26.08.2012, 22:14
İzzeti Baas'ın ve Baasçıların Yanında Aramak
"Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri veliler edinirler. İzzeti onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, izzet tümüyle Allah'a aittir." (Nisa 4/169)
Müslümanlar olarak her gün 5 vakit kıbleye yönelerek Âlemlerin Rabbi’ni tekbir etmekte, tek rabb ve ilah olarak O’nu tanıyacağımızı, O’ndan başka sığınak ve dayanak aramayacağımızı deklare ve taahhüt etmekteyiz. Ne var ki iş pratiğe gelince, Allah'tan başka nice dayanak ve sığınaklar edinildiğini görmek zor olmamaktadır.
"Yanlış izzet arayışı" konusunda kuyruğuna girilen daha birçok zillet kapısı saymak mümkün. Suriye'de yarım yüzyıla yakın bir süredir dikta yöntemleriyle hüküm süren laik tağuti Baas rejimi ve militarizm ve jakobenizm konusunda onunla aynı zihniyeti paylaşan "yerli Baasçılar"ın da "içimizden" bazılarınca "izzet kapısı" olarak görülmeye başlandığına tanık oluyoruz.
İran'ın ve dolayısıyla Lübnan Hizbullahı'nın, bir buçuk yıldır yaşanan bunca katliama ve insanlık suçlarına karşılık müttefiklik ilişkilerini sorgulamaktan imtina ettiği Suriye Baas rejimi, dünyadaki olaylara İran'ın penceresi dışında bakmayı başaramayan çevrelerce "direniş cephesi" argümanıyla sahiplenilmeye ve savunulmaya devam ediliyor.
İran'la siyasi ve askeri ittifakı üzerinden Baas rejimini sahiplenen ve işlediği bunca insanlık suçuna rağmen savunmaya devam eden çevrelerin, jakoben ve militarist yaklaşımlarından ötürü "Türkiye'nin Baasçıları" olarak nitelenebileyebileceğimiz Ergenekoncu çevrelerle de Suriye'de yaşananlar konusunda paralelliğe düştüklerini ve benzer söylemlerde buluştuklarını görmekteyiz.
İran'ın siyasi söylemlerine yakın duran çevrelerce yönetilmekte olan bazı yayın organlarında, Suriye Baas rejimini "anti emperyalizm" adına savunma konusunda "Türkiye'deki Baasçılar"a ait yazıları sahiplenip paylaştıklarını görmekteyiz. Aydınlık, Yeni Çağ, Yeni Mesaj gibi yayın organlarının yazarları yanında, Hüsnü Mahalli gibi Baas kalemşörlerinin ve Ümit Özdağ, Rıza Zelyut gibi "yerli baasçılar"ın yazılarını da okuyucularıyla paylaştıklarını görmekteyiz.
İşte "izzeti yanlış yerde aramak" böyle bir şey. İnsanı, hayatlarını Allah'ın dinine karşı savaşla geçiren, fırsat bulsalar Müslümanları bir kaşık suda boğmaktan geri durmayacak olan Aydınlıkçılarla da aynı safta buluşturur, diğer tarafta emperyalist NATO'cu şeflerin toplandığı otelin önünde Suriye muhalefeti adına silah dilenciliğine de soyundurur!
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah'ı denklem dışında bırakmak, güç ve zaferi O'nun hesabı ve yardımının dışında aramak, konjonktürel olarak mümkün olan ittifakları hiçbir ölçü ve sınır tanımayan katolik nikâhına dönüştürmek, zulmün ve zalimin ortağı kılar sizi, tüm İslamilik iddialarınızın aksine...
İzzeti âlemlerin Rabbi'nin yanında aramak bizleri bugüne ve yarına örnek kılacakken, yanlış izzet arayışlarının konu ettiğimiz misalde de görüldüğü üzere ibretlik olmakla neticelendiğini anlamak ve tutumlarımızı bu gerçeğe göre tashih etmek zorundayız.
Bugünün Müslümanların en temel sorunlarından biri “izzeti yanlış yerde arama” sorunudur. Rabbimizin Kitab-ı Kerim’inde bu konudaki açık ölçüler ve bu ölçüler çerçevesindeki açık uyarılara rağmen, Müslümanlar arasında yanlış izzet arayışları hiç eksik olmamaktadır. Diyebiliriz ki, ümmet olarak birkaç yüzyıldır içerisinde bulunduğumuz zillet halinin bunca uyanış çabası ve mücadele süreçlerine rağmen halen devam ediyor olmasında, izzetin yanlış yerlerde aranması sorununun payı çok büyüktür.
Müslümanlar olarak her gün 5 vakit kıbleye yönelerek Âlemlerin Rabbi’ni tekbir etmekte, tek rabb ve ilah olarak O’nu tanıyacağımızı, O’ndan başka sığınak ve dayanak aramayacağımızı deklare ve taahhüt etmekteyiz. Ne var ki iş pratiğe gelince, Allah'tan başka nice dayanak ve sığınaklar edinildiğini görmek zor olmamaktadır.
