Bayburtlu Ahmet dua bekliyor
Uzun yıllardan beri Gümüşhane’de yaşayan ve Bayburtlu Ahmet olarak bilinen Ahmet Şimşek, Covid-19 nedeniyle yeni Gümüşhane Devlet Hastanesinde yoğun bakım tedavisi görüyor.
Uzun yıllardan beri Gümüşhane’de yaşayan ve Bayburtlu Ahmet olarak bilinen Ahmet Şimşek, Covid-19 nedeniyle yeni Gümüşhane Devlet Hastanesinde yoğun bakım tedavisi görüyor.
Geçtiğimi Perşembe günü hastaneye kaldırılan ve Cuma günü de yoğun bakım servisinde tedavi altına alınan Şimşek’in ciğerlerinde sıkıntı olduğu ve tedavisinin devam ettiği öğrenildi.
Bayburtlu Ahmet abiye Allah’tan acil şifalar dileriz.
Bayburtlu Ahmet’in kim olduğunu merak edenler için yazar İsmail Hayal’in Bayburt’lu Ahmet’le ilgili daha önce kaleme aldığı ve sitemizde yayınlanan makalesini sunuyoruz:
Gümüşhane Fatih Parkı’nın daimi müdavimi Bayburtlu Ahmet Bayburt’un Aydıntepe eski adıyla Hart Nahiyesi’nden. Bir garip Allah dostu, kimine göre deli, kimine göre tekin insan değil.
Sırtında eski bir komando montu, ceplerinde envai çeşit malzeme, elinde bir parça bez parçası bacakları arasına sıkıştırdığı çöp kovası akşama kadar onu didiklemekle meşgul. Hemen her yarım saatte bir Fatih Parkı çay ocağına seslenir;
“Bana bir çaaaay!” diye bağırır. Çaycı bilir Ahmet’in çayını. Yarıya kadar sıcak kalanı soğuk su ile doldurur ve Ahmet’e getirir. Ahmet bir diklemeyle çayın yarısını üzerine dökerek içer.
Yoldan geçenlere seslenir;
“Abi, abla bana yirmi lira ver” der. Veren verir vermeyen irkilerek bakar gider.
Kulağında kulaklığı bir uzunca gırnap ile üzerindeki kabana bağladığı cep telefonunu çıkararak oradan geçen herhangi bir gence seslenir;
“Olaaa delikanlı ha buna falanca ilahiyi yükle” der.
Biraz merak edip sorduğumda şöyle anlatmıştı hikâyesini;
“71 senesi. Anam been hamileydi. Tandurun yanında uzanmış yatıyir. Babamda tandurda bakır yakıy ki sata. İşte orada bakırlardan çıkan dumanla anam zehirleniy. O yüzden ben anamaın garnında zehirleniyrem. Bu yüzden böyle sakat doğıyram. Yedi sekiz yaşıma kadar yeriyemeyrem. Sonradan nasıl olduysa yerimeye başladım. Neydiyim hepsi Allah’tan.”
Abisi 2007 yılında kansere yenik düşen Zeki Şimşek Mareşal Çakmak Öğretmen Lisesi’nde tarih öğretmeniydi. Ondan dolayı olsa gerek Gümüşhane’yi mesken tutmuş hemen herkesi aidata bağlamıştı. Kazandığı paralarla camilere, fakirlere yardım ettiği rivayet olunur. Çok zeki biri aynı zamanda. Gazete okur, radyo dinler, dünya ve ülkemiz gündemini hemen herkesten iyi bilirdi. Ayrıca Gümüşhane’de dama oyununda onu yenen hala çıkmadı. Ha unutmadan söyleyeyim sıkı bir Trabzonspor taraftarıdır Ahmet. Hemen hiçbir maçını kaçırmaz mutlaka takip eder.
Kilosu belki altmıştı ama üzerindeki elbiseler ve malzemelerle kesin sekseni geçerdi. Çayocağında lavaboya gireceği zaman üzerindekileri çıkardığında sanki bağasını üzerinden çıkaran kaplumbağa gibi olurdu. Yazın düğün arabalarının önünü keser en az elli lira bahşişini almadan arabaya yol vermezdi. Öğle yemeği tavuk dürüm, akşam yemeği Lale Lokantası’ndan yarım ekmek arasına sulu veya kuru köfte idi. Üç aylar, Ramazan, kandiller ve pazartesi Perşembe günleri kesin orucunu tutardı.
Belki dilenciydi ama aldığı bir şeyin, yediği yemeğin, içtiği çayın mutlaka parasını verirdi. Her hafta banyosunu şehrin hamamında yapar hamamın kapandığı zamanlarda çok çile çekerdi. O halde bile fazla kokmazdı. Gül yağı kesinlikle sürer. Son birkaç yıldır üvey annesi ve kardeşleri çok ısrar etseler de o Gümüşhane’ye yerleşir ve burada küçük bir ev tutarak yaşamaya çalışır.
İçten ve samimi namaz kılması, dilinden eksik etmediği duası, zaman zaman belediye altındaki mescitte müezzinlik yapması, öyle veciz ve anlamlı sözler söylemesi ile bir garip veli, Allah dostu veya kimilerinin ısrarla demelerine rağmen asla deli değildi. Zira kimin deli kimin veli olduğunu Yaradan bilir.
Bir koca Gümüşhane ve Bayburt’a değil bizlere sığınan bir garip Bayburtlu Ahmet. O Rabbimizin bizlere bir emaneti. Gönül dünyasını bilip ona yardım etmekle hiçbir şey kaybetmeyeceğimiz gibi çok şeyler kazanacağımıza inanın ben kefilim diyebilirim.
Evet, bazen haddi aşıp insanları bunalttığı, yakasına yapıştığı adamı bırakmadığı, istediğini almak için kendini yerlere atması hoş şeyler olmasa da o bizim bir kardeşimiz, abimiz, tanrı misafirimiz. Kalbini kırmadan, rencide etmeden, hor görmeden muamele etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Onun şu samimi ve yürekten yaptığı duaya âmin diyelim;
“Ey böyük Allah’ım. Sen bu gorona virüsünden bu milleti halas eyle. Ey böyük Allah’ım sen yeri göğü yaratansın. Bu milleti Ramazan gelmeden bu illetten halas eyle.”
İmsak | 05:43 | ||
Güneş | 07:12 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:29 |