GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİNİN SON AÇIKLAMASI
Çocukluğumdan beri hiç alışamadığım ve hiç sevemediğim babamın sık kullandığı şu cümle olmuştur: “Oku oğlum, oku ki adam olasın.” Tabiî ki babamın buradaki oku demesi, git oğlum şu son çıkan kitabı al oku, değildi. Kastı, iyi niyetle gelecek endişesi duyduğu oğlu için, okumanın bir kurtuluş olmasına inanmasıydı. İşin acı tarafı bu konuda babamı hiç sevindiremedim ve iyi okullarda okuyup istediğini gerçekleştiremedim. Laf aramızda tüm okulları zor bela iki ileri bir geri tamamladım. İşte bu yüzden hayata, geleceğe sırf ekonomik veriler ışığında bakılmasına bir türlü ısınamadım. Neyse konuya giriş babında bu küçük kısa anekdot’u anlatmayı zorunlu gördüm.
Gümüşhane üniversitesinin ilk kurulduğu günden bu yana kamuoyuna yapılan hemen hemen tüm açıklamaları, fiziksel büyümeye ve ekonomik katkıya ilişkin açıklamalardı genelde. En son ki açıklamada aynı bakış açısını yansıtıyordu. Bir HES mühendisinin açıklaması ile Üniversite adına yapılan açıklama arasında hiçbir fark görmedim. İki bakış açısı da; istihdam, kente ekonomik katkı türü açıklamalar ile ne kadarda çok benzeşiyorlar. Aynı şekilde maden mühendis şeflerinin açıklaması da aynı minval üzere. Aralarında fark yok.
Oysa hayat sadece ekonomik veriler midir?
Sözgelimi Türkiye’nin gelişmişliğinden bahsederken hep ekonomik veriler ön plana çıkıyor. Sosyal vakıalar ve manevi çöküş umursanmıyor. Gazetelerin üçüncü sayfa haberleri bence hayata hep maddi\ekonomik gözle bakmanın sonuçları ile dolu.
Madenciliğin yan etkilerini mi konuşacağız, ilk etapta hemen ekonomik faydaları sıralanıyor ama çevrecilik sonuçlarını konuşamıyoruz. HES’lerimi konuşacağız pat diye istihdam çıkarılıyor karşımıza. Elbette bunlarda önemli ama insanın ve doğanın ekolojik dengesi de bir o kadar önemli.
Modernizmin ilerlemeciliğini konuşuyoruz ama sosyal çöküntüsünü hiç dile getirmiyoruz. Son açıklanan verilere göre nüfus oranı gelecek yıllarda aşağı doğru bir seyir izliyor ve alarm zilleri çalıyor. Buda şu demektir, ne kadar ekonomik ilerleme desek de asıl etmen manevi kalkınmada düğümleniyor.
Modernizmin, ilerlemeciliğin, teknolojinin büyüleyici etkisine kendimizi o kadar çok kaptırmışız ki hayata modern ve \veya kapital pencereden bakar olduk. Hayat bu değil oysa ve olmamalı. Hayat şairin dizesindeki heyecandır, hayat HES’in susuz bıraktığı börtü böcektir, hayat havadır, sudur, doğal olan her şeydir. Hayat Kızılderililerin verdiği mücadeledir.
Diyeceğim şu ki, üniversiteler ve o üniversitelere iyi okullar okuyarak gelmiş olanların bir HES mühendisinin, bir maden mühendisinin şirket öngörülü bakış açısı ile aralarında bir fark olmalı. Üniversite bir şirket değildir ve şirket türü açıklamalar Gümüşhane’ye hiçbir şey veremez, fiziksel ve devasa güzel binalar kazandırmanın dışında.
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |