Gümüşhane Balı Marka Olacak
Gümüşhane Orman İşletme Müdürü Veysel Kodalak, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından başlatılan “Bal Ormanları Eylem Planı” kapsamında, Gümüşhane’de kurulan ve kurulacak olan bal ormanları ile Gümüşhane Balı’nın marka olacağını söyledi.
Kodalak, gazetemize yaptığı açıklamada, son yıllardaki iklim değişikliklerinin yaşamın her alanını etkilediğini, tarımsal faaliyetlerde verimin, temiz su kaynakları, yaban hayvanları, hatta tüm tıbbı donanıma rağmen insanların sağlığını da olumsuz etkilediğini belirtti.
Koloni Kayıpları
Yaşanan iklim değişikliklerinin arıcılık açısından da koloni kayıplarının yaşanmasına neden olduğunu ifade eden Kodalak, “Kış aylarında mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık arıların kış uykusuna yatmasını engelliyor. Kış uykusuna yatamayan arılar daha çok besin tüketme ihtiyacı duyarken kış aylarında yeterli nektar ve polen kaynağına ulaşamadıklarından aç kalıyorlar. Tüm bu olumsuz gelişmeleri göz önüne alan Orman ve Su İşleri Bakanlığı ‘arı merası’ anlamına da gelen, arılara dört mevsim boyunca nektar kaynağı olacak çeşitliliğe sahip bir flora oluşturmak için ‘Bal Ormanları’ kurmaya başladı” dedi.
4 Yıl Sürecek Çalışma
Kodalak, bal ormanlarının eylem planının Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından 2013 yılında başlatıldığını ve dört yıl sürecek bir proje olduğuna işaret ederek, “Bu kapsamda, bal üretiminde kaliteyi ve orman köylüsünün ekonomik girdilerini artırmak amacıyla başlatılan çalışmalar hızla sürdürülüyor. Dünyanın ortak değeri olan ormanların sürdürülebilir bir anlayışla ve toplumun ormanlardan beklediği değerleri göz önünde bulundurarak yönetilmesi, günümüz çağdaş ormancılığının amacını oluşturması, verimsiz ormanların verimli hale getirilmesi, kendilerinden beklenen ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonları daha iyi yerine getirmesi hedefleniyor. Ormanlarda arıcılığın yapılması ekonomik, ekolojik ve sosyal sonuçları yanında ormancılığımızın geleceği açısından da çok önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.
Tek Başına Gelir Kaynağı
Arıcılığın, tek başına bir gelir kaynağı olduğunu kaydeden Kodalak, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Arıcılık eski uygarlıklardan günümüze kadar insanların ilgisini çeken ve insan hayatında önemli yeri olan tarımsal bir etkinliktir. İnsanlara sunduğu doğal ürünlerle toplumun sağlıklı gelişimine, bitkisel üretimin sürekliliğinin sağlanmasına sosyo-ekonomik açıdan katkılarda bulunmaktadır. Arıcılık, toprağa bağımlı bir tarım kolu değildir ve bu nedenle, topraksız ve az topraklı çiftçiler için tek başına bir gelir kaynağı olabilmektedir. Sınırlı bir sermaye ile yapılabilmesi, kuruluş ve işletme maliyetinin düşük olması, kısa zamanda gelir getirmesi, arı ürünlerinin kolayca pazarlanabilmesi ve arıcılıkta en büyük girdi olan kovan, arı ve damızlık materyalin yurt içinden sağlanması, arıcılığı cazip kılan önemli sebeplerin başında gelmektedir. Arıcılık insanlara sağladığı bal, balmumu, polen, arı sütü, arı zehiri, propolis, ana arı ve larva gibi arı ürünlerine ek olarak; bitkisel üretimde polinasyona katkılarda bulunarak bitkisel üretimde etkin ve başarılı bir şekilde yerini almıştır.”
