İSLAM’DA ÜFÜRÜKÇÜLÜK, MUSKACILIK, CİNCİLİK YOKTUR
Söz konusu şirk kültürlerinde bir yaratıcı inanışı bulunmakla birlikte, bu yaratıcı, insanların hayatlarına müdahil olmak, dualarına icabet etmek gibi işlerden uzak görülür ve bu sebeple yaratıcı ile insanlar arasında aracılar ihdas edilmiştir.
Bu şirk inançlarındaki kâhinler, üfürükçüler, cinciler, büyücüler; insanlarla yaratıcı arasındaki irtibatı sağladığına inanılan ve kendilerinde olağanüstü güçler vehmedilen kimseler durumundaydı. Orta Asya’da yaygın olan Şamanizm inancındaki “Şaman”ların işlevi de buydu: Gök Tanrı ile insanlar arasındaki irtibatı sağlamak, onları sıkıntılardan kurtarmak, dua ve ibadette aracılık yapmak.
İşte bu şirk kültürlerine ait birçok inanç ve uygulama, ne yazık ki tarihsel süreçte kitlelerin İslam’a geçişi ile birlikte Müslüman toplumlara da taşınmış ve İslam’a ait inanç ve uygulamalar gibi görünmeye başlanmıştır.
Bu inanış ve uygulamaların yukarıda söz ettiğimiz şirk kültürlerinin hakim olduğu toplumlardaki uygulanışı ile, zaman içinde sirayet ettiği Müslüman toplumlar içindeki uygulanışı arasındaki tek fark; üfürükçülük, cincilik, muskacılık gibi şirk uygulamaları icra edilirken Kur’an ayetlerinin bir araç olarak kullanılmasıdır.
Rabbimizin, bize yol göstermek için inzal buyurduğu hidayet kitabı Kur’an-ı Kerim; üfürükçü, muskacı, cinci sapkınlar tarafından şirk uygulamalarına alet edilmekte, Kur’an’ın ortadan kaldırmak için gönderildiği şirk inançları böylece yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Rabbimizin Yasin Suresi 70. ayet-i kerimede “dirileri uyarmak için” indirdiğini beyan buyurduğu hayat rehberi Kur’an-ı Kerim, nasıl ki zaman içinde ölülere okunan bir mezarlık kitabı haline getirildiyse, aynı şekilde Nahl Suresi 64. ayette beyan buyurduğu “Biz Kitab'ı, hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklaman ve iman eden bir topluma rahmet ve hidayet olması dışında başka bir gayeyle indirmedik”hakikatine rağmen, Kur’an-ı Kerim zaman içinde muska ve üfürükçülük hurafelerine alet edilebilmiştir.
Rabbimiz Yüce Allah, bize kendisini Kur’an-ı Kerim’de çok açık ve net şekilde tanıtmış bulunmaktadır. Kaf Suresi 16. ve Bakara Suresi 186. ayet-i kerimelerde buyurulduğu gibi, Rabbimiz bize şahdamarımızdan da yakındır. İslam’da dua ve ibadette aracı yoktur. Bu tür bir anlayış İslam’a göre şirktir.
İnsanlar, çeşitli sıkıntılar yaşayabilirler. Hasetçilerin hasedine, vesvesecilerin vesvesesine ve benzeri sıkıntılara karşı Rabbimizin bize öğrettiği yegane çözüm, kendisine sığınmamızdır. (Bkz: Felak ve Nas Sureleri). Bunun dışında fizyolojik hastalıklar için tıbbi yollara başvurup şifayı yine Rabbimizden beklemek, psikolojik hastalıklar için de yine tıbbi yollara başvurup şifayı Rabbimizden beklemek gerekir.
Rabbimize değil de, üfürükçülere, muskacılara, cincilere sığınmak insana hem bu dünyada, hem de ahirette kayıp yaşatır. “Nefesi güçlü hoca” gibi inançlar, safsatadan ibarettir. Bu tür inançlar Şamanizm gibi şirk kültürlerinden alınan hurafelerdir.
Sonuç olarak, Rabbimizin bize şahdamarımızdan da yakın olduğu bilinciyle O'na yönelelim, ancak O'na ibadet edip, ancak O'na sığınalım.
Üfürükçülere, muskacılara, cincilere, medyumlara itibar etmeyelim. Kur'an ayetlerini okuyup üfleseler, Kur'an ayetlerini muskalara yazsalar da (ki bu uygulamalar İslam'da yoktur. Kur'an bu tür şeyler için değil, insanlara yol göstermek için indirilmiştir) onarın yaptıklarının İslam'a göre safsata ve şirk olduğunu bilelim.
Gelin hep birlikte Kur'an-ı Kerimi anlayıp yaşamak maksadıyla okumaya başlayalım ve biricik önderimiz Allah Rasulü (a.s.)'ın izinde birer muvahhid olmaya gayret edelim.
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |