını idame ettiği topluma, mensubiyet bilinciyle gösterdiği sadakatin sonucunda ortaya koyduğu davranış ve eylemleri hakkında bir yargıya varabilme duygusudur.
Bireyin toplum meseleleri ile ilgilenmesi ve meselelere çözüm getirebilmesine paralel olarak içinde yaşanılan sistemin selameti, sosyal ve ekonomik dayanışmanın sağlanması, adalet düşüncesinin geliştirilmesi, yönündeki hareket ve eylemler bir vicdan sorgulaması sonucu ortaya çıkan olgulardır.
Vicdani duygu, ferdin tüm menfaatlerini ve nefsini feda ederek içinde bulunduğu toplumun varlığını koruma ve savunmaya kadar geniş bir platform üzerinde özveriyle hareket etme eylemlerini içine alır.
Vicdan insanın sadakat, güven, paylaşım, dayanışma ve ihtiyaçların karşılanmasında, gerçekleşmesinde, yaygınlaşmasında ve vefalı olabilmenin göstergesi olması açısından da en önemli faktördür. Ayrıca insanın çevresi ile olan ilişkilerinin güçlenmesini, bir ve beraber olma duygusunu geliştirir.
Toplumların da, duyguları, bilinçleri ve bilinçaltı ları vardır.
Yakın zamanda gördüğümüz Şiran Askerlik Şubesinin kapatılması örneğinde olduğu gibi. Toplum duyguları, toplu eylem şeklinde ortaya konmuş olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla bu gibi eylemler genellikle önemli olaylar neticesinde gelişir ve ortaya çıkar. Yani ferdi vicdan, toplum vicdanı şeklinde tezahür eder ve toplumun varlığını, maddi manevi değerlerini korumak ve savunmak amaçlı yapılan hareket ve eylemler üzerinden bir yargıya varma duygusuna dönüşür.
Şiran Askerlik Şubesinin kapatılma meselesinde, toplum vicdanı haline dönüşerek ortaya konan tüm çabaları takdirle karşılıyor ve onur duyuyorum. Bu konuda gösterilen hassasiyetten dolayı tüm hemşerilerimi canı gönülden kutluyorum.
Şiran bu anlamda her zaman çok farklı olmuştur. Gereken tepkinin olabileceğini düşünmekle birlikte, eşeğini kaybedip sonradan bulduğunda sevinmiş olma konumuna düşürülmekten de son derece üzgün olduğumu da belirtmeden geçemeyeceğim. Maalesef… Tabi bu bir yana birde “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali gibi bu olayda hiç kabahatleri yokmuş gibi yapılan eylemin güzel sonuçlanmasından dolayı siyasi rant hesabı yapanları da ayrıca kınıyorum.
“Hem Kel Hem Fodul Olmak” bu olsa gerek.
Bir toplum hareketinin ortaya koyduğu eylemin neticesinde kazanılan güzel sonucun üzerine oturmak gibi bir davranış göstermek sanırım en hafif tabiriyle etik değildir demek sanırım abes olmasa gerek.
Neden etik değildir?
Çünkü bu yönlendirmeyi yapmak zaten sizin asli göreviniz olduğu gibi birde iktidar sizsiniz.
Aslını soracak olursanız, bu meselenin bu duruma gelmeden çözülmesi yani gündeme gelmemesi gerekirdi.
Ama siz ne yaptınız?
Siyaseten rant sağlayabilmenin heveskârlığında oldunuz.
Bunun yerine toplumun öncülüğüne soyunmuş olmanın bilinciyle hareket ederek ortaya konan ortak eylemin başarılı olmasıyla oluşan sevincin paylaşımında gösterilecek hassasiyet sizi toplum huzurunda zaten itibarlı bir konuma taşıyacaktı. Ancak vatandaşa önce kaybettirip sonra aa bakın, ben buldum diyerek sevindirebilme oyununuz maalesef tutmamıştır.
Dolayısıyla bu olay, ta en baştan yani kamuoyu duymadan çözülebilmiş olsaydı veya iktidarda olmamış olsaydınız yapılan bu eylemin güzel sonucu başarı hanenizde olacağı da kesindi.
Son olarak, hiçbir sivil toplum kuruluşumuzun bu eylemde yer almadığını görmek ise bizi ziyadesiyle üzmüştür. Bunun içine Şiran’daki tüm siyasi partilerin temsilcileri dâhildir. Umarım ben yanılıyorumdur.
2
az bulutlu
Namaz Vakti
23 Kasım 2024
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |