30.11.-0001, 00:00
KELKİT VEKİLSİZ KALABİLİR!
Hiç unutmuyorum, yıllar önce yazdığım bir yazımda şehirlerin de insanlar gibi doğup büyüyüp geliştiklerinden bahsetmiş, insan-şehir arasındaki ilişkiyi İbni Haldun üzerinden, onun tezleriyle anlatmıştım.
Kelkit veya Gümüşhane üzerine ne zaman bir yazı yazmaya kalksam hep bu ilişki gelir aklıma ve şöyle derim:
Şehir insanın özüdür, şehri tahlil etmek istiyorsanız önce insandan yola çıkmalısınız.
Ben de lise yıllarıyla birlikte insanlarımız üzerinde yaptığım çıraklık denemelerimi artık ustalaşan bir derinlikle Kelkit’le sürdürüyorum. Yıllar önce “Geçmişte ve Günümüzde Kelkit” isimli hazırladığım kitabımla Kelkit’i çok iyi tanıdığıma dair beratımı aldım ve Kelkit hakkındaki bütün değerlendirmelerimi zamanının genel kabulüne bıraktım.
Yani şimdilerde herkesin gittiği yoldan biz yollar önce geldik.
Ve bu vesileyle bir kez daha ifade etmek isterim ki, Kelkit bizim için insan faktörünün olası bütün çirkinliklerinin çok çok ötesinde hiç kimselerin tahayyül bile edemeyeceği bir büyük düşüncenin adıdır. Bu sevgi memleket sevgisi olarak içimizin saklı bir yerinde daima taze duracaktır. İnsana ait değerlendirmelerimiz bu sevgiyi asla etkilemeyecek ve bu sevgiyle ebedi istirahatgahımıza uzanacağız.
Dolayısıyla Kelkit’e kimin ne yaptığı yürek çapımızın görüş alanındadır. Bizler değerlendirmelerimizi ve uyarılarımızı yapar, memleketin minnet duyduğu insanlarla memlekete mihnet olmuş insanları deşifre eder, zamanın geniş ve genel kabulüne bırakırız.
İnsanın aklı ve irfanıyla gelişen ve güzelleşmek isteyen şehirler bu minvalde yapılan değerlendirmelerden istifade ederek geleceğe bir yön bulmaya çalışırlar, edemeyenlerse yanlışa banmış olmanın çaresizliği içinde insana ömür törpüsü olur, yitmiş kaybolmuş hayatların gölgesinde vicdan azabıyla yaşarlar.
İnsanlarına gelecek hayalleri kurdurmayan şehirlerde yaşayanlar iyi bilirler, yıllar sinsi bir yalnızlık hissi içinde akar akar gider, dağlar aşılamaz; ne büyür ve kısalır, hep aynı suretlere sinen bıkkınlık hep aynı kısırdöngüler içinde gelir, küçük hesaplarla büyük insan olmanın sancısı çekilir.
Biz isteriz ki Kelkit, üzerinde yaşayan bütün Kelkitlilere hayaller kurdursun, onlara bu ayrıcalıklı iştiyakı aşılasın.
Böyle bir Kelkit’e ulaşmak için pek tabi ki memleketi sürükleyecek olan insan faktörü çok önemlidir. Çünkü memleketler kendilerini yönetecek olan insanlarının tercihleriyle küçülür veya büyür!
TEK KİŞİ DEĞİŞİR, BÜTÜN MEMLEKET DEĞİŞİR!
Bizler yıllardır o tek kişiyi arıyoruz!
Kelkitliler iki kere doğru insanı bulmak hususunda umutlandı ama ilahi takdir-daha çok seviyor olacak ki- izin vermedi:
Merhum Adnan Aktaş ve merhum Metin Tokdemir’in Kelkitlileri temsil etmek istemelerinde taşıdıkları nurlu potansiyel ulu yaratıcının katında karşılığını umuyoruz ki almıştır.
Her iki isim de farklı ideolojilerden gelerek ahlakta birleşmiş olmanın güzelliğini bütün Kelkitlilere göstermiştir.
Bu iki isimden sonra maya tutmadı zaten!
Deneyerek ve yanıla yanıla bugünlere geldik.
Yeni bir denemenin daha arefesinde bulunuyoruz.
Şu ana kadar ki görünen tabloya bakarsak: Seçilenlerin bir kısmı ilahlaştı, insan olmanın faziletli yanları unutuldu, koltuk insanları değiştirdi. Bir kısmı belki iyi niyetliydi ama güçleri yetmedi, memleketi dönüştürecek kararlar alamadı, insanları peşlerinden sürükleyemedi. Ama en azından iyi niyet asgari bir müşterek olarak hemşehrilerimizin kalplerinde karşılığını buldu, haklarında en ufak bir şüphe ve leke dillendirilmedi. Baktılar ki yapamıyorlar, kirlenmeden sessiz sedasız çekilmesini bildiler. Güçleri oranında taş üzerine taş koydularsa da kendilerinden sonra tek bir cümle bize miras kaldı: “Allah razı olsun!”
Ama içtenlikle itiraf etmek isterim ki daha çok siyasetin ayak oyunlarında kompetan olarak kendini geliştirmiş insanlar seçildi. Herkesin herkesi kandırdığı günlerden bu yana doğru süzüle süzüle geldik. İnsanlarımız hep yanılgıları oranında pişman oldu! Toprak, bütün bu kandırmacayı sessizce izledi, sonuçta Allah dağına bakıp karını verdi!
Şimdi bütün güzel düşüncelerin eşliğinde insana kader biçen doğruluk ülkesinin perileri yine bir dağ yüksekliği karşısında kar tespiti yapmaya hazırlanıyorlar.
7 Haziran’da yapılacak olan seçimlerle birlikte memleket yine bir karar verecek!
7 Haziran seçimlerinin sonucunu büyük oranda Kelkit belirleyecek gibi gözüküyor!
Denilebilir ki zaten her zaman öyle olmamış mıdır, doğrudur, olmuştur; fakat ilk kez bu denli hassas dengeler üzerinde Kelkitli tercihini yapacak.
Görünen o ki Kemalettin Aydın’ın yeri sağlam. Gittiği yerlerde kemençe şow yapıyor!
Kelkitliler Feramus Üstün mü, yoksa Mustafa Canlı mı diyecek?
Mustafa Canlı seçilirse Kelkit vekilsiz kalacak.
Feramus Üstün seçilirse ilk döneminden aldığı güçle ve hataları ve sevaplarıyla memleketi yaşanabilir bir memleket yapmaya çalışacak.
Peki, nedir o hassas dengeler?
Evvela şunu görmek lazımdır: Kelkitliler AKP’nin bütün kazandığı seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında besledikleri özgüveni şu ana kadar sandığa fazlasıyla yansıtmış ve Gümüşhane’nin 2-0 olmasında kesinlikle inisiyatifi ellerinde tutmuşlardır.
Ama ilk kez bu seçimlerde düşüncelerimizin ışığında Kelkitlilerin duruşu ve eğilimleriyle durum 1-1 olma seyrine girmiştir.
Böyle olunca da Kelkit’in vekilsiz kalma durumu belirmiştir!
Kelkit vekil çıkarsa da, vekilsiz kalsa da kendi yönünü bulup taşıdığı potansiyeli siyasi cenaha aksettirerek ilerlemesini bilen Türkiye’deki sayılı ilçeden biridir. Sorun vekil çıkarıp çıkarmamak değil, sorun merkezi yatırımlardan hakkına düşeni alarak iyi bir planlamayla yerel dirilişi şaha kardıracak projeler geliştirip hayata geçirebilecek bir donanımda birisinin seçilip seçilmemesi sorunudur. Kelkit’in son 30-35 yılını dikkatle takip etmiş bir Kelkitli olarak içimdeki sızının adı, vekil çıkarmamıza rağmen vekilsiz kaldığımız dönemlerde saklıdır.
Feramus Üstün bu açıdan bizim bütün umutlarımızı şahsında toplamış bir isimdi.
Aslında bu seçimlerde ben Feramus Üstün’ü listenin birinci sırasında bekliyordum. Yaptığı çalışmalarla da listenin birinci sırasını fazlasıyla hak ettiğine inanıyorum. Listenin ikinci sırasında olarak açıklanması bütün hesapları alt üst etmiştir! Çünkü bütün ikinci sıra adaylarının Kelkit’ten gösterilmesi demode olmuş bir seçim stratejisi olarak artık çökmüştür. (Rubil Gökdemir, Ernail Koç vs)
Bu kurnaz stratejiye göre ikinci sıra adaylarına gelen Kelkitli oyları, ancak ve ancak birinci sıra adayının yerini sağlamlaştıracaktır ki nihayetinde bakarsınız öyle olduğunu da göreceksiniz!
Şimdi de insan ister istemez şunu düşünüyor: Feramus Üstün’e verilecek Kelkitli oyları acaba ziyadesiyle yıpranmış bir aday olarak Kemalettin Aydın’ın yerinin sağlamlaştırılmasına yönelik bir siyasi manevra mıdır?
Temel Yılmaz’ın ve Feramüs Üstün’ün liste ikiden seçilmesi AKP’nin çok güçlü olduğu zamanlara denk gelmiştir. Esasında bakarsınız herkesin bildiği gibi köylerde -oy isteyen parti yetkililerinin de beyanlarıyla ortadadır- adayların kimler oldukları bile bilinmeden, sorulmadan oylar Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsına blok olarak gelmiştir. Gözüküyor ki artık tabanda çok ciddi bir rüzgâr olarak esen Recep Tayyip Erdoğan faktörü yoktur, varsa da zayıflamıştır! Yani rüzgâr eskisi kadar kuvvetli esmemektedir!
Ayrıca Kelkit, çok büyük bir AKP teveccühüne rağmen, AKP’nin büyüklüğünü taşıyamayan ilçelerden birisidir. Başarıyı kendi şahsına endeksleyen insanların birden bire ortaya çıkıp şımarıkça tavırları dikkatlerden kaçmasa da parti yetkilileri buna göz yumarak hiç bir önlem almamıştır mesela! Kerameti kendinden menkul bu insanlarla AKP yol almaya çalışmış, bu zayıflığı göz kamaştıran gücü içinde kaybolup gitmiştir. Tahmin ederiz ki seçmen, oyu üzerinden bu kirli hesapları iyi gözlemler, kime nasıl had bildireceğini çok iyi bilir!
Kelkit, 2-0 olabilmesi için bir bütün olarak Sevgili Feramus’un ardında durabilecek midir?
Çok zor!
İyi biliyorum ki özellikle AKP içinde Feramus Üstün’e karşı derin geçmiş hesaplaşmalardan süzülüp gelmiş kin tutan insanlar var. Arkasını sıvazlayıp yüzüne karşı hoş laflar eden insanların varlığı bu düşüncemi iki kat daha da artırmaktadır. Siyaseti adam öğütme, adam satma olarak algılayan bu insanların değirmenine şeytan su taşımaktadır. Daha geçtiğimiz seçimlerde çok iyi biliyorum ki Feramus Üstün’e karşı çalışarak, kendilerine rakip olarak gördükleri Feramus Üstün’ü yemeye çalıştılar; fakat sonrasında kameralara karşı gülümseyerek “Aheste çek yürekleri mehtap uyanmasın!” pozları verdiler. Geçen seçimlerde yapamadıklarını bu seçimlerde yapacaklarına dair çok ciddi bir kaygı taşıyorum. Siyasetin ne yazık ki dini imanı olmuyor, kimin, nerde, neyi vuracağını kimse kestiremiyor!
