İşte Gümüşhane’nin Bir Yıllık Covid-19 Bilançosu
Gümüşhane İl Pandemi Kurul Üyesi Doç. Dr. Nilgün Ulutaşdemir, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs hastalığı (Covid-19) salgını nedeniyle Gümüşhane’de 155 kişinin vefat ettiğini, 9 bin 708 kişinin hastalığa yakalandığını söyledi.
Gümüşhane İl Pandemi Kurul Üyesi Doç. Dr. Nilgün Ulutaşdemir, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs hastalığı (Covid-19) salgını nedeniyle Gümüşhane’de 155 kişinin vefat ettiğini, 9 bin 708 kişinin hastalığa yakalandığını söyledi.
Gümüşhane Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sağlık Yönetimi Bölümü’nün ev sahipliğinde, İstanbul Medipol Üniversitesi’nin iş birliğinde “Covid-19 Döneminde Sağlık Yönetimi” paneli çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.
Alanında uzman akademisyenler tarafından Covid-19 salgını sürecinde hastalık, bulaşıcılık, tedavi, ölüm, toplum algısı, kısıtlamalar, tasarruf ve sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunlar gibi konuların ele alındığı panelin açılış konuşmasını Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sağlık Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi ve İl Pandemi Kurul Üyesi Doç. Dr. Nilgün Ulutaşdemir yaptı.
“Gümüşhane halkına maske takma davranışını kazandırabildik ama halkın sosyal mesafeyi koruması konusunda yeterli başarıyı sağlayamadık”
Konuşmasında gerek Gümüşhane Valiliği gerek Gümüşhane Üniversitesi ve gerekse İl Pandemi Kurulu olarak halkın sağlığını koruma ve geliştirmeye yönelik çok çaba sarf ettiklerini fakat son 1 aydır kırmızı kategoride yer aldıklarını kaydeden Ulutaşdemir, “Gümüşhane halkına maske takma davranışını kazandırabildik ama halkın sosyal mesafeyi koruması konusunda yeterli başarıyı sağlayamadık. Bu duruma Karadeniz kültürünün bir sonucu olarak ailece birlikte olmanın, yakınlaşmanın, köy evlerinde kalabalık halde bir araya gelmenin ve Karadeniz illeri arasındaki yakın mesafenin olmasına ve insanların iş ve/veya ziyaret için yakın şehre gidiş-gelişlerine neden olduğunu düşünüyoruz” dedi.
“9 bin 708 vaka, 155 vefat var”
Gümüşhane Valiliği İl Pandemi Kurulu olarak gerekli kontrol ve denetimlere sık aralıklarla devam ettiklerini dile getiren Ulutaşdemir, “Hedefimiz vaka sayılarımızın azalması ve turuncu kategoriye gelebilmek. 18 Mart 2021 itibari ile Gümüşhane ilinde; toplam Covid-19 vaka sayımız 9 bin 708, toplam vefat eden kişi sayımız 155, Covid tanısı nedeniyle pozitif olup taburcu olan iyileşen kişi sayımız 9 bin 121, toplam yapılan test sayımız 48 bin 32. Gümüşhane ilinde aşı yapılan toplam kişi sayımız 20 bin 78. Aşılamaya ilk grup olarak sağlık çalışanlarımız ile başladık. 2. grupta yaşlı ve engelli bakım merkezlerimizde görev yapan ve bu merkezlerde kalan kişileri aşıladık. 3. grup olan hizmetin sürdürülmesi grubunda yer alan köy okullarımızda görev yapan öğretmenlerimizi, kaymakamlarımızı, vali ve vali yardımcılarımızı aşıladık ve son grup olan 4. grupta yaşlılarımızın aşılarını yapıyoruz. Bu hafta itibari ile 65 yaş ve üzeri olan yaşlılarımızın aşılarını tamamlamış olacağız” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Ulutaşdemir’in konuşmasının ardından Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alper Veli Çam da ‘Covid-19 Sürecinde ve Sonrasında Bireylerin Tasarruf Eğilimleri’ başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.
