banner333

banner309

23.12.2012, 20:01

KELKİT, SU VE SEÇİLMİŞLİK ÜZERİNE

   İster istemez – çünkü bakıyorum hemen hemen herkes bu meselelere kilitlendi- zihnimin bir beş dakikasını bu günlerde gündemde olan konulara ayırdım.
 
         Kelkit Fakülte istiyormuş!
 
 Pek tabi ki isteyecektir de.
 
Bu haberde yadırganacak bir şey yok.
 
Haberi gıpta ile okudum.
 
İsteyen kim?
 
Haberin detaylarına baktığımızda bu talebi dillendirenin ilçe milli eğitim müdürü olduğunu anlıyoruz.
 
Kelkit’ten yükselen bu sesin tek bir ses olarak çok cılız bir ses olduğu aşikârdır.
 
PEKİ, NEREDE KELKİT’İN SAHİPLERİ?
 
NEREDE BELEDİYE?
 
Yazıklar olsun.
 
Ben her zaman ifade etmeye çalışmışımdır, Kelkit’in meselesi imkân meselesi değil, insan meselesidir.
 
Kelkit’in acilen silkelenip kendisine gelerek önündeki insanları değiştirmesi gerekir. Bunu istemek katı bir tarafgirlik olarak değil, memleketini seven insanların bir feryadı olarak algılanmalıdır. Memleketimize bir çivi bile çakanın bizim başımızın üzerinde yeri vardır, lakin memleket meselelerini takip etmekte aciz kalarak memleketine ihanet edenler asla mükâfatlandırılmamalıdır.
 
Toplumsal mazhariyete matuf bu gibi konular ancak ve ancak istemesini bilen insanlarla olasıdır. Aksi bir durumda bu gibi cılız seslerle avunur, amaca giden yolda çok ama çok geç kalırız. Kelkit zaten son on yılını heba etmiştir, artık Kelkit’in daha fazla zaman kaybına bizce tahammülü bulunmamaktadır.
 
         Acilen birilerinin Kelkit’in menfaatlerine sahip çıkarak, Kelkit’i içine düştüğü bu kimsesizlik içinden çekip çıkarmaları gerekir.
 
         Belediye güya Kelkit’e sahip çıktığını göstermek için (aslında bu bile bir ezikliğin, bir başarısızlığın sonucudur ve delilidir) hazırladığı su afişleriyle, ikametgâhını Kelkit’e alanların su ücretlerinde indirime gideceğini duyuruyor.
 
Tamamen “dostlar alış verişte görsün” mantığıyla hazırlanmış bir afiş!
 
         Güler misin, ağlar mısın?
 
         Ama biz konu üzerinde ciddi ciddi düşündük.
 
          Konu belediyenin başarı ya da başarısızlığı gibi görünse arka planda değişik çağrışımlarla bizi rahatsız eden bir meseledir. Çok fazla detayına girmeyeceğim. Adrese dayalı nüfus tespitinde bir insanın Kelkit’e ikametgâhını aldırabilmesi için Kelkit’te yerleşik hayatta bulunması, yani daha açık bir beyanla Kelkit’te yaşaması gerekir. Akla zarar bir durum, Kelkit’te yaşayıp da başka yerlerde ikametgâhı görünen kaç kişi vardır ki belediye bu insanların peşine düşmüş ikametgâhlarını Kelkit’e aldırmalarını istemektedir?
 
Ben size söyleyeyim, yeni sistemle birlikte bu durumda olan hiç kimse yoktur. Öyle isteyen herkes ikametgâhını yaşadığı yerden başka bir yere keyfi olarak aldıramamaktadır. Kelkit’e günübirlik olarak gelip ticari ve bürokratik hizmetleri alarak yine akşam köylerine dönen, köylerinde yaşayan insanların ikametgâhlarını Kelkit’e aldırmaları mümkün değildir ki.
 
 Kelkit’te hiç kimsenin bunu bilmemesi olanaksızdır. Demek ki birileri bildikleri halde, dediğimiz gibi içi boş afiş ve kampanyalarla dostlar alış verişte görsün eğlencesi içinde insanlara memlekete sahip çıktıkları intibaını vererek onları uyutmaktadırlar.
 
         Bir okurumsa mail atmış ve su ile ilgili olarak hazırlanan afişte anlatım bozukluğu olduğunu belirtmiş. Afişte yer alan “Kelkit’e kaydol, hem Kelkit hem sen kazan!” ibaresi özne yüklem uyumsuzluğu taşıdığı için anlatım bakımından bozukmuş.
 
         Ben de okuyucuma cevaben “Artık imlası bozuk cümlelerle ilgilenmiyorum. Daha büyük bozukluklar peşindeyim!” diye yazdım!
 