Kelkit’te artık – genelin bir parçası olarak- toplumsal muhalefetin de güçlendiğini hesaba katmamız gerekir. AKP ilçe başkanı açılıştan açılışa gezerek ve memlekete hizmet etmenin çok çok ötesinde sosyal medyada keyfi bir takım paylaşımlar yaparak ve bizzat da bizim hayal kırıklığımızı üzerinde toplayarak başarısız olmuştur. Kelkit son gelen belediye başkanlarıyla en kıymetli zamanlarını heba etmiş bir bahtsız Anadolu kasabasıdır. Belediyecilikte cilalama teknikleri işbaşında, suni gündemlerle insanları oyalama taktikleri revaçtadır. Memlekete hizmet etmenin çıtası bu kadar düşürülmemeliydi! Kimse kırılıp gücenmesin ve hele hele süslü laflarla kimse kimseyi kandırmasın, AKP iktidarının Kelkit’e hizmetleri rutinin dışında bir seyir asla takip etmemiştir. Kelkit’te AKP belediyecilik hizmetlerinde çökmüştür. Bu durum 7 Haziran’a yansır mı, birlikte göreceğiz?
Şu gerçektir ki Kelkit, neyi hak etmişse onu almıştır! Kelkit’in tarımsal, ulaşım ve sanayi potansiyelini okşayacak hiçbir yatırımın gelmemesi, işsizlik ve yoksulluğu yine gündemin birinci sırasında tutmuştur. Geçen gün Sevgili Feramus’un Kelkit’in bir köyünde gençlerle çekilmiş resimlerine baktım; gençlerin yüzünden gelecekten kaygı, yoksulluk, işsizlik akmaktaydı, içim parçalandı!
Artık Gümüşhane’de ve de Kelkit te toplumsal muhalefetin de güçlendiğini hesaba katmamız gerekiyor; çünkü artık ayak sesleri duyulan çok güçlü bir aday olarak karşıdaki aday, sıradan bir aday değil, Mustafa Canlı’dır.
Mustafa Canlı’nın Kelkit’in en ücra köşesinde ayak izleri vardır. Türkiye’nin bir ucunda düğünde bar tutarken, aynı gün Türkiye’nin bir diğer ucunda insanlarımızın yasını paylaşarak cenazenin altına girmesi onu kat kat büyütmüştür. Bu duyguların Kelkitlisi Gümüşhanelisi olamaz! Doğru tekdir ve bütün yanlışları yener! Gümüşhane Belediyesini bu duyarlılıkla yönetmesi tabanını güçlendirmiş, insana yatkın anlayışıyla dikkatleri üzerine çekmiştir.
Sonuçta beklentimiz bir insanın bütün bir memleketi değiştirmesidir. Bu insanın alacağı kararlarla ve girişimci siyaset anlayışıyla memleket mutluluk içinde, dertsiz tasasız yaşanabilir bir memleket olmalıdır. Hani cahit Sıtkı ne güzel söylüyor:
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Tek şikâyetin ölümden olduğu bir Kelkit, bir Gümüşhane hayal midir?
Kelkit’e ve Gümüşhane’ye kim layıksa biz onu Cenabı Haktan dileriz.
BİZ VEKİL SEÇELİM DERKEN ASLINDA KENDİMİZİ SEÇECEĞİZ! ÇÜNKÜ BİZ NEYSEK SEÇTİĞİMİZ İNSAN DA BİZDEN BİR PARÇA OLACAKTIR. BEKLENTİMİZ BİZİ TAMAMLAYAN BİR PARÇA OLSUN.
Bir parçanın eksik kalması ruha sirayet ederse korkarım ki bu durum memleketlerin hayatından çalınmış hayatlar olarak bize döner.
Şimdilerde bütün güzel düşüncelerin eşliğinde insana kader biçen doğruluk ülkesinin perileri yine bir dağ yüksekliği karşısında kar tespiti yapmaya hazırlanıyorlar.
Mustafa Canlı mı?
Feramus Üstün mü?
Bize göre her ikisi de vekilliği hak ediyor. Bizim bütün serzenişimiz AKP’in liste bir adayınadır. Siyaset böyle bir şey işte, görünenin ardında görünmeyeni seçtirmek istemek, siyasetin kurnazca dizayn ettiği her türlü ihtimal oyununun dâhilindedir.
Hayırlısı
2
az bulutlu
Namaz Vakti
03 Aralık 2024
İmsak | 05:51 | ||
Güneş | 07:21 | ||
Öğle | 12:17 | ||
İkindi | 14:41 | ||
Akşam | 17:03 | ||
Yatsı | 18:27 |