“Bu süreçte insanların yüzde 45’i az da olsa gelir kaybıyla mutlaka karşılaştı”
Çam sunumunda, “Pandemi uzadıkça insanlarda daha çok depresyon, dikkat dağınıklığı gibi problemler oluşmaya başladı. Bu süreçte insanların yüzde 45’i az da olsa gelir kaybıyla mutlaka karşılaştı. Özellikle de Avrupa’da 2008 yılındaki krizde olduğu gibi tasarruflar artmaya başladı. Amerika Birleşik Devletleri tasarruflarının yüzde 14’ünü bu sürece harcamak zorunda kaldılar. Ülkemizdeki duruma baktığımızda ise hayat sigortası olmayanların yüzde 47’si, bireysel emeklilik sistemleri olmayanların ise yüzde 40’ı tekrar bireysel emeklilik sistemlerini yapmayı düşünüyor. Buradaki en büyük etken ise pişmanlık olduğunu görüyoruz. Bu saydıklarımıza bağlı olarak finansal açıdan artan kamusal ve bireysel sağlık harcamaları ortaya çıkacaktır. Yeni sektörler meydana gelecektir. Ülke açısından baktığımızda ise tasarrufların artması demek, enflasyonu düşürücü bir etki ve kontrol edilebilir bir enflasyon ortaya çıkıyor. Bu süreç, tasarruf edilmesi gerektiğini, geç kalındığını çoğumuza öğretti. Herkes tasarruf edemeyebiliyor; ama az da olsa oransal olarak mutlaka tasarrufa başlanılmalıdır. Böylelikle bu durum, kişileri daha rahat hareket ettirebilecek ve kaygılarını azaltacaktır” şeklinde bilgilere yer verdi.
Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ramazan Erdem de “COVİD-19 Sürecinin Dönüştürücü Rolü: Olumlu Değişimler” başlıklı sunumunda şunlara değindi: “Tabi toplumsal bir salgın var. Bunun etkileri nedir, ne değildir tarafından olumlu yönleri denilince Covid-19’a baktığımızda ani olarak ortaya çıkmış, hızla yayılmış, bazı ciddi düzenleme gereksinimleri getirmiştir. Hastalıkların bu süreç içerisinde insanların zihinsel, psikolojik, maddi-manevi bazı dönüşümler yaşadığını görebiliyoruz. Ama bu savaştan çıktıktan sonra ortaya çıkan bir özgüven durumu da var. Literatürde buna travma sonrası büyüme deniliyor. Bir hastalıktan olumlu yaklaşım çıkarmak zordur. Özellikle geçtiğimiz 2020 yılı Mart-Nisan aylarında yapılan kapanma durumlarında karbon salınımının azaldığı, trafik yoğunluğunun azaldığını ve tabiatın kendini yenilediğini gördük. Eğitimle ilgili radikal değişimler yaşandı. İnsanlarda hayatın değerini anlam farkındalığı çoğaldı. Gerçekten de insanın başına gelen her şey eğer bir anlam dünyasında tefekkür edilirse değerlidir. Başımıza gelenler sayesinde insan oluruz.”
“Bilim insanı olarak ekrana getirilen birçok hekim kendi uzmanlık alanı dışında sırf doktor ve profesör diye yanlış mesajlar verdi”
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haydar Sur ise “Covid-19 Salgın Yönetimi Kapsamında Toplumun Algı Yönetiminde Başarılarımız ve Başarısızlıklarımız” başlıklı sunumunda şu konulara değindi: “Algı yönetiminde insanlar değişik yöntemler kullanmaktadır. Covid-19 Pandemisi denilince ülkemizde hastalığın ülkeye girişini geciktirebildiğimiz kadar geciktirmek, hastalık geldiğinde filyasyon ve tedavi hizmetlerini olabildiğince başarılı yapmak ve toplumun hastalığı doğru ve tam tanıması için kitle iletişimine geçmek amaçlandı. Hastalık sürecinde Bilim Kurulu’nun oluşturulması ve çalışmaya başlatılması, gerekli rehberlerin yayımlanması ve standartların oluşturulması gibi belli başlı önlemler alınmaya başlandı. Bunun sonucunda ülkemizin diğer ülkelere yardım elini uzatması takdirle karşılandı. Sağlık görevlileri iyi işler ortaya koydu. Dünyanın her yerinden vatandaşlar uçaklarla ülkeye getirildi ve devlet vatandaşını zor zamanda yalnız bırakmadı. İletişim faaliyetleri noktasında, medya hastalığa gereken önemi vererek en fazla zamanı buna ayırdı. Burada eleştirilecek noktalar da var. Öncelikle ülkenin kapanması daha erken yapılabilirdi. Verilere blokaj uygulandı, bilim insanlarının bilimsel çalışmaları için veri elde etmesi zor duruma geldi. Sağlık çalışanlarına fazla yüklenildi, verilen sözlerin bir kısmı da yerine getirilmedi. Bilim insanı olarak ekrana getirilen birçok hekim kendi uzmanlık alanı dışında sırf doktor ve profesör diye yanlış mesajlar verdi. Bu kişiler ekranlarda halkın gözü önünde birbiriyle bilimsel tartışmalara girdiler. Yanlış algılar sonucunda da istenmeyen sonuçlar ortaya çıktı. Bunlardan bazıları; aşı çok tehlikeli bunu da para kazanmak için yapıyorlar. Yaz sıcaklarıyla hastalık sona erecek. Hastalık gençlere bulaşmıyor, bulaşsa bile tehlikeli olmuyor. Bazı halk ilaçları aslında çok faydalı; ama ilaç firmaları çıkarlarına aykırı bulduğu için bunun önünü kesiyor. Bu ve benzeri algı yönetimleri istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına sebep oldu.”
