16.10.2016, 09:25

VATAN VE MİLLET YOLU !

Cevat Nas

Türklüğün  yok olduğunu  bekleyenler  ,kıyameti    bekleyeceklerdir.   Çünkü  milletler  var oldukça  ,Türk Milleti de var  olacaktır. Milletler  varsa ki var  ,o  halde  milliyetçilikte  vardır. Milliyetçiliği  ayaklar  altına   alıyordu ya birileri ,halt  etmiş  onlar, ne oldu  sonra  ,dönüp  milliyetçiliğe  sarılıp  ,sıkışınca  milliyetçi    söylemleri  kullanmak zorunda  kalmışlardır.  Feto  meselesinde  ; daha  önceleri  Türkiyem Türküsünü  ağzına almayanlar, bu   Ülkücülerin, türküsüdür diyenler  ,hep  birlikte  bu türküyü  ''Milli Marş '' gibi  Türkiye'nin her yerinde  söylemişlerdir. Konvoylarda  son sese  kadar  müzik sesleri  açılarak  Türkiyem gibi,diğer Ülkücü sanatçıların  eserlerine eşlik edilmiştir. Böyle  eserleri de ancak  Milliyetçi-Ülkücü  sanatçılar  meydana getirirler   getirebilirler.                                                               
*                                                                                                                                                                                     

Bir dostum,  Gümüşhane'den  bana şöyle yazıyor: Birde baktım  ,bir kalabalık, bizde işlerimiz nedeniyle  köyde idik,şehirde neler olup bittiğinden haberimiz yok. Mustafa Yıldızdoğan  sahne gibi  bir yüksek yerde  Türkiyem türküsünü  söylüyor. Arkadaş  ,bunlar   MHP liler  dedik   de,  bu  kalabalık  içinde  böyle resmi insanlarda çok var  dedik.  Bizde   kalabalığın içine daldık.  Baktık  çoğu  akp li  ve hatta  bir kısmı da  Bozkurt  işareti  yaparak  coşku ile  Türküye  eşlik ediyorlar. 

*

Komşum olan bir  akp li  ile  göz göze geldik. Gülerek  şöyle  dedi:  ''Komşum ,  çıkarlardan sıyrılınca  Milliyetçi-Ülkücü oluyoruz.Sıkışınca  ancak  Ülkücüleri arıyoruz.   Vatan dara  düşünce  nerede  bu Ülkücüler diyoruz.  Şu  an ki  tavrımız  resmen Ülkücü  tavrı, çok haz  duyuyorum,kirlerimizden   temizlenmiş gibi hissediyorum  kendimi. ''  

*

Bu  sözlere  karşılık   aklımdan şu  geçti ; ne kadar  inkar  ederseniz  edin, Millet  ve Milliyetçilik insanların  ruhunda, bilincinde  ,tiynetinde  vardır. Öyle olmasa idi ,yabancılarla oynanan maçlarda  neden Türk takımlarını  tutarız, avazımız çıkıncaya kadar bağırır, Türk takımınca  atılan gole seviniriz !

Neden  akşama kadar çalışırız da  ,fırından aldığımız ekmeği  kendi evimize götürürüz  ?  Çünkü   ailemizin milliyetçisiyiz de ondan. 

Neden  , ordumuzun bir  başarısı  olunca seviniriz  ve neden  Süleyman Şah Türbesi  kaldırılıp,yeri  hainlere  bırakılınca üzüldük  ? Çünkü  kanınız  bozuk değilse ,elbette üzülmüşsünüzdür  ,Milliyetçiyiz de ondan.

Ülkücüler de  vatan ,millet, bayrak  hassasiyeti  çok canlıdır.  Milliyetçiliğin  aksiyoner  hale getirilmesine  ömrünü veren Alpaslan Türkeş ,kurduğu  milli  teşkilatlar da (Ülkü Ocakları ve diğer  kuruluşlarda) bu ruhu  öne çıkararak  ,insanlara  bu milletin  özündeki  milli hassasiyetleri,milli  kimliği ve ülküyü  yavaş yavaş  gençliğe  , ailelere  ulaştırmış,kalplere  yerleşmesine vesile olmuşlardır.                                                                                 

Otobüsle  Ankaraya  gidiyorum, önümdeki  iki kişi  muhabbet ediyorlar.  Baktım  içinde  bizim de olduğumuz  bir olayı da anlatıyor  birtanesi.  Kulak misafiri oldum,adam  şöyle  diyor:  ''Salı günü  pazara  geldik, üstten aşağı  bir  bağırtıdır geliyor.  Yüksek okula  Güneydoğu'dan gelen öğrencilerin başını  çektiği bir yürüyüş bu. Orak çekiçli  bayrakla  yürüyorlardı.Halk  seyrediyordu. Yan sokaktan  aniden  15-20  kadar  genç  onlara  karşı  müdahale ettiler,içlerinde  bizim köylü  bir gençte vardı.  Sordum  bunlar kimler?  Ülkücüler  dediler. Çok azdılar ama, attıkları  sloganlarla ,tavırları ile  gözümde  o kadar büyüdüler ki !  İçlerine  birde beyaz  sakallı dede  karıştı. Dede  şöyle  seslendi:  Hemşehrilerim,hainler  Rus ,Bolşevik  bayrağı  ile yürüyor  sizlerde  seyrediyorsunuz.Yazıklar olsun sizlere.  O ara  ortalık iyice karıştı. Kavga  çıktı. Yaralananlar  oldu. Polisler  geldi. Her iki taraftan  da  adamları  karakola götürdüler.                                                                                                                                                                     

Daha sonra  neler oldu  diye  bir gurup  Ülkü  Ocağına  çıkıyordu,cesaretimi  topladım,bende çıktım. Yaralananları  tedavi  ediyorlardı. O  dede  de  yaralanmıştı  ,elinde  çay  vardı  ,eli titriyordu.  Bir genç  bardağı  elinden aldı  ,dedeye  çayı  içiriyordu.  Yanaştım  dede  nerelisin  dedim:  Şeyranlıyım (şiran İlçesi)  dedi.  Herkes  halkın duyarsızlığından yakınıyordu. Dede  ; söze  atıldı. Ülke meselelerinden habersiz  ,fikirsiz  insanlardan  bilinçli  tavır bekleyemezsiniz. Geçim  derdine düşmüş  bu  halktan  milli ve dinamik  tavırlar  bekleyemezsiniz. Halka küsmeyin  ,millete  darılmayın.  Kim ne verdi ki  hangi tavrı  bekleyebilesin ! Sizler  sayınızı  çoğaltmaya bakın. Ne varsa  bu  Ocakta  var. Halkla  iyi irtibatlar kurun. Dede  meğerse  güngörmüş,bilinçli  biriymiş. Konuşmalar  bu menval üzere devam etti. O  günden beri  ben de  Türk İslam Ülküsü  kervanına katıldım.  Allah'ıma  şükürler  olsun. '' konuşmaları  devam edip  gitti.

Bende  adamın konuşmalarının  ve diğerinin olumlu tepkiler vermesi  ile  iyice  rahatlamıştım, iki kişi daha şükür uyandı  içimden  geçirdim.    Ankaraya kadar   kurduğum güzel  düşlerle  yola devam ettik. Ve  hala  inişli ,çıkışlı  bir çok  olaylar  ,acılar, yaşanmasına,  bizzat  yaşamamıza  ,şimdilerde  ise  ötelenmemize   rağmen yola devam ediyoruz,  etmeye de devam edeceğiz . Sevgi  Allah'a