İzzeti ABD ve NATO'nun yanında arayanlar mı ararsınız, Rusya ve Çin'in yanında arayanlar mı, laik tağuti sistemin yanında ve onun kabuk değişimi çerçevesinde teşkil edilmeye çalışılan "Yeni Anayasa"nın yanında arayanlar mı?
"Yanlış izzet arayışı" konusunda kuyruğuna girilen daha birçok zillet kapısı saymak mümkün. Suriye'de yarım yüzyıla yakın bir süredir dikta yöntemleriyle hüküm süren laik tağuti Baas rejimi ve militarizm ve jakobenizm konusunda onunla aynı zihniyeti paylaşan "yerli Baasçılar"ın da "içimizden" bazılarınca "izzet kapısı" olarak görülmeye başlandığına tanık oluyoruz.
İran'ın ve dolayısıyla Lübnan Hizbullahı'nın, bir buçuk yıldır yaşanan bunca katliama ve insanlık suçlarına karşılık müttefiklik ilişkilerini sorgulamaktan imtina ettiği Suriye Baas rejimi, dünyadaki olaylara İran'ın penceresi dışında bakmayı başaramayan çevrelerce "direniş cephesi" argümanıyla sahiplenilmeye ve savunulmaya devam ediliyor.
"Direniş cephesi" söyleminin nasıl da yanlış bir izzet arayışının dayanağı kılındığını ve insanlık suçlarını bile mazur gösteren bir hakikat perdeleyicisi haline geldiğini üzülerek ve ibretle takip etmekteyiz.
İran'la siyasi ve askeri ittifakı üzerinden Baas rejimini sahiplenen ve işlediği bunca insanlık suçuna rağmen savunmaya devam eden çevrelerin, jakoben ve militarist yaklaşımlarından ötürü "Türkiye'nin Baasçıları" olarak nitelenebileyebileceğimiz Ergenekoncu çevrelerle de Suriye'de yaşananlar konusunda paralelliğe düştüklerini ve benzer söylemlerde buluştuklarını görmekteyiz.
İran'ın siyasi söylemlerine yakın duran çevrelerce yönetilmekte olan bazı yayın organlarında, Suriye Baas rejimini "anti emperyalizm" adına savunma konusunda "Türkiye'deki Baasçılar"a ait yazıları sahiplenip paylaştıklarını görmekteyiz. Aydınlık, Yeni Çağ, Yeni Mesaj gibi yayın organlarının yazarları yanında, Hüsnü Mahalli gibi Baas kalemşörlerinin ve Ümit Özdağ, Rıza Zelyut gibi "yerli baasçılar"ın yazılarını da okuyucularıyla paylaştıklarını görmekteyiz.
İşte "izzeti yanlış yerde aramak" böyle bir şey. İnsanı, hayatlarını Allah'ın dinine karşı savaşla geçiren, fırsat bulsalar Müslümanları bir kaşık suda boğmaktan geri durmayacak olan Aydınlıkçılarla da aynı safta buluşturur, diğer tarafta emperyalist NATO'cu şeflerin toplandığı otelin önünde Suriye muhalefeti adına silah dilenciliğine de soyundurur!
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah'ı denklem dışında bırakmak, güç ve zaferi O'nun hesabı ve yardımının dışında aramak, konjonktürel olarak mümkün olan ittifakları hiçbir ölçü ve sınır tanımayan katolik nikâhına dönüştürmek, zulmün ve zalimin ortağı kılar sizi, tüm İslamilik iddialarınızın aksine...
İzzeti âlemlerin Rabbi'nin yanında aramak bizleri bugüne ve yarına örnek kılacakken, yanlış izzet arayışlarının konu ettiğimiz misalde de görüldüğü üzere ibretlik olmakla neticelendiğini anlamak ve tutumlarımızı bu gerçeğe göre tashih etmek zorundayız.
arkadaş
12 yıl önce
yazar mezheb taasubuyla yazıyor.suriyeyi ne kadar tanıdığı şüpheli.baas rejimi nusayri çoğunluklu bir rejim değil bi defa.esadın öldürülen genel kurmay başkanı soyadındanda anlaşılacağı gibi türkmen di.türkiyede iktidarın ağzıyla suriyeyi değierlendirip siyonizmin emniyetine su taşıdığını bilmesi gerek yazar efendinin...
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
Ş. Hüseyinoğlu
12 yıl önce
Suriye'deki rejim tastamam bir Nusayri rejimidir. İslam düşmanı, halk düşmanı ve militarist, diktacı bir rejimdir. Bu rejimin bazı mevkilerinde Türkmen, Sünni Arap vs olması rejimin niteliğini değiştirmez. Her rejim, koltuk-makam uğruna kendi halkıyla savaşacak mankurtlar bulur.
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti
04 Aralık 2024
İmsak | 05:52 | ||
Güneş | 07:22 | ||
Öğle | 12:17 | ||
İkindi | 14:41 | ||
Akşam | 17:03 | ||
Yatsı | 18:27 |