“Sağlık sistemimiz çok iyi işledi”
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Yorulmaz “Covid-19 Pandemisinde Sağlık Kurumlarında Yaşanan Medikolegal Sorunlar ve Yönetimi” başlıklı sunumunda, “Sağlık yönetimi çok ilginç ve çok multidisipliner yaklaşılması gereken bir konudur. Covid-19 pandemisinde çok şey öğrendik. Sağlık çalışanları büyük cesaret ve gayretlerle bu işi yapmaya çalıştılar. Gerçekten sağlık sistemimiz çok iyi işledi. Ama sorun başarıysa, biz başarılıyız. Sağlık çalışanlarımız için her türlü önlemler alınıyor. Doktorlarımızın koruyucu ekipmanları var. Düzenli olarak da onların tetkikleri de yapılıyor. Her zaman bu sağlık sistemini hastalarımızın yararını koruyabilecek şekilde götürebileceğimize yönelik olan bir özgüvenle bu pandemiden çıkacağız” sözlerine yer verdi.
“Bu süreçte ülkeler sağlık sistemlerinin alt yapılarıyla ilgili çok ciddi sınavlardan geçmektedirler”
Programın son sunumunu ise Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu “Covid-19 Döneminde Sağlık Çalışanlarının Stres ve Anksiyete Yönetimi” başlıklı sunumuyla gerçekleştirdi. Tengilimoğlu şu sözlere yer verdi: “Covid-19 ile birlikte bazı şeyleri de öğreniyoruz. Bu açıdan da korkmamız gerekiyor. Böylesi durumları yaşamamak daha iyi ama bu süreçte çok önemli tecrübeler de ediniyoruz. Bu süreçte ülkeler sağlık sistemlerinin alt yapılarıyla ilgili çok ciddi sınavlardan geçmektedirler. Toplum merkezli sağlık hizmetinden uzaklaşılarak hasta merkezli sağlık sistemi kurulan, yatak sayıları azaltılan sağlık hizmetine erişimde bölgesel eşitsizlikler yaşanan İtalya, bu durumların yanında önlemlerin geç alınması sebebiyle, Avrupa’da salgının başkentlerinden biri olmuştur. Başlangıçta sürü bağışıklama stratejisi izleyen İngiltere, son yıllarda kemer sıkma politikaları ile bütçe kesintileri yaşanan ve dar boğaza giren ‘Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Sistemi (NHS)’de büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Ülkemizde ise bu krizi daha az sayıyla atlatmaya çalışıyoruz.”
Sunumlar sonrasında soru-cevap yapılan panelin kapanışında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sağlık Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi ve İl Pandemi Kurul Üyesi Doç. Dr. Nilgün Ulutaşdemir etkinliğin düzenlemesine destek veren Rektör Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek’e, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ferhat Özbek’e ve panelde konuşmacı olarak bulunan katılımcılara teşekkür etti.
Rektör Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek ise programa ilişkin yaptığı açıklamada şu noktalara dikkat çekti: “Covid-19 salgını halen tüm dünyayı etkilediği gibi ülkemizi de derinden etkilemekte. Çok zor bir süreçten geçiyoruz. Bu anlamda bireyler olarak hepimizin üzerine düşen sorumluklar belli. Bunlara uygun davrandığımız sürece salgının engellenmesine katkı sağlamış oluruz. Ülkece bu salgınla mücadele savaşına devam ediyoruz. Söz konusu mücadelenin hangi alanlarda ön plana çıktığını paylaşabilmek için üniversitemiz Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesinde pandemi ile ilgili bir etkinlik düzenlenmesi kararı alındı. Bu karar çerçevesinde pandemi sürecinde sağlık alanında yapılan çalışmaları, sorunları ve eleştirileri A’dan Z’ye ele alıp değerlendiren bu programda bizleri bilgilendiren kıymetli konuşmacılarımıza verdikleri değerli bilgiler için çok teşekkür ediyorum. Pandemi süreciyle ilgili her türlü başlığın ele alındığı, alanında uzman kişilerin görüşlerinin yer aldığı programın düzenlenmesinde emeği geçenleri de kutluyorum. Bu sancılı süreci hep birlikte en kısa sürede aşabilmek temennisiyle, herkese sağlıklı günler diliyorum.”
İmsak | 05:40 | ||
Güneş | 07:08 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:45 | ||
Akşam | 17:08 | ||
Yatsı | 18:31 |