Değil 1 kilo, 100 ton altın bile,bir insanın sağlığından daha kıymetli değildir
Ramazan Bayramı yaklaşıyor. Ancak, tüm dünyayı olduğu gibi, ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19 salgını ekonomik ve sosyal hayatımızı da derinden etkilediği için milli bayramlarımızı kutlayamadığımiz gibi, Ramazan Bayramını da ne yazık ki sosyal izolasyon tedbirleri çerçevesinde evlerimizde kutlamak zorunda kalacağız.
Gurbetteki hemşerilerimiz de aynı gerekçelerle memlekete gidemeyecek ve sıla ziyaretlerini yapamayacaklar.
Aslında memleketimiz, Covid-19 salgınından daha vahim bir tahribat ve zehirlenmeye maruz kalmaktadır.
Evet, altın madeni arama gerekçesiyle memleketimizin tabiat varlığı, havası, suyu onarılmayacak derecede tehlike altındadır.
Peki, altının bulunması, işlenmesi, ekonomiye kazandırılmasının önemi nedir?..
Altının büyük özelliklerinden bir tanesi doğada bileşik yapmadan saf hale yakın bulunmasıdır.
Siyanür, tıpkı kesme şekerin sıcak çayın içerisinde karıştırıldıkça kaybolması gibi, içinde altın olan toprağı siyanürlü su ile yıkadığınızda toprağın içindeki katı halden sıvı hale getirir ve çözeltinin içine alır. Siyanürlü o çözelti çok yüksek oranda altın barındırır. Sonra o çözeltiye klor gazı verdiğinizde altın çözeltinin içinde katı halde çöker. Sonra kurutup, külçe haline getirip piyasaya sürülür.
Bu islemler için kullanılacak alan açık havada havuzlar şeklinde olmak zorundadır. O kazdığınız havuzun altını, o suyun yeraltına sızmaması için branda gibi bir izolasyon malzemesi ile kaplarsınız.
Esas tehlike o havuzun taşması-yıkılması veya asla farkedilemeyecek boyutta sızıntı ile yer altı sularına, bitkilere, hayvanlara ve toprağa karışmasıdır.
Altın üretmek için Siyanürden başka yöntemler de vardır ama hem daha maliyetli ve hem de daha uzundur.
Ama değil 1 kilo, 100 ton altın bile, bir insanın sağlığından daha kiymetli degildir.
Madenin ağır metal kirliliğine yol açtığını ifade edebiliriz. Asit nedeni ile çevre ve insan sağlığı riski var, çünkü doğaya bırakılan ağır metal insanlara ve tüm canlılara ulaşıyor. Az ya da çok hepimiz bu ağır metallerden etkileniyoruz.
Bütün bu işlemler için milyonlarca metreküp kayalar büyük patlamalarla kazılıyor ve bu sırada çevredeki kayalar arasında çatlaklar oluşuyor, bu çatlaklardan altını ayrıştırmakta kullanılan zehirli bir kimyasal olan siyanür çok uzaklardaki su kaynaklarına, akarsulara, göllere ulaşıyor.
Öğütülen kayaların siyanür ile yıkanarak ayrıştırılması sırasında çevreye tozlar, zehirli gazlar, kirletilmiş sular yayılıyor. Bu yayılma, 50 kilometre çapındaki yaşayan insanların ve hayvanların solunum ve sindirim sistemleri tamamen etkilemektedir.
Özellikle yaz aylarında siyanür havuzlarında biriktirilen kullanılmış suların buharlaşarak havaya karışması neticesinde canlı hayatı olumsuz yönde etkilenmektedir.
Zira buharlaşmanin akabinde yağan yağmurlarla tekrar yere inen siyanür, bitkilerin döllenmesini, çiçek açmasını tamamen engelliyor. Yapraklar ve çiçekler kuruyor. Çevrede yetişen ürünlerden fasulye, patates gibi ürünler tamamen verimsiz hale geliyor. Hatta bu yağmurlarla ıslanan otları hayvanlar bile yemiyor.
Siyanürün zehirli etkisi, meyve ağaçlarını da etkiliyor, ağaçlar meyve vermiyor.
İnsan sağlığını ve ekolojik dengeyi bozan siyanürlü altın arama ve altın işletme dünyanın gelişmiş ülkelerinde tamamen yasaklanmıştır. Dünyanın zengin altın işletmecileri özellikle Kanadalı, ABD li firmalar Afrika ve bizim gibi ülkelerden altın madeni işletmektedirler. Dünyanın en büyük altın işletme firmaları Kanadalıdır. Ama Kanada'da her ne hikmetse altın madeni işletmek kesinlikle yasaktır.
Elbette ülkemizin ekonomik gelişmişliğini savunmak, geleceğimizi düşünmek zorundayız. Ancak bunu yaparken Allah'ın bize bahşettiği doğayı, çevreyi korumamız ve bizden sonraki kuşaklara bırakmamız gerekiyor. Bu nedenledir ki altın madeni işletmeciliğine karşı çıkış noktamız doğaya zarar vermeden, çevreyi yok etmeden sürdürülebilir canlı yaşamını korumak olmalıdır.
Aç gözlü yabancı şirketlerin çok daha fazla para kazanma hırsıyla doğayı ve hayatı yok sayan ucuz altın işletme sistemleri yerine; daha çağdaş, daha çevreci altın işletme yöntemlerini savunmalıyız.
Türkiye'de aşırı kâr hırsıyla işletilen altın madenlerinde oluşan birçok kazaya tanık olduk. Kütahya'da siyanür havuzları patladı. Siyanürlü sular içme sularına, sulama sularına karıştı. Ve büyük bir çevre felaketine yol açtı. Dileğimiz bu olumsuz örneklerden ders çıkararak daha modern yöntemlerle altın madenlerimizin çıkartılarak değerlendirilmesidir.
Erdal Kurt
İmsak | 05:42 | ||
Güneş | 07:11 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:06 | ||
Yatsı | 18:30 |