29.11.2016, 19:20
İnce bir sancıdır Hayat
SANCI
Saatlerdir gökyüzünü izliyorum, yüzümdeki tebessümle. Kafamdaki soru işaretleri, yerini bilinmezliğin diyarına bıraktı. Bir hayli zor geçen bir seneydi.
Uzaklara daldı, gözlerim.
Yıldızların olmadığı yerdeydi merakım.
Etrafı seyre dalırken gözüme takılan, genç kızı izlemeye başladım. Elindeki sigara dumanıyla her yeri mest eden bir güzelliği vardı. Şaşırmış birazda sersemleşmiş bir ruh halindeydim.
Gecenin hırçınlığı, yıldızların parlaklığı ile bütünleşiyor sonu olmaz bir mutluluk tablosuna çeviriyordu. Benliğim, hala aklımı alan o kızdaydı, buğulu bakan göz bebeklerinde. Yüzünü göremiyordum. Meraklar içinde kıvranıyor, çırpınıyordum.
Anlamsız bir şekilde bu merakıma engel olamıyordum. Ve sessiz adımlarla ona doğru yürümeye başladım. Niyetim, ona fark ettirmeden merakımı gidermekti. Ön yargılı biri olmama rağmen, onu gördüğüm andan itibaren bütün bildiğim her şeyi alt üst etti. Ağaç aralığına gizlenerek ilerlemeye başladım, dikkatsizliğim yüzünden ayağım taşa takıldı ve deşifre olmama neden oldu. Beni fark eden genç kız, ürkek ve tedirgin göz pınarlarıyla etrafa birkaç dakika baktı.
Ve saniyeler içerisinde beni gördü, bu defa tekrar gizlenmem işe yaramadı. Hızlı adımlarla uzaklaştı.
Onu gördüğüm andan itibaren nefesim kesildi. Saçlarının kızıllığı, gözlerinin elasınıve teninin beyazlığı, büyüleyen güzelliğiyle gönlümün sancısını aşılayarak kaçmıştı. Güzelliğini farketmemin en büyük kaynağı ayın ışığıyla aydınlanmasıydı.
Öyle bir sancı ki…
Ne saplanan kılıç, ne yaralanan kalbe benziyordu. Karanlığın gizeminde kayboldu. Aradan aylar geçti. Her geçen gecede dere kenarına giderek onu bekledim. Umutsuzluğa kapılmadan, sıkılmadan. Boş zamanlarım da ise hayalimdeki sancıyı resmetmeye başladım.
Zaman geçiyordu ve evimden çıkmadığım yirmi ikinci gündü. Resim bitmek üzereydi. Aynı zamanda küllenen yüreğim acımaya, haykırmaya başlamaz mı? Dayanamıyordum, onu gördüğüm gün belki de hayatımın dönüm noktasıydı. Çaresizce beklediğim derenin kenarına inerek, yanı başına çukur kazmaya başladım.Ve başladığım günden bu yana her şeyi kâğıda döküyordum. Çukur bitmek üzereydi.
Sabahın beşiydi, bitkin bedenimi şöyle bir döndürerek etrafa baktım. Yine gelmemişti. Eve giderek resmini yaptığım tabloyu aldım, ufak adımlarla yürümeye başladım. Bu sefer kararlıydım. Tamda o anda kara kaplı bire defter buldum.
Günlerdir buradayım ancak defteri bile yeni fark edebildim. Hemen açıp sayfalara bakmaya başladım.Aklımın ucundan geçmeyecek şeyler yazıyordu. İyi gibi görünen o kadar çok insandan zarar görmüş ki bunu tek bir defterde anlatmış. Koskocaman defterde sadece iyi görününmlü kötü insanlardan ve yetim olmasından bahsetmiş. Okuduklarım içimi titretir haldeydi yine de devamını merak ediyordum. Yetimliği ailesinin ölmesinden değilde onu sokağa atıp kimsesiz bırakmalarındandı. Şimdi daha iyi anlıyorum bu güzel kızı. O kadar ürkek ki, benden de korkup kaçmasından çekiniyorum. Elimden hiç birşey gelmiyordu. Kara kaplı defteri okuyup bitiremedim, cesaretim yok buna. Beynimi kemiren sayısız sorular meşgul etmeye başlamıştı bile.
Gözlerimi kapatarak cesaretimi topladım, kazmış olduğum çukura resmi atacağım anda bir hışırtı duydum. Beklemediğim bir şeydi, kendimi toparlayarak etrafa bakmaya başladım. Yüzümü saran anlamsız tebessüm beni sersemleştirdi.
O gelmişti. Lakin bu sefer uçurumun kenarından bakıyordu, bana. Göz kapaklarımı açıp kapatana kadar kendini uçurumdan aşağı bıraktı. Kafayı yemek üzereyim, ne yapacağımı bilmez halde bir oraya bir buraya koşup durdum. Bu on dakika devam etti. Ardından kendimi toparlayarak önce tabloyu çukura attım ardından da bu ölü ruhumu…
Bu ilk ve son sancım oldu.
zeynel296134
8 yıl önce
çok güzel ve buralar için farklı bir yazı olmuş tebrikler..
Cevapla
Beğendim (0)
Beğenmedim (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti
22 Kasım 2024
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |