DARBELERE KARŞI NE YAPILMALIDIR?
15 Temmuz ihtilal denemesi de ülkenin gelişimine vurulmuş çok ağır bir darbedir.
Onun için ihtilallerin sağı solu, dinlisi dinsizi ötesi berisi olmaz!
Demokrasilerde ihtilallerin önünü kesmenin en etkili yolu adalet içinde bir yönetimdir.
Demokrasilerde düşünce özgürlüğü esastır.
Tabi ki kimsenin düşüncesine karışamazsınız; isteyen istediğini düşünecektir!
Düşünce özgürlüğünün en temel demokrasi normu olduğunu hemen hemen herkes bilir ama hiç kimse kolay kolay gereğini yapamaz!
Hemencecik bizim gibi düşünmeyenleri hain ilan ediveririz!
“Düşüncenize katılmıyorum; ancak onları ifade etme hakkınızı hayatım pahasına savunacağım.”
Yukarıdaki sözü Voltaire söylemiş.
Voltaire, Fransız bir yazar ve düşünür.
Söyledikleri, yüzünden az çekmemiş. Bugün, eserlerini okumamış olsalar da Voltaire’i en azından yukarıdaki sözü nedeniyle pek çok insan tanıyor, ona düşünceleri nedeniyle çektirenleri ise anımsayan yok. Bu hep böyle olagelmiştir. Ardından bir salyangoz parıltısı bile bırakmayan belli bir zamanın etkili ve yetkili insanları kendi karanlıklarında boğulup gitmiştir. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Voltaire’in sözü, bugün bile tartışılamaz tek doğrucu dogmatik dayatmalara karşı, düşünce ve fikir özgürlüğünü en özlü biçimde ifade eden sözlerden biri olmayı sürdürüyor.
Bugün bazılarının “21.Yüzyıl insanlığı” adına düşünmekte ve yapmakta oldukları , bırakın 18.yüzyılda yukarıdaki sözleri kullananların düşünce yapılarını, ortaçağ karanlığının düşünce yapılarını bile mumla aratır nitelikte.
Düşünceye saygının en temel insanlık belirtisi olduğunu ifade etmeye çalıştığımız bu girizgahtan sonra, ülkemizi yöneten siyasi erk üzerine düşüncelerimizi açıklamak isteriz.
Farkındaysanız bir süreden beridir Kuşakkaya’daki yazılarımda siyasi tutarlılık ve erdemlilik ve siyasi yozlaşma üzerine yazılar kaleme almaktayım.
Aslında konu ağır bir konu olmasına karşılık, hepimizin ihtiyacı olan bir noktaya vurgu yapması açısından son derece elzem bir konudur.
Sadece seçildikleri günden itibaren değil, öteden beridir siyasetin içindeki “etkili ve de yetkili” insanları yakından takip etmekteyim.
Konuşmaları, hayata döktükleri siyasi tavırları, kendi çapında yapmaya çalıştıkları hizmetleri ve de pek tabiki bende belirgin bir iz bırakan siyasi tutarsızlıkları nedeniyle, ülkemizdeki bütün siyasi teşekkülleri ve bu teşekküllerin ardındaki kadroları niyetlerine varıncaya kadar tam bir seçmen duyarlılığında çok iyi tanıyacak duruma geldim.
Elbetteki siyaset mekanizması, darbe dönemlerinde hepimizin vekaletini almış ve bizleri “yöneten” mekanizma olarak sorgulanacaktır.
Böyle bir sorgulamayı da kendi hesabıma yapıyor ve şu andaki siyasi erkin ülkemize katkı koyabilecek bir üstün donanımda olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. FETÖCÜLERİ FETÖCÜ KADROLARLA BERTARAF EDEMEZSİNİZ! ÇOK CİDDİ BİR TASFİYE HAREKETİ GEREKLİDİR.
Bu sübjektif bir istemdir. Nasıl ki benim bu düşüncem genele şamil bir düşünce değilse, şu andaki siyasi erk hakkında FETÖCÜLERLE MÜCADELEDE çok başarılı imasıyla basında çıkan abartılı haberler de genele şamil olamaz!
İvedilikle devlette yapılanan yasa dışı unsurların temizlenmesinde “İzleme Komiteleri” kurulması fikrini dillendirmek istiyorum!
Pireyi deve yapan ve dedikodudan öte halka bir faydası olmayan “taraflı” basının içinde kesinlikle yer almadığı ve her görüşten ve düşünceden insanların bir araya geldiği, daha çokta sivil bir inisiyatif olarak sivil toplum örgütlerinden müteşekkil bu izleme komiteleri ülkemiz için çok faydalı çalışmalarda bulunarak, ülkemize yönetenlere yol gösterici bir katkı koyabilir!
İnsanların farklı görüşlerde olması doğal bir durumdur. Zaten demokrasi kültürü de herkesin birbirinin düşüncesine saygılı olması ve tahammül etmesi gereği üzerine şekillenir. Bu durum aynı zamanda demokrasinin de olmazsa olmazı olan temel bir şarttır.
Demokrasiler fikirlere karşı hazımsızlık gösterilen rejimler değildir. Demokrasilerde fikirlere karşı hazımsızlık olmaz. Tam tersine, demokrasiler bu tür hazımsızlıkları hazmetmez, hazmeder denirse onun adı demokrasi olmaz.
Voltaire’in sözündeki başkalarının düşünce özgürlüğü adına, birilerinin “hayatları pahasına” bir şeyler yapması da gerekmiyor, zaten bunu isteyende yok. İstenen, sadece biraz tahammül, biraz hoşgörü ve saygı o kadar.
Ayrıca, fikirlere hoşgörü ve saygı konusunda olumlu örnek olması gereken yetkililer ve basın, bu konularda hoşgörü örnekleri sergilemeyip hele birde tersini yaparlarsa, sokaklarda artmakta olan hoşgörüsüzlük ve linç kültürünü kim nasıl önleyebilir ki?
Demokrasi ve hoşgörü kültürünü geliştirmenin herkesin görevi olduğu unutulmamalı.
DARBELERİN KİMSEYE BER YARARI OLMAZ!
Demokrasi zor zanaattır. Herkesin birbirinin düşüncesine saygılı olmasını, tahammül etmesini gerektirir. Her kurum ve kişinin kendi sınırlarını bilmesini gerektirir. Demokratik kültürün yerleşmesi açısından elbetteki siyasi erk “sorgulanamaz” değildir. Hep yaptığının doğru olduğuna inandırılan siyasi erk, “dediğim dedik, çaldığım düdük” edalarıyla inatçı ve katı bir tutum sergilerse, demokratik kazanımlarımıza bilerek veya bilmeyerek büyük bir darbe indirmiş olur!
Çünkü aslolan halktır, aslolan paylaşım ve tahammüldür.
İmsak | 05:41 | ||
Güneş | 07:09 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:44 | ||
Akşam | 17:07 | ||
Yatsı | 18:30 |