12.11.2012, 15:02
AK Parti, hesabını iyi yaptı mı?
AK Parti, başkanlık sistemiyle ilgili nihayet ilk adımı attı. Bu ani çıkış, eleştirileri de beraberinde getirdi. Başkanlık sistemi teklifinin evet böyle bir talihsizliği var. Sistemi, kendilerince haklı nedenlerle eleştirenlerin dışında bir kesim, enine boyuna tartışmak yerine, sırf AK Parti’ye, Başbakan Erdoğan’a muhalefet olsun diye baştan tavır koyuyor.
Başkanlık sisteminin büyüyen, güçlenen yeni Türkiye’nin hayrına olduğunu savunamaz mıyız? Mesela ben şahsen öteden beri böyle düşünüyorum. 2014’te cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olması, bu düşüncemi daha da güçlendirdi. Halkın en az yüzde 51’inin oyu ile Çankaya’ya çıkacak cumhurbaşkanı, mevcut sistem devam ederse, başbakandan daha güçlü bir konumda olacaktır. İki başlılık aleniyet kazanacak, yönetimde ciddi sıkıntılar baş gösterecektir.
AK Parti’nin zamanlaması yanlış olabilir. Getirdiği öneride kabul edilmez maddeler bulunabilir. Ama sırf muhalefet olsun diye anlamadan karşı çıkmak, belki de ülke için, insanımız için daha faydalı, daha hayırlı olacak bir sistemi baştan boğmaya çalışmak doğru mu?
ABD’yi, Fransa’yı taklit etmeden, hatta onların noksanları, hataları da dikkatlere sunularak, evrensel insani değerler, adalet, hukukun üstünlüğü, özgürlüklerin genişletilmesi temelinde şöyle adam gibi bir tartışma yapamaz mıyız? Meseleyi boğuntuya getirmeden, bize en uygun olanı bulma adına, Türkiye’nin gücüyle mütenasip bir sistem arama çabasının ne mahzuru var? Bugünkü sistem, bugünkü yapı Türkiye’nin yönetimini zora sokuyorsa, ihtiyaçlara cevap veremez hale gelmişse, anayasal kurumlar konumlara razı olmayıp birbirinin alanına hoyratça girip çıkıyorsa ve üstelik bir emrivaki gibi cumhurbaşkanını halk seçecekse, başkanlık sistemini neden tartışmayalım?
Meselenin şahsileştirilmesi ve konunun, “Erdoğan, başkanlık sistemini kendisi için istiyor” noktasına çekilmesi yanlıştır. Hatırlanacaktır; Sayın Demirel de cumhurbaşkanı iken başkanlık sistemini önermiş ve derhal, “Demirel kendisi için istiyor” tepkisi gelmişti. Bugün de aynı şey, Sayın Erdoğan için yapılıyor.
Zihnimi karıştıran, AK Parti’nin attığı adımın zamanlaması, bunu kendi başına yapması ve Meclis’ten destek bulmanın kolay olmadığıdır. Gerçekten merak ediyorum: AK Parti hesabını iyi yaptı mı?
Çünkü başkanlık sistemi, sadece cumhurbaşkanını ilgilendirmiyor. Siyasi partilerin durumu, TBMM’nin görevi, yetkileri, faaliyetleriyle ilgili hususlar, Bakanlar Kurulu’nun işlevi, merkezi idare, mahalli idareler gibi bir yığın mesele var. Başkanlık sisteminin; yağmurdan kaçarken doluya tutulma gibi bir sonucu olmaması için iyice tartışılması, toplumun ikna edilmesi, kaş yapalım derken göz çıkartılmaması gerekiyor. En başta çatışmacı bir üslubun mahkumu olursak çıkmaz sokağa hapsolmak da var…
Acaba diyorum, AK Parti kurmayları, bunların hepsini hesaba katarak belli bir mecrada kararlılıkla mı yürüyor? Bizim bilmediğimiz bir yol haritaları mı var? Konunun Meclis’ten, referanduma götürülecek sayıda geçmesinin hesabı mı yapılıyor? Zira tartışmayı büyük oranda bitirecek olan, halkın referandumda başkanlık sistemine evet demesidir. AK Parti’nin şu anda Meclis’te 326 milletvekili var. Anayasa uyarınca, 330-367 oy arasında destek alan anayasa değişiklikleri, zorunlu olarak referanduma sunuluyor. Meclis Başkanı oy kullanamadığı için fire vermezse AK Parti’nin 5 oya ihtiyacı var. Referanduma gitmek o kadar da zor değil…
Başkanlık sisteminin büyüyen, güçlenen yeni Türkiye’nin hayrına olduğunu savunamaz mıyız? Mesela ben şahsen öteden beri böyle düşünüyorum. 2014’te cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olması, bu düşüncemi daha da güçlendirdi. Halkın en az yüzde 51’inin oyu ile Çankaya’ya çıkacak cumhurbaşkanı, mevcut sistem devam ederse, başbakandan daha güçlü bir konumda olacaktır. İki başlılık aleniyet kazanacak, yönetimde ciddi sıkıntılar baş gösterecektir.
