Gümüşhane Turizm'den Hakettiği Payı Mutlaka Almalı.

“Gümüşhane Turizm’den Hak Ettiği Payı Alacak”

Gümüşhane turizminin hedef kitlesi olarak belirlenen Arap Turistlerin kış aylarındaki Zigana ilgisinin yaz aylarında da devam ettiğini kaydeden Gümüşkayak Tesisleri ve Limni Tabiat Parkı İşletmecisi Murat Eroğlu, “Yaklaşık 4 kilometre ötede bulunan Limni Gölü’de Arap Turistler ile dolup taşıyor. Kendileri ile görüştüğümüzde bölgeyi ‘Yalancı cennet’ olarak tarif ediyorlar. Mevcut Gümüşhane Valimiz Okay Memiş olsun bir önceki Valimiz olan ve şu anda Trabzon Valisi olarak görev yapan Valimiz Yücel Yavuz olsun Zigana’ya büyük bir ilgi gösteriyorlar. Yücel valimiz acenteler ile yaptığı birçok toplantıda tur güzergâhları arasına Limni’ni alınmasını tavsiye etti. Valimiz Okay Memiş’te girişimleri ile yolun beton yapılma işlemini başlattı. Bu çalışmalar Zigana Köyü istikametinden tamamlanmış olup, Zigana Dağı istikametinden ise bitmek üzere. Karın kalkması ile yaz sezonu öncesi orası da tamamlanmış olacak. Doğası bozulmamış, altyapısı tamamlanmış, konaklama imkânları oluşturulmuş bir Limni Gölü, doğal güzellikleri ile ilimizin turizminin lokomotif halini alacak. Karaca Mağarası, Süleymaniye Mahallesi, Santa, Satala, Tomara Şelalesi, Örümcek Ormanları, Yaylaları ve daha birçok güzellikleri ile Gümüşhane, turizm’den hak ettiği payı alacak. Gösterdikleri hassasiyet nedeniyle Hem Gümüşhane Valimiz Okay Memiş’e, hem Trabzon Valimiz Yücel Yavuz’a ve her iki ilimizde görev yapan kurum müdürlerimize şükran borçluyuz” dedi.

“Gümüşhane’de Bağlantılar Yapacak Acente Yok Gibi”

Tesis işletmecisi olarak üzerlerine düşen görevi yerine getirmek için tüm gayretleri ile çalışmalara devam edeceklerini dile getiren Eroğlu, “Bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Turizmi kalkınma hedefi olarak ortaya koyan Günüşhane’miz de maalesef turistlere yönelik hizmet veren, bağlantı kuran acente sayımız son derece az, hatta yok gibi. Bu konuya hassasiyet gösterilmesi gerekiyor. Bölgemize Arap Turistlerini daha fazla getirmek istiyorsak eğer, onlara yönelik bağlantılarımız ve hizmetlerimiz olmalı. Bölgeye gelen bağlantılarını oluşturmuş Araplar, yaptıkları program dâhilinde hareket ediyor.  Biz, onları daha ülkelerinden ayrılmadan, kendi ülkelerinde ki yerli acenteleri ile bağlantılar yaparak Gümüşhane’nin diğer güzelliklerine taşıyabiliriz. Bunun yolu da oralarda yapılacak fuarlara katılmakla, anlaşmalar yapmakla mümkün olabilir. Yakınlığı ve marka değeri ile Zigana bu tur güzergâhlarına girmiştir ancak diğer güzelliklerimiz için de aynı durumun söz konusu olması, turistlere buraya geldiklerinde değil, kendi ülkelerinde iken ulaşmakla mümkün olur” diye konuştu.

Yaylalarımız ve Yaylacılarımız Desteklenmeli

Gümüşhane’nin yaylaları ile Türkiye’de marka olduğuna, potansiyeli ile gelecek vaat ettiğine vurgu yapan Eroğlu, bu değerlerin artık sektöre kazandırılması gerektiğini söyledi. Her ne kadar komşu illerinde yaşayan vatandaşlarımız tarafından kullanılıyor olsa da Gümüşhane’de yayla kültürünün hala canlılığını koruduğuna işaret eden Eroğlu, şunları söyledi; “Bu potansiyelimizi en iyi şekilde tanıtmalıyız. Gerekli altyapı çalışmalarına önem vererek kültürel değerlerimizi yozlaştırmadan, yaylalarımızı betonlaşmaya kurban vermeden ve vatandaşlarımızın yaylalarını ellerinden almadan düzenlemeye gidilmesi gerekiyor. Bu insanlar burada olduğu sürece yaylacılık anlam kazanmaktadır. Onlar yoksa hiçbir yayla turizminden söz edilemez. O nedenle bu kültürün devam edebilmesi, gelecek nesillere aktarılabilmesi için her anlamda yaylacılığın desteklenmesi gerekiyor. Bunun birçok yolu var. Bu yolların biran önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Farklı amaçların peşinde olan grupların yönlendirmesine açık durumdaki vatandaşlarımıza sahip çıkma görevi ise devlet kurumlarına kalıyor.”

“Bazı Yaylalar Pilot Bölge Olsun”

Gümüşhane’de çok daha kalabalık ve güzel yaylaların bulunduğunu ifade eden Eroğlu, “Bazı yaylaların pilot bölge olarak belirlenmesi gerek. Gerçi ticari faaliyetlerin sürdürülmekte olduğu Kadırga, Kazıkbeli, Erikbeli ve Güvende gibi bazı yaylalarımızda bu tür çalışmalar yapılıyor, ancak bu yaylalar daha çok dışarıda sıla hasreti çeken gurbetçilerimize ve onların duygularına yönelik oluyor. İl dışından veya yurt dışından gelen, coğrafyaya aidiyet duymayan, farklı kültürler öğrenmek ve farklı coğrafyalar keşfetmek için yola koyulan insanlara yönelik çalışmaların yapılması gerekiyor. Yaylalarımızda hala yasal bir düzenleme yok. Köylü yüzyıllardır göç ettiği, dedelerinin ninelerinin yaylacılık yaptığı yerde işgalci durumunda. Vatandaşa, yeni yapılaşmanın yanında yüzyıl öncesinden kalma evi için de ceza kesiliyor. Kural getirilsin ve en az bir-iki-beş neyse hayvanı olana destek çıkılsın. Böylece, hayvancılık yapan yaylacılarımız derme çatma barakalarda elektriksiz, dünyadan bihaber yaşamaktan kurtarılsın. Yaylalarda elektrik olmasının farklı sıkıntılar doğurduğu da doğru olabilir ancak eğer yaylacılık faaliyetleri turizm sektörü içerisinde değerlendirilmek istiyorsak belirli şartların, mimari özelliklerin korunduğu bir yapılanmaya gitmek zorundayız” dedi.