Az Sermaye Çok Kar
Kodalak, “ Dünyada üretilen bal değerinin en az 20 katı, arıların tozlaşma yoluyla bitkisel üretim artışına katkıları olmaktadır. Tarımsal üretime dayanarak gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine bu yönleri ile arıcılık büyük katkılar getirmektedir. Arıcılık en az sermaye ile en çok kar sağlayan bir meslektir. Yatırım harcamaları bir defaya ait olup, uzun yıllar işletilen bir tesis kurulabilir. Diğer tarımsal faaliyetler, arıcılıkla mukayese edildiğinde, arıcılığın bu avantajlı yönü hemen kendini gösterir. Tarımın diğer kollarında çalışmak için araziye, tohuma, elektriğe, suya, işletme binası ve tesislerine, traktöre vs. gibi pahalı alet ve ekipmana ihtiyaç vardır. Ayrıca bunları çalıştırabilmek ve araziyi işletebilmek için yeteri kadar sermayeye ve işçiye ihtiyaç duyulur” dedi.
Bal Üretiminde İlk Üçteyiz
“Türkiye sahip olduğu 5,6 milyon dolayındaki kovan varlığı ve 81 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada kovan varlığı ve bal üretim miktarı yönünden 3. ve 2. sıralarda yer alarak hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın önemli ülkeleri arasında yer almaktadır. Kovan varlığı bakımından dünyada üçüncü sırada yer almasına rağmen, ülkemizde kovan başına ortalama bal üretimi 16 kilogram dolayında olup dünya ortalaması olan 20 kilogramın altındadır. Bununla birlikte, Türkiye’nin dünya bal ticaretinde yüzde 1,87‘lik payla 10. sırada yer alışı, sahip olunan kovan varlığı ve bal üretimi ile uyum sağlamamaktadır. Hem dünya bal ticaretindeki payımız hem de koloni başına bal üretimimiz dikkate alındığında, ülkemizin sahip olduğu arıcılık potansiyelinden yeteri kadar faydalanmadığı ortadadır. Yurdumuzda 100 binden fazla aile, balarısı kolonisine sahiptir. Bunların ancak yüzde 10’u kadarı geçimini arıcılıktan kazanmakta, yüzde30’u kadarı ise yan gelir kaynağı olarak kullanmaktadır. Geriye kalan büyük bir kısmı ise hobi tipi arıcılık faaliyetlerinde bulunmaktadır.”
Koruma ve Kullanma İlkesi
“Ülkemiz, 21 milyon 500 bin hektar orman alanına sahiptir. Bu da ülke alanının yüzde 27,6’sine tekabül etmektedir. Ancak, ormanlarımızın yüzde 52’si normal, yüzde 48’si bozuk vasıflı ormanlardır. Orman kaynaklarımızın sürdürülebilir bir şekilde, koruma - kullanma ilkesi ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde çağdaş bir anlayışla halkımızın hizmetine sunulması için, verimsiz ormanların bir an önce rehabilite edilerek toplumun istifadesine sunulması gerekmektedir. Bu hizmetlerden biriside bal ormanlarının kurulmasıdır. Bu bağlamda, Orman Genel Müdürlüğü gerek mevcut ormanların rehabilitasyonu yoluyla, gerekse yeni bal ormanı tesis etmeyi planlamaktadır. Bal ormanlarının kurulmasında öncelikli gayenin bal üretimi ve bu sayede yöre halkına gelir oluşturma ve süreğinde toprak koruma ve erozyon kontrolü yer almaktadır.”
Bozuk Ormanlar Azalacak
“Ülkemiz ormanlarının yaklaşık olarak yüzde 50’si bozuk yapıdadır. Bal ormanlarının kurulmasıyla bozuk alanların miktarı azalacaktır. Bitki örtüsünün artmasıyla topraklarımız erozyona karşı korunmuş olacak, arıların yapacağı tozlaşma sayesinde biyolojik çeşitlilik korunmuş olunacaktır. Bal üretimi ile Orman köylümüzün gelir düzeyi artacağından yoksulluktan dolayı ormanlarda oluşan halkın olumsuz baskısı azalacak. Halkın ormanlara karşı bakış açısı olumlu yönde etkilenecek. Bal üretiminin artmasıyla ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlanmış olunacaktır.”
İlk Bal Ormanı Deregözü’nde
Gümüşhane Orman İşletme Müdürü Veysel Kodalak, Gümüşhane’de ilk bal ormanının Torul Orman İşletme Müdürlüğü görevi sırasında Kürtün ilçesinin Deregözü ormanlık alanında kurulduğunu belirterek,” Bal ormanı, arıcılık yapan köylülerin arılarına en yüksek oranda nektar, polen sağlayacak ağaç ve bitkilerden oluşan ormanlardır. Bal ormanları, Orman Genel Müdürlüğünün ‘Bal Ormanları Eylem Planı’ kapsamında kurulmaktadır. Bu nedenle ülkemizin değişik bölgelerinde bal ormanları kuruluyor. Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü olarak da Gümüşhane, Bayburt ve Rize illerimizde değişik bal ormanları kuruldu” dedi.
Gümüşhane Çok Uygun
Gümüşhane’nin, her ne kadar Karadeniz iklimini yansıtmasa da bu iklimin etkisi altında olduğuna işaret eden Kodalak, şunları söyledi:
“ Bayburt için söylenemez ama Gümüşhane’nin bazı bölgeleri geçiş güzergahında olduğu için Karadeniz’in florasının hemen hemen büyük bir bölümünü görmemiz mümkündür. Dolayısıyla bizim ormanlarımızda arıcılık ve bal üretimi açısından önemli olan her türlü bitki hemen hemen mevcut. Bizim yeni kurduğumuz ve gençleştirme çalışmalarında da diktiğimiz fidanlar saf iğne yapraklılar değil, arıcılık açısından önemli olan ve aynı zaman da yaban hayatı için de önem taşıyan değişik ağaç türlerini dikiyoruz. Dolayısıyla bizim ağaçlandırma sahalarımız, aynı zaman da bal ormanıdır. Bunlar arasında ıhlamur, kestane, kuşburnu, iğde, ahlat gibi fidanlar var. Dolayısıyla diktiğimiz bu türlerle bir bal ormanı oluşuyor.”
20 Hektarlık Bal Ormanı
Gümüşhane genelinde Kürtün ilçesinin Taşlıca köyü Deregözü Vadisinde 20 hektarlık bal ormanı bulunduğunu kaydeden Kodalak, “ Bal ormanı kurulmadan önce arıcılar, bu vadiye arılarını koyamaz, yol yapamaz, su getiremezdi. Bu alana bal ormanı statüsü kazandırılarak vatandaş, idareye haber vermek şartıyla istediği yere arılarını konuşlandırabiliyor. Dereciklerden su alabiliyor, patika ve araç yollarını yapabiliyor. Bu havzamız bal havzası olmuştur” diye konuştu.
İkinci Anzer
Deregözü Vadisinde bulunan arı kolonilerini ayılardan korumak için yüksek kayalık kesimlere yerleştirildiği, koloninin çevresinin ağaç ve tel örgülerle örüldüğünü, üreticilerin koloniye ulaşmak için teleferikler kurduğunu anlatan Kodalak, açıklamasında daha sonra şöyle dedi:
“Bu havza bizce ikinci bir Anzer’dir. Öyle sanıyorum ki, Anzer’den de daha iyidir. İçerisinde karasal iklimin kekik ve geven gibi bitki türleri var iken deniz ikliminde yetişen bitki türleri de bulunmaktadır. Bunlar karayemiş, kuşburnu gibi her türlü bitki bu vadimizde mevcut. Zaten balını da yediğiniz zaman diğer yörelerin balından da farklı bir tadının olduğunu anlamak mümkündür. Fiyatına baktığımız zaman diğer balların fiyatından 2-3 kat daha fazladır. Tüm bunlara baktığımızda bal ormanı çalışmalarımız sürüyor. Köse ve Kelkit ormanlarımıza daha ağırlık veriyoruz. Çünkü bu ilçelerimiz bitki yönünden zengin, ağaç türü açısından daha fakir diyebiliriz.”