AK Parti’nin zamanlaması yanlış olabilir. Getirdiği öneride kabul edilmez maddeler bulunabilir. Ama sırf muhalefet olsun diye anlamadan karşı çıkmak, belki de ülke için, insanımız için daha faydalı, daha hayırlı olacak bir sistemi baştan boğmaya çalışmak doğru mu?
ABD’yi, Fransa’yı taklit etmeden, hatta onların noksanları, hataları da dikkatlere sunularak, evrensel insani değerler, adalet, hukukun üstünlüğü, özgürlüklerin genişletilmesi temelinde şöyle adam gibi bir tartışma yapamaz mıyız? Meseleyi boğuntuya getirmeden, bize en uygun olanı bulma adına, Türkiye’nin gücüyle mütenasip bir sistem arama çabasının ne mahzuru var? Bugünkü sistem, bugünkü yapı Türkiye’nin yönetimini zora sokuyorsa, ihtiyaçlara cevap veremez hale gelmişse, anayasal kurumlar konumlara razı olmayıp birbirinin alanına hoyratça girip çıkıyorsa ve üstelik bir emrivaki gibi cumhurbaşkanını halk seçecekse, başkanlık sistemini neden tartışmayalım?
Meselenin şahsileştirilmesi ve konunun, “Erdoğan, başkanlık sistemini kendisi için istiyor” noktasına çekilmesi yanlıştır. Hatırlanacaktır; Sayın Demirel de cumhurbaşkanı iken başkanlık sistemini önermiş ve derhal, “Demirel kendisi için istiyor” tepkisi gelmişti. Bugün de aynı şey, Sayın Erdoğan için yapılıyor.
Zihnimi karıştıran, AK Parti’nin attığı adımın zamanlaması, bunu kendi başına yapması ve Meclis’ten destek bulmanın kolay olmadığıdır. Gerçekten merak ediyorum: AK Parti hesabını iyi yaptı mı?
Çünkü başkanlık sistemi, sadece cumhurbaşkanını ilgilendirmiyor. Siyasi partilerin durumu, TBMM’nin görevi, yetkileri, faaliyetleriyle ilgili hususlar, Bakanlar Kurulu’nun işlevi, merkezi idare, mahalli idareler gibi bir yığın mesele var. Başkanlık sisteminin; yağmurdan kaçarken doluya tutulma gibi bir sonucu olmaması için iyice tartışılması, toplumun ikna edilmesi, kaş yapalım derken göz çıkartılmaması gerekiyor. En başta çatışmacı bir üslubun mahkumu olursak çıkmaz sokağa hapsolmak da var…
Acaba diyorum, AK Parti kurmayları, bunların hepsini hesaba katarak belli bir mecrada kararlılıkla mı yürüyor? Bizim bilmediğimiz bir yol haritaları mı var? Konunun Meclis’ten, referanduma götürülecek sayıda geçmesinin hesabı mı yapılıyor? Zira tartışmayı büyük oranda bitirecek olan, halkın referandumda başkanlık sistemine evet demesidir. AK Parti’nin şu anda Meclis’te 326 milletvekili var. Anayasa uyarınca, 330-367 oy arasında destek alan anayasa değişiklikleri, zorunlu olarak referanduma sunuluyor. Meclis Başkanı oy kullanamadığı için fire vermezse AK Parti’nin 5 oya ihtiyacı var. Referanduma gitmek o kadar da zor değil…
2
az bulutlu
Namaz Vakti
25 Kasım 2024
İmsak | 05:44 | ||
Güneş | 07:13 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 14:43 | ||
Akşam | 17:05 | ||
Yatsı | 18:29 |