         Konunun çok fazla detayına girmeyeceğimi ifade ettim.
 
Envai çeşit Kelkit tasavvurumun muhatabı asla belediye başkanı olamaz!
 
Biz buradan Kelkit’in duyarlı akıllarına sesleniyor, sel giden kum kalır arayışı içinde toprağa karşı borcumuzu ödemeye çalışıyoruz.
 
         Onun için meseleyi toplumun uyutulması veya sıradan bir anlatım bozukluğu diyerek geçiştiremeyiz.
        
         Zaman zaman ve de sıklıkla yazılarımızda toplumun önündeki insanların lafız, ruh, hal ve hareketleriyle ve tabi ki söz ve söylemleriyle, en ufağından en büyüğüne kadar o toplumda yaşayan insanlara bir örnek insan olarak görünmesi gerektiğini vurgulamaya çalışıyorum.
 
         Seçtiğimiz insanların elbetteki bizim gibi olmasını isteriz, biz neye benziyorsak, pek tabidir ki seçtiklerimiz de bize benzeyecektir! (Bu cümlede çok ciddi sosyolojik bir tahlile muhtaç bir konu gizli, girersek çıkamayız.)
 
         Bunun tersini de  düşünebiliriz, hepimizin seçtiğimiz insanlara özenmesi, ister istemez doğal bir tabiat konunu olarak karşımıza çıkar. Çünkü onların yaptıkları ve söyledikleri bizim etkilenebilirlik sınırlarımız içindedir. O açıdan, bir seçilmiş, bırakınız bir seçilmişi, bir sıradan insan bile toplum içinde ana avrat küfredemez; yalan söyleyemez…
 
         Seçilmiş insanlar bireysel ve kamusal özgürlüklerini ve tercihlerini kullanırken çok dikkat etmek zorundadırlar. Çünkü bireysel bir keyfiyet gibi gözüken bir mesele, binlerce insanın ruhunda ve dimağında farklı çağrışımlarla yerini alacaktır. O mesele eğer kötü ise kötü çağrışımlar ve iyiyse de iyi çağrışımlarla insanların laf ve davranışlarının ana yöneticisi olan kişilik ve  ruhlarında yankılanır durur.Bir dağ başındaki yapayalnız bir çobanın ne yaptığı ve ne  ettiğini hangimiz görebilir ve de duyabiliriz; ama seçtiğimiz bir insan, bizim hassasiyetlerimizle örüşmüş bir yapı üzerinde davranmak ve bize örnek olmak zorundadır. Bu, seçilmeden evvel seçmenle yapılmış bir gizli mukavele gibi kendiliğinden gelişen bir  durumdur; yazılı herhangi bir tarafı yoktur. Seçilmek isteyen şahıs, seçmenin bu gizli aktini yerine getirir ve ancak örnek insan silueti ve donanımıyla başarılı olur. Bunun tam tersini düşündüğümüzde, silinip giden seçilmişlerimizin isimlerini bile hatırlayamadım, emin olunuz ki!
 
         Gümüşhane’mizin bu konudaki talihsizliğini vurgulamadan geçemeyeceğim.  Oltan Bey’den sonra bizim hassasiyetlerimizi şahsında idealize etmiş,  baktığımız zaman yüzümüzde ve ruhumuzda imrenme boyutlarında  derin saygı ve sevgi tomurcukları açtırmış, etrafında toplumsal bir itibar yumağı oluşturmuş, sadece kendi siyasi arka bahçesinden değil, toplumun bütün kesimlerinden açık bir sinerji almış bir seçilmişimiz ne yazık ki olmamıştır, olamamıştır. Kimisi ihale yolsuzlukları iddialarıyla, kimisi yurt dışı bağlantılarıyla ve kimisi de şık olmayan evlilik kararlarıyla gündemde yer işgal etmişlerdir.
 
         Şimdilerde bütün dikkatler Sevgili vekilimiz Feramuz Üstün Beyefendi’nin üzerindedir.
 
         Kelkit’in menfaatlerinde başarılı olması için duacıyım.
 
         Şimdilerde bir melek arıyorum.
 
Bir yerlerde saklı, kirlenmemiş, bembeyaz bir melek...
 
         Etrafımdaki bunca insanın masum olduğunu, sadece kandırılmış olabileceğini kanıtlayacak bir melek…
 
Ve şu soruya yanıt verecek bir melek!
 
         Seçen insanlar olarak biz mi yanlış yapıyoruz, yoksa seçilen insanlarımız  mı seçildikten sonra yanlış yapıyorlar?
 
         Ne dersiniz?
 
 
Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 25 Kasım 2024
İmsak 05:44
Güneş 07:13
Öğle 12:14
İkindi 14:43
Akşam 17:05
Yatsı 18:29