Takdirle Karşılıyoruz
Gümüşhane Arıcılar Birliği Başkanı Niyazi Gül ise, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Bal Ormanları Eylem Planı’nı takdirle karşıladıklarını belirterek, “Arıcılar Birliği olarak üç yıl önce Kırıklı köyünde plan gereğinde akasya ve kestane dikimi yaptık. Bal ormanlarının özellikle Harşit Vadisi’nde artırılmasını istiyoruz. Yapılacak çalışmada arıcılar olarak bizler de katkı koymaya hazırız” dedi
Çok Büyük Yarar Sağlayacak
Bal ormanların sadece orman olarak düşünmemek gerektiğini ifade eden Gül, “Bal ormanları çiçekli bitkilerden oluşmuş bir ormandır. Bunlar akasya, ıhlamur ve kestane gibi balın kalitesini artıran çiçekli bitkilerdir. Arıcılar olarak çiçeğinden biz, ağacından ise yöre halkı yararlanacak. Ihlamuru toplayarak vatandaşlarımız da kazanacaktır. Özellikle son yıllarda kestane balı aranılır kaliteli bal olmaya başladı. Bizler de bu bala önem veriyoruz” diye konuştu.
Kalite Artacak
Bal ormanlarının baldaki kaliteyi artıracağını vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
“Arıcılar olarak normal balımızı 60-70 liradan satarken, kestane balını 80-100 liradan satıyoruz.Bizler arıcılar olarak bal ormanlarının artırılmasından yanayız. Balımızın kalitesi artacak. Artan kalite ile birlikte daha kazançlı bir hale geleceğiz. Şu anda Birliğimize kayıtlı 450 arıcımız ve 57 bin kovanımız var. Ayrıca desteklemeye girecek 33 bin daha kovanımız var.”
Rekolte Düşük
Gümüşhane Arıcılar Birliği Başkanı Niyazi Gül, bu yıl bal rekoltesinin de düşük olduğunu belirterek, “Kovan baiı 17-21 kilogram arasında bal almamız gerekirken bu yıl 6-10 kilogram arasında bal aldık. Ancak fiyatlarda herhangi bir değişiklik yapmayarak yine 50 liradan satıyoruz. Şeker balı üretenler ise 10-15 liradan satış yapıyorlar. Alıcılarımızın şeker balı konusunda da dikkatli olmaları gerekiyor” dedi.
Göçer Arıcılar
Gül, göçer arıcılar konusunda da şunları söyledi:
“Göçer arıcılar sadece bizim ilimizde değil, tüm Türkiye çapında göçer arıcılar var. Bizde de göçer arıcılar var. Bizim göçerleriz Ege ve Akdeniz sahillerine gittiler, bahar mevsimi ile yeniden gelecekler. Bal sezonunda bize dışarıdan gelen gezginci arıcılar var. Onlar yıllarca Gümüşhane’mize gelmişler dağımızı, yaylamızı, dağımızı kullandılar. Ona bir şey demiyoruz da bizim burada arıcılar çoğalınca problemler çıkmaya başladı. Onunla ilgili olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğümüzün bir çalışması var. Konaklama yerleri belirlenip, haritaları çıkartılacak. Herkesin yerleri belirlenecek. Öncelikle bizim yerli arıcımızdır. Gezginci arıcılara yer bulunursa onları da yerleştirilmeye çalışacaklar.”
Kaynak: Gümüşhane OIay Gazetesi
İbrahim Özdemir-Figen